SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ KADINLARI YOK SAYIYOR
Sosyal güvenlik hakkı herkesin onur ve kişiliğinin serbestçe gelişimi için gerekli. Toplumda ikincilleştirilen, emeği görünmezleştirilen bir grup olarak kadınlar içinse sosyal güvenlik kimseye bağımlı olmadan yaşamalarının bir garantisi olarak büyük önem taşıyor.
Sosyal güvenlik hakkı herkesin onur ve kişiliğinin serbestçe gelişimi için gerekli. Toplumda ikincilleştirilen, emeği görünmezleştirilen bir grup olarak kadınlar içinse sosyal güvenlik kimseye bağımlı olmadan yaşamalarının bir garantisi olarak büyük önem taşıyor. "Sosyal Güvenlik Reformu" tasarısı 17 Nisan 2008 tarihinde yasalaştı. Bu yasa ile farklı norm ve standartlara göre hizmet sunan SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı tek çatı altında birleştirildi. SSK’li sigortalıları kapsayan 4/a, BAG-KUR’a bağlı sigortalıları kapsayan 4/b, Emekli Sandığına bağlı sigortalıları kapsayan 4/c statüsü ortaya çıktı. Bu yasanın ardından kadınlar kimi hak kayıplarına uğradılar. Sosyal güvenlik sistemindeki bu değişiklikleri kadınlar açısından değerlendirirken yaşlılık sigortası, isteğe bağlı sigortalılık ile bu kapsamda tarım işçilerini, ev işçilerini, ev eksenli üretim yapan kadınların ve yasada ev kadınları olarak tanımlanan, ev işlerini, hasta/yaşlı/engelli ve çocuk bakımını yerine getiren kadınların durumunu ele aldık. Vardığımız sonuç ise şu: Kadınlar hâlâ toplumda üretime katkıda bulunan kişiler olarak ele alınarak desteklenmek yerine ailenin erkek bireylerine bağımlı görülüyorlar. Sosyal güvenlik sistemi kadınların hane içinde ve dışında yaptıkları işlerin birçoğunu görmezden geliyor. Hane içinde ücretsiz emek harcayan kadınların bu emeği dikkate alınmıyor, kadınlara uzun vadeli sigorta kolu içerisinde yalnızca isteğe bağlı sigortalılık imkanı tanınıyor. Mesela resmi istatistiklere göre istihdama dahil edilen ücretsiz aile işçisi kadınların kayıt dışı olarak çalışmaları devletin kendi yasaları ile meşru hale getiriliyor. Benzer şekilde, kayıt dışı çalışan kadınlar da istihdam verileri içerisinde yer alırken, önlerine isteğe bağlı sigortalılık dışında bir seçenek konulmuyor. Bütün bu değerlendirmeler sonucunda açıkça görülüyor ki, sosyal güvenlik mevzuatının toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
ÖLÜM AYLIĞINDA HAK KAYBI
Ölüm aylığı öten sigortalının eşine, çocuklarına ve anne ve babasına bağlanabilir. Eşe aylık bağlanması için ölüm tarihinde yasal evlilik bağı gerekiyor. Dolayısıyla, boşanmış ya da resmi evlilik bağı bulunmayanlar kapsama dahil edilmiyor. 2006’dan önce kadınlar hem dul hem yetim maaşı alabilirken, 5510 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesi ile sadece birini atabilir hale getirildiler, verilen maaş da insanca yaşam koşullarını sağlayabilecek bir maaş değil. Kanun Öncesinde, bir kadın çalışsa dahi kocası ölünce maşının yüzde 75’ini alabilirken kanun ile birlikte çalışan kadınların atabileceği oran yüzde 50’ye düşürüldü. Çocuklarda aylık bağlanma şartları ise cinsiyete, yaşa, öğrenim durumu ve medeni hale göre değişiklik gösteriyor.
İSTEĞE BAĞLI SİGORTA KADINLARI GÜVENCESİZ BIRAKIYOR
İSTEĞE bağlı sigortalılık, kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödeyerek uzun vadeli sigorta kollarına (malullük, yaşlılık ve ölüm) ve genel sağlık sigortasına tabii olmalarını sağlayan sigortadır. İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için; Türkiye’de ikamet ediyor olmak, zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmama, sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak, kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak, 18 yaşını doldurmuş olma şartları aranıyor. En az brüt asgari ücretin yüzde 32’si oranında yani örneğin 1 Ocak 2015- 30 Haziran 2015 dönemi için aylık en düşük 384 TL düzeyinde prim ödemek gerekiyor. Koşulları oldukça ağır olduğu için isteğe bağlı sigorta yaptıranların oranı giderek düşüyor. 2008 yılında yapılan değişiklikle isteğe bağlı sigortalıların yaşlılık aylığına hak kazanabilmeleri için kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaşını doldurmuş olmaları; 9 bin gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmaları, yani 25 yıl çalışmış olmaları şartı getirildi. Bu şartlarla ayda 30 günden az çalışan kadınların emekli olabilmeleri neredeyse imkansız hale geldi.
KADINLAR ERKEKLERE BAĞIMLI KILINIYOR
Kadınlar ancak ev kadını, ücretsiz aile işçisi, tarım işçisi ya da ev eksenli üretim yapan olduklarında isteğe bağlı sigortalılık mümkün kılınıyor. Bu durumda ise, elde edilen gelirin düzeyine bakılmaksızın ödenecek prim miktarları konusunda herhangi bir indirim yapılmıyor, kadınlardan herhangi bir sigortalı çalışanla aynı oranlarda ödeme yapmaları bekleniyor. Bu durum, isteğe bağlı sigortalılığın kapsamının dar kalmasının yanı sıra, giderek daha da daralmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla da kadınlar ailelerinin erkek bireylerine bağımlı olmadan sosyal güvence kapsamına giremiyorlar. Bu durum kadınların evlenmeye teşvik edilmesinin arka planını oluşturuyor. Kadınların bağımsız bir şekilde ayakta kalmalarını sağlayacak yeterli istihdam fırsatları geliştirilmiyor. Eşleri öldüğünde dahi bağlanacak aylık için en az 5 yıllık sigortalılık ve 900 gün prim ödemesi zorunluluğu, birçok kadını çocukları ile birlikte gelirsiz ve sosyal güvenceden yoksun yaşamaya mecbur bırakıyor.