SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ’NİN GÖREVİ
Türk-İş´in 22. Olağan Genel Kurulu sonuçlandı. Değişen hiçbir şey yok. Aynı tas aynı hamam, telaklar bile aynı. Sadece kıdem tazminatının kırmızı çizgi olacağı yolundaki daha önce alınmış olan karar yenilendi. O kadar.
Türk-İş’in 22. Olağan Genel Kurulu sonuçlandı. Değişen hiçbir şey yok. Aynı tas aynı hamam, telaklar bile aynı. Sadece kıdem tazminatının kırmızı çizgi olacağı yolundaki daha önce alınmış olan karar yenilendi. O kadar. Bu demektir ki Türk-İş uysal bir kedi gibi mırıl mini mırıldanarak hükümetin kucağında uyumaya devam edecek ve bunun adına da özgür sendikacılık denecek. Bunun ne kadar büyük bir yanılgı olduğunu hükümet kıdem tazminatı tonu kurma kararını uyguladığında göreceğiz. Türk-İş’in bu pasif yönetim anlayışı nedeni ile üye sendikalar üzerindeki otoritesini önemli ölçüde kaybettiği karasaldayız. Fon kurulduğunda Türk-İş kerhen, namus belası, genel grev karan alsa bile üye sendikaların üyeleri bu genel grev kararma uyacaklar mı? O sendikaların üyeleri yurt çapında işlerini bırakıp meydanlara dökülecekler mi yoksa selden birkaç yüz kişi birkaç şehirde dostlar alışverişte görün kabilinden meydanlarda gösteri yapıp, bayrak sallayıp genel grev yapıldığı izlenimini mi verecek? Yaşarsak göreceğiz.
TÜRK-İŞ’İN YAPAMADIĞINI….
Geçmiş uygulamalarına ve geçmişte sergildiği sendikacılık anlayışına bakarak Türk-İş yönetiminin hükmetten çalışma yaşamına ilişkin köklü değişikler isleyebileceğini, hükümetin yapmaması durumunda üretimden gelen ekonomik, sosyal, siyasal gücünü kullanarak bu değişimi sağlayabileceğini hiç sanmıyoruz. Bırakın böyle bir girişimi böyle bir girişimin alt yapısını oluşturacak çalışmayı bile yapma eğiliminde olamayacağını düşünüyoruz ama ortada kaktaaması gereken bir cenazenin olduğu gerçeğini de hatırlat! naklan kendimizi Yamıyoruz. Birisinin ya da binlerinin bu tarihi sorumluluğu mutlaka üstlenmesi gerekir. Sendikadığın ve sendika yöneticilerinin görevi siyasilerin verdiği kadarı ile yetinmek değildir. Onların görevi elde edilmesine inandıkları hakları var edebilmek için gerekli çabayı göstermeleri ve bu haklarını söke söke almalarıdır. Türk-iş’in edilgen, pasif sendikacılık anlayışı ile işçi hakları için böylesine köklü güçlü ve yürekli bir çabayı göstereceğine inanmak düş kurmaktan öteye gidemez.
TÜRKİYE’DE SENDİKA ÖZGÜRLÜĞÜ YOK
Ötemizde kamu ve özel sektör sendikacılığının gerçek anlamda özgür sendikacılığın çok uzağında okluğu doğrudur. ILO’nun 87 ve 98 saya Södeşınekjrinin bağlayıcı hükümleri ülkemizde bir türlü yaşama geçirilememiş, sendikacılığımız ve işçi haklarımız dikenli tellerle çevrili bir alana, hapsedilmiştir. Bu dikenli tellerin kaldırılması, işçi hakların vurulmuş zincirlerin kırılması gerekir. Demokratik bir ülkede siyasilerin bu hakların yasaklarla donatması kabul edilemez. Toplu sözleşme hakkı çalışma Bakanlığının iznine bağlı grev haklanın kullananı kısıtlı ve yasaklı, uygulanan grevlerin ertelenmesi hükümet keyfine bırakılmış, sendikaların üyelerinin rızası dışında kapatılması mümkün, kamu çalışanlarının özgür sözleşme ve grev yapma haklan yok, iş sözleşmesinin sona erdirilmesine karşı isçilerin korunmasından yâni iş güvencesinden çalışanların ancak yüzde onu yararlanabiliyor. Bunlar bütünü ile ILO’nun yukarıda andığımız özleşmelerinin ihlal anlamını taşıyor. Çalışma yaşamında kural çalışanların örgütlü mücadelesinin özüne çalışanların kendilerinin karar vermesi ve devletin müdahalesinin çok az veya hiç olmamasıdır.
SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ DEVREYE GİRMELİDİR
Türk-İş’in pasif sendikacılık aniayışının karşı aktif sendikacılık yapmak iddiası ile ortaya çıkan Türk-iş muhalif sendikaları başlangıçta büyük umutlar yarattı ama hükümetin ve Türk-iş yönetimi.m muhalifleri hizaya getirme çabaları baş kaldıranların başlarının koparılması, özelleştirilmeler ile muhalif sendikaların gucünün azaltılması bu çok yerinde ve haklı direnişi duraksattı. İşte şimdi tam zamanı. Eki hareketin öncüleri gecikmeksizin akdemisyenleri, iş hukuku avukatlarını, sendika uzmanlarını bir araya getirmeli ve iş hukukunda, Kamu Grevlileri Sendikaları, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası nda, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasında yapılması gereken değişikleri içeren bir çalışma yapmalı. Bu taslak hazır olunca Parlâmentoda temsil edien siyasi partilerin genel başkanları ve grup başkan vekillerinden randevu alarak bu taslaktan yasalaştırılmalarını istemeli. İsteklerini tüm çalışanlarla medya aracılığı ile paylaşarak sendikcılığın nasıl yapılması gerektiğini ele güne karşı ispcit etmeli. Bu girişim siyasal sonuçlar sağlamazsa işte o zaman takke düşüp kel görünecek ve sendikaların 60 milyonluk emek gücüne siyaseten söyleyebileceği çok şeyi olacak.