‘Milli Tarım’ vurgusuna rağmen son yıllarda Türkiye tarımı ithalata boğuldu. 2016’da 15 milyon dolar harcanan tarım ürünleri ithalatı, 2017’de 17 milyon dolara dayandı.
Türkiye tarımı için 2017, ardı ardına gelen ithalat ve sıfır gümrüklü ithalat kararlarıyla geçti. Sektörün kronik sorunları olan girdi maliyetlerinin artması, düşük verim ve kalite konularında herhangi bir iyileşme yaşanmadı. Gübreden mazota, zirai ilaçtan tohuma kadar birçok girdi kaleminde fiyat artışları önlenemedi. Sektör temsilcilerine göre, bir yandan girdi maliyetlerinin artması diğer yandan ithalatta gümrüklerin sıfırlanmasıyla çiftçilerin elde ettiği ürünlerin fiyatı baskılandı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tarımda öngördüğü 2018-2022 Stratejik Planı’nda ‘Milli Tarım’ vurgusu yapılmıştı ancak samandan lop ete, canlı hayvandan kuru baklagile kadar tüm tarım ürününde yaşanan ithalat harcaması, 2016’da 15 milyon 637 dolar iken, 2017 Kasım’ında 16 milyon 514 bin dolara yükseldi.
Üretim baltalandı
Tarımda milli kelimesinin havada uçuşturulmasına rağmen uygulamanın gayri milliliğine vurgu yapan Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu ve Çiftçi- Sen Genel SEKRETERİ Ali Bülent Erdem, bu durumun üretici ve tüketicinin çektiği acıların tuzu biberi olduğunu anlattı.
27 Haziran 2017’de Bakanlar Kurulu kararıyla canlı hayvan ve karkas etin yanı sıra buğday, arpa, mısır gibi hububat ürünlerinin ithalatında da gümrük vergileri düşürülmüş, 22 Kasım 2017 tarihli kararname ile de saman ve kaba yemi kapsayan ürünlerin ithalatında gümrük vergisi oranı sıfırlanmıştı. Hasat döneminde bu kararların alınıyor olmasını ‘üretimin baltalanması’ olarak yorumlayan Aysu ve Erdem, “Çiftçide üretme şevkine darbe indirildi. 2017, çiftçilerin üzerinde ithalat kırbacının şaklatıldığı yıl oldu” dedi.
Yanlış devam etti
19 Temmuz 2017’de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in yerine getirilen Ahmet Eşref Fakıbaba, ilk iş olarak Et ve Süt Kurumu’na (ESK) sıfır gümrükle et ve canlı hayvan ithalat yetkisi vermişti. Fakıbaba’nın döneminde ithalatın hız kazandığını ifade eden Aysu ve Erdem, “29 Temmuz 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlık kararı ile TMO’ya 750 bin ton buğday ve nohut, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır ve 100 bin ton pirincin yine sıfır gümrükle ithalat yetkisi verildi. Demek ki sorun bakanlarda değilmiş” dedi.
TMO’nun buğday piyasasını düzenlemek yerine fındık piyasasında görevlendirildiğini ifade eden Aysu, buğday piyasasında etkin olmayan TMO nedeniyle hububatta fiyat belirlemesinin tamamen şirketlere geçtiğini kaydetti. Aysu, “Ayrıca hububat ithalatında gümrük vergilerinin hasat döneminde düşürülmesi buğday fiyatlarının düşük belirlenmesine neden oldu. Çiftçiler buğday üretiminden vazgeçti” dedi.
Öte yandan Aysu, Türkiye tarımının büyüme konusunda 2017’de de olması gereken yerin çok gerisinde kaldığını aktararak, tarımın 2017’nin ilk 9 ayındaki büyüme performansının ülke ekonomisinin ortalama büyümesinin altında kalarak yüzde 3.3 olduğunu dile getirdi.
Araziler yok oldu
Türkiye tarımında uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle yaklaşık Belçika yüzölçümü kadar alanda artık üretim yapılmıyor. Nadas Alanlarının Daraltılması projesinden vazgeçilmesi sonucunda yaklaşık Hollanda yüzölçümü (4 milyon hektar) kadar bir alanda baklagil ekilmediğini, toprağın işlenmediğini aktaran Aysu, “Bu arazilerde baklagil ekiminin desteklenmesi yerine 2017’de kuru fasulye, barbunya, nohut ve börülce ithalatında da gümrükler sıfırlanıyor” dedi.
Dışarıya döviz saçıldı
2017’de çiftçinin aleyhine olan durumlardan biri de, verilecek tarımsal desteklerin üreticinin borcuna bile yetmemesi oldu. 18 Ağustos’ta 2017 Tarım Desteklemeleri Resmi Gazete’de yayımlandığında çiftçi zaten tohumunu ekmiş, üretiminde hasat aşamasına geçmişti. “2006’da, çıkartılan Tarım Yasası’na göre, çiftçimize her yıl Gayri Safi Milli Hâsıla’nın (GSMH) yüzde 1’i oranında destekleme yapılması gerekirken 2007’den beri sürekli olarak bu desteğin her yıl yaklaşık yarısı ödendi” diyen Abdullah Aysu, “Çiftçilerimizin AKP hükümetlerinden 102 milyar TL’nin üzerinde alacağı bulunuyor. Hükümet bu borcunu ödemek için herhangi bir çaba göstermediği gibi çiftçinin 2017’de de alması gereken destek GSMH’nın yüzde 1’nin yarısında kaldı. Ancak ithalata döviz saçıldı” dedi.