Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
23 Şubat 2018
ÖZELLEŞİP DE ‘GÜZELLEŞEN’ TEK BİR ÖRNEK YOK!

Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye (Türkşeker) ait 14 fabrikanın satışı için ihale açıldığı Resmi Gazete’de ilan edildi.

ÖZELLEŞİP DE ‘GÜZELLEŞEN’ TEK BİR ÖRNEK YOK!

Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye (Türkşeker) ait 14 fabrikanın satışı için ihale açıldığı Resmi Gazete’de ilan edildi. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada Afyon, Alpullu, Bor, Burdur, Çorum , Elbistan, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Muş, Turhal ve Yozgat’taki şeker fabrikalarının özelleştirileceği belirtildi.

“Devlet niye pijama üretsin”, “Devlet halkın sağlığına zararlı olan sigarayı niye üretsin”, “Özelleştirelim güzelleştirelim” gerekçeleri ve sloganlarıyla çıkılan özelleştirme yolunun, hem işçiler hem de üretici köylülük için “yıkım yolu” olduğu görüldü. Buna karşın, bugün de 14 şeker fabrikası bir kalemde özelleştirme pazarına çıkarılıyor.

ÖZELLEŞTİRMECİLERİN YALANLARINA İNANMAMAK İLK ŞART
 
Ve tabii yine, “Özel firmadan üretim garantisi istenecek” gibi, önceki özelleştirmelerde de “istenen” ama kimsenin umursamadığı fantastik iddialarla, özelleştirmeden işçiler ve köylülerin bir zarara uğramayacağı propaganda ediliyor. 
 
Aynı “üretim garantisi”yle özelleştirilen Sümerbank’ın, TEKEL’in, SEKA’nın, Et ve Balık Kurumunun, on binlerce, hatta yüz binlerce işçinin çalıştığı fabrikalarından bir iz bile kalmadığı; değerli arazilerinde şimdi rezidansların, AVM’lerin, “7 yıldızlı oteller”in yükseldiği herkesin gözleri önündeyken…
 
Bu yüzden de üretimin süreceğine dair ne kadar güzelleme yapılırsa yapılsın, Sümerbank’ın, SEKA’nın, TEKEL fabrikalarının, Et Balık Kurumu tesislerinin başına gelenler, şeker fabrikalarının da başına gelecektir. Önce üretim, “Ekonomik değil” denilerek durdurulacak, sonra fabrika sökülüp hurda olarak satılacak, arkasından o arazilerde toplu konutlar, rezidanslar, AVM’ler yükselecektir!
 
Bu yüzden de lafta ne denirse densin, bugün yapılmak istenen sadece bir özelleştirme değil “kapatma”dır. Ki, bu da on binlerce işçinin, milyonlarca pancar üreticisinin açlığa, işsizliğe, topraklarını terk etmeye, sefalete sürüklenmesidir. 

İKTİDARA TUTUM ALMADAN ÖZELLEŞTİRME ÖNLENEMEZ
 
Bunca özelleştirmeden sonra biliyoruz ki; hükümetler özelleştirmeleri yaparken, nasıl bir yıkıma yol açtığını bilmiyor değil. Tersine onlar, bütün bu gerçekleri, hatta daha fazlasını bilerek; devletin mülkiyetindeki fabrikaları, arazileri, kamu mallarını en zenginlerin mülkiyetine geçirmeyi, kendi anlayışlarının, görevlerinin bir gereği olarak yapıyorlar bunu. 
 
Bu yüzden de gerçeklerin, hükümeti ikna etmek için değil, 
 
1) Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin, işçiyi ve köylüyü işsizlik ve yoksulluğa sürükleyerek ata topraklarını terke zorlama politikası olduğunu 
gösterecek,
 
2) Bu politikaların sahibi olan hükümet ve onu destekleyen siyasi çevrelere karşı da tutum alınmasını sağlayacak bir yaklaşımla açıklanması çok önemlidir.
 
Hele de şeker fabrikalarının bulunduğu illerin önemli bir bölümünün AKP’nin oy deposu illerde bulunduğu dikkate alındığında, iktidara siyasi olarak bir tutum almadan özelleştirme girişiminin püskürtülemeyeceğinin anlatılmasının önemi apaçıktır. 
 
Nitekim bir kaç yüz bin oy için bile kırk takla atan AKP’nin, milyonlarca vatandaşı etkileyecek şeker fabrikalarını özelleştirmeye girişmesinde tek dayanağı, bugüne kadar bu tür girişimlerinin kendisine siyasi bir fatura getirmemiş olmasıdır. AKP, örgütsüz yığınları, biraz şikayet etseler de küçük rüşvetlerle, kendi içlerinde bölerek, eninde sonunda yanında tutmayı başarmıştır.
 
Kuşkusuz, AKP iktidarı bugün de buna, halkın özelleştirme politikalarıyla oy verdiği parti arasında bağ kurmaktan uzak olmasına güvenmektedir.
Bu yüzden de özelleştirmeden doğacak tepkilerin aynı zamanda siyasi bir karşı duruşla birleşmesi belirleyici önemde olacaktır.
 
ŞEKER ÜRETİMİ ŞEKER ÜRETİMİNDEN FAZLASIDIR
 
İlk bakışta şeker fabrikalarının özelleştirilmesi dendiğinde; ülkenin şeker pancarı ve şeker üretiminin kısıtlanacağı; nişasta bazlı şeker denilen ve sağlıksız olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış tatlandırıcıların alanının genişletileceği anlaşılmaktadır. Bu da Cargill gibi uluslararası gıda tekellerinin önündeki son engelleri de kaldırmak demektir. Ki, böyle “milli ve yerli”, yeri geldiğinde “antiemperyalist” bir iktidara da bu yakışır!
Ama gerçek bundan ibaret değildir. Çünkü şeker fabrikalarındaki şeker üretiminin yan ürünü olarak ortaya çıkan melas ve küspe, et ve süt üreticileri için en önemli hayvan yemidir. Bu fabrikaların kapanmasıyla Anadolu’nun en önemli et ve süt üretim merkezlerinde hayvancılık da ağır bir darbe yiyecektir. 
 
Yani özelleştirmeler bugüne kadar nasıl ki pek çok alanda tarıma darbe vurmuşsa, şeker fabrikalarının özeleştirilmesi de sadece “yerli ve milli şeker üretimi”ne değil et, süt ve süt ürünleri üretimine de ağır darbe olacaktır. 

ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI MÜCADELE İÇİN ZEMİN GENİŞ
 
Özelleştirmeye karşı mücadele söz konusu olduğunda, kuşkusuz burada en önemli sorunlardan birisi Türk-İş’e bağlı Şeker-İş Sendikasının tutumudur.
 
Şeker fabrikalarının tümünde örgütlü olan Şeker-İş, 14 fabrikanın birden özelleştirilmesi karşısında hiçbir tepki koymayarak, bundan sonra da gerek özelleştirme gerekse işçilerin hak kayıpları karşısında nasıl sınıf haini bir tutum takınacağını göstermiş olmaktadır.
 
Ama bu sendikanın gerek Turhal gerekse Yozgat şubelerinin tutumunda görüldüğü gibi yerel düzeyde bir takım tepkilerin ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır. Dahası fabrikaların kapatılmasının yöreye zararlarını dikkate alan siyasi partiler, çeşitli türden meslek örgütleri, sendika ve emek örgütlerinin şubelerinin özelleştirmeye karşı ortak bir mücadele hattına girmeleri için koşulların uygun olacağından şüphe etmek için neden yok. 
 
Gazetemize de yansıyan haberlerden (Turhal ve Sorgun örneğinde) bunu görüyoruz. AKP ve MHP ilçe yönetimlerinin de ilçedeki özelleştirmeye karşı olduğu, en azından öyle görünmek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır.
 
SONUCU İŞÇİLERİN VE ÜRETİCİLERİN ORTAK MÜCADELESİ BELİRLEYECEK
 
Öte yandan Tekgıda-İş, Gıda-İş ve Tüm Köy Sen’in, doğrudan ilgi alanı olarak, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı mücadelede kendilerine düşen görevi üstlenmeleri, mücadelenin ilerlemesi ve merkezinde işçi ve üretici köylülerin olması için önemlidir.
 
Kısacası şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı mücadelenin, hem işçi sınıfı hem de Anadolu’nun pek çok ilinde bir halk mücadelesine dönüşmesi için koşullar çok uygundur. Hele de önümüzde üç seçim olduğu düşünüldüğünde!
 
Bugüne kadar özelleştirilip de “güzelleşmiş” olan tek bir örnek yoktur.
 
Bugüne kadar özelleştirilip de üretimini sürdüren tek bir örnek yoktur.
 
Bugüne kadar özelleştirilip de işçilerin çalışma koşullarının daha ağırlaşmadığı, yoğun işten çıkarmaların yaşanmadığı tek bir örnek yoktur. 
 
Bugüne kadar özelleştirilip de kamu mallarının yağmasına dönüşmemiş tek bir örnek yoktur! 
 
Eğer işçiler, üreticiler kendi taleplerine sahip çıkmazsa ve şeker fabrikalarının özelleştirilmesini önleyemezlerse aynı sonuçla karşılaşacaklardır.
DİĞER HABERLER
AROMA’DA TİS GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI
AROMA’DA TİS GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI

Aroma Bursa Meyve Suları ve Gıda işletmesinde yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, İstanbul’da yapılan toplantıyla başladı.

BEKLENEN FİYATLAR AŞILIRSA TEMMUZ ZAMMI OLABİLİR
BEKLENEN FİYATLAR AŞILIRSA TEMMUZ ZAMMI OLABİLİR

Asgari ücretin kişisel olarak daha yüksek bir oranda açıklanacağını düşünüyordum. Bunun nedeni olarak da Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon düzeyini yüzde 45 olarak öngörmesiydi.

MİLYONLARIN UMUDU YİNE KIRILDI
MİLYONLARIN UMUDU YİNE KIRILDI

Yeni asgari ücret çalışanların umudunu değil yükünü artırdı. Barınma, gıda, sağlık harcamalarındaki artış yüzde 100’ü geçerken asgari ücret yüzde 30 arttı.

AÇLIK SINIRININ ALTINA İNER
AÇLIK SINIRININ ALTINA İNER

Ekonomist Hayri Kozanoğlu, “Açlık sınırı Kasım itibarıyla 20 bin 562 TL 22 bin 104 TL asgari ücret, en geç Şubat 2025’te açlık sınırının altına düşer” ifadelerini kullandı.