Ekonomide işler giderek kötüleşiyor. Dövizde yaşanan yükseliş, krizi tetikliyor. Bugüne kadar izlenen yanlış politikalar duvara dayanmış durumda.
İş dünyasında tedirginlik artıyor. Bankacılarla sohbet ettim, önlerini görememekten şikâyetçiler. Çiftçi temsilcileri çiftçinin “havlu atma noktasına geldiğini” vurguluyor. İktisatçılar “acil önlem” çağrısı yapıyor.
İşadamı, bankacı, çiftçi ve akademisyenlerin gözüyle ekonominin durumu özetle şöyle:
ÜRETİMDE SIKINTI VAR
Yıllardır izlenen yanlış politikalarda sona gelindi. Kur baskı altına alınarak yerli üretim değil, ithalat desteklendi. Döviz fiyatları yükselince iş çıkmaza girdi. Özellikle ara mal üretiminde ciddi sorunlar yaşanıyor.
YABANCILAR KONTROLÜ ALDI
Yabancılar Türkiye ve dünya piyasasında kendilerine rakip gördükleri sanayi kuruluşlarının çoğunu satın aldı. Yerli rakip kalmayınca piyasayı istedikleri gibi yönlendirmeye başladılar. Şimdi bunun sıkıntısı çekiliyor.
Var olan milli sanayi kuruluşları da tehdit altında.
ACİL DESTEK ŞART
Ekonomide enerji birikmesi var. Bu önümüzdeki dönem için kaygı veriyor. Enerji ne kadar birikirse deprem de o kadar şiddetli olur. Bu nedenle yerli sanayiye “acil ve radikal” destek şart.
Bugün izlenen politikalarla sadece yabancılar kazanıyor. Bu çark kırılmazsa ekonomiyi tamamen yabancılar yönetir hale gelecek. Bölgemiz ateş altındayken bu büyük risk.
KUR-FAİZ KISKACI
Sadece inşaat sektörü ayakta tutularak ekonomi gitmez. İnşaatta balonun şiştiğini herkes biliyor. Şu anda ekonomi faiz-kur kıskacında. Devletin tepelerinden yapılan zorlamalar ters tepiyor. Faizleri düşürmediği gibi döviz kurlarını yükseltiyor. Şu anda mevduata yüzde 16 faiz veren bankalar var. Bu kredi faizlerini de yükseltiyor.
RAKAMLAR HORMONLU
Ekonomi ile ilgili rakamlar hormonlu. Büyüme de kişi başına milli gelir de işsizlik de enflasyon da… gerçeği yansıtmıyor.
TÜİK rakamları ile sanayicinin, çiftçinin, tüketicinin… rakamları tutmuyor.
ÜRETMEDEN KAZANMAK
Üretimden değil üretmeden elde edilen kazançlarda yine artış var. Döviz ve altınla oynayanların yıllık kazancı yüzde 40-50’lerde. İş dünyasında “sanayicilik enayilik” sözü yeniden revaçta.
KARAMSARLIK ARTIYOR
Daha da kötüsü sanayicide, çiftçide, akademisyenlerde… karamsarlık artıyor. Karamsarlık arttıkça da güven kaybı öne çıkıyor. Bu durum “en tehlikeli sonuç” olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’de değil, yurtdışında çözüm arayanların sayısındaki artış da endişe verici.
Ekonomi uzmanları yılın ikinci yarısında sıkıntının daha net hissedileceği konusunda hemfikir. “TÜİK rakamları başka söylese de sonuç değişmeyecek. Sanayiciyi de çiftçiyi de tüketiciyi de… daha zor günler bekliyor” diyorlar.
HALK BANKASI SOPASI
Türk ekonomisini çökertmek için ABD’nin faaliyetleri de sürüyor. Türkiye’ye yönelik kıskacı daraltmak için düğmeye bastılar.
ABD’de şahinler ipleri ele geçirdi. Bundan sonrasının daha sert geçeceğini görmek için kâhin olmaya da gerek yok. Washington’da “Türkiye’ye yaptırımdan” söz edenlere bile rastlanıyor.
New York Eyalet Bölge Mahkemesi kararını 11 Nisan’da açıklayacak. Aralarında Halk Bankası’nın da bulunduğu 5 bankaya yönelik ceza sopası da havada bekliyor.
BU EKONOMİ YÖNETİMİYLE OLMAZ
Ekonomide sorunlar büyük. Ama ekonomi yönetiminin yaşanan krizi aşma konusunda umut vermiyor. Sadece muhalefette değil, AKP’de de ekonomi yönetimine güven yok.
Sıkıntıları aşmak için ortak akla ihtiyaç var.
Peki, Türkiye’de bu birikim var mı? Var! Hem de çok var.
“Türkiye’nin ihtiyacı milli yönetim. Hem ekonomide hem siyasette… Yaşanan tüm sorunları aşmak için bu zorunlu.”
Bu tespitler bana ait değil. 15 yıldır AKP’ye destek veren işadamlarına ait.
İhtiyaç bağıra bağıra kendini gösteriyor. Eninde sonunda gerçekleşecek.
Başka çıkış da yok!