Hükümet ekonomide de kabadayı davrandı.’’ Şaşırtan, Ezber Bozan ‘’yeni paketler hazırladığını ve bu paketi 15 gün içinde açıklayacağını duyurdu. Açıklandığı kadarıyla paket, yatırımların teşviki ve idari kararla faizlerin düşürülmesini içeriyor.
Yatırımları teşviki her gelişmekte olan ülkede, hatta gelişmiş ülkelerde stratejik sektörler için verilmektedir. Türkiye yeni bir teşvik paketi açıklayacaksa, bu pakette ithal ikamesi yatırımları öncelikli olmalıdır.
Üretimde kullanılan ithal aramalı ve hammadde oranı ortalama yüzde elli dolayındadır. Bu nedenle Türkiye cari açık veriyor. Bu nedenle kur artışları ekonomide maliyetleri artırıyor. MALİyet artışı da enflasyona yansıyor.
Teşvikler, öncelikle içerde, ithal aramalı ve hammadde yerine ikame edilecek yatırımlara verilmelidir. Hatta bu alanda Devlet geçici bir dönem için piyasaya girmelidir.
Ne var ki siyasi iktidar cari açığı çözümle meşgul değildir. Çünkü cari açık dış borca yansıyor. Halk hissetmiyor. Ama ekonomide risk artıyor.
Faize gelince… Faizlerle ilgili sorunlar var; ama siyasi iktidar farkında değil. Yalnızca faizlerin yüksek olduğu, Finans kuruluşlarının faiz lobisi oluşturduğu ifade ediliyor.
1. Siyasi iktidar faizlerden önce Enflasyonu düşürme paketi yapmalıdır. Bunun yapmak işine gelmiyor. Çünkü enflasyonu düşürmek için kemer sıkma politikası gerekiyor. Peş peşe seçimler nedeniyle böyle bir riske girmiyor. Eksi reel faizle enflasyonu çözeceğini hesaplıyor. Oysaki eksi reel faiz aynı zamanda tüketimi artırır. Enflasyon daha çok artar.
Enflasyon, tasarruf sahibini vuruyor. Bankalar ve Devlet, enflasyonun altında nominal faiz veriyor. Sonuçta tasarruf sahibinin eline reel olarak eksi faiz geçiyor.
Aşağıdaki tabloda Şubat ayları itibariyle, Şubattan -Şubata bir yıllık enflasyondan arındırılmış mevduat brüt reel faizleri ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) faizleri yer alıyor. Mevduat reel faizleri hep eksi olmuş. Çünkü Bankalar enflasyonun altında faiz veriyor. Bu yolla tasarruf sahibinden bankalara kaynak aktarılmış oluyor.
Devlet İç borçlanma senetlerinde yalnızca 2015 yılında reel faiz var. Diğer yıllar eksi reel faiz var.
DİBS’ te eksi reel faiz, tasarruf sahibinden devlete gizli bir vergi gibi kaynak aktarmak demektir.
2. Bankalar mevduat ve Merkez Bankası kaynaklarından para alırken, yada tahvil satarak borç alırken, yıllık faiz oranı ile alıyorlar. Ancak kendileri borç verirken aylık faiz oranı ile borç veriyorlar. Aylık faiz ekonomide belirsizlik ve kırılganlık yaratıyor.
Öte yandan ortalama Kredi faizleri ile mevduat ve MB ortalama fonlama maliyeti arasında yüzde elliden başlayan fark var. Yani bankaların kar marjı yüksektir.
Bu iki sorun da yasa ile çözülür. Bankalara yüzde 20 veya 30 gibi kaynak maliyeti üstünden kar marjı verilebilir. Krediler için aylık değil, yıllık faiz üzerinden sözleşme zorunluluğu getirilebilir.
3. Kredi kartları faizlerinde, mevduat faizinin yüzde 100’ü ve yüzde 200 ‘ü arasında kar marjı var. Yasaya göre Kredi kartlarında aylık azami faiz oranını belirleyen ise Merkez Bankasıdır. Eğer Lobi varsa bizzat Merkez Bankasıdır. Hükümet Merkez Bankasına Faiz artırma diyor. Peki kredi kartlarına fahiş faiz uygulama demiyor. Şaka gibi!
Siyasi iktidar, her gün bir paketle ekonomiyi yeniden yazıyor. Eğer bu paketler başarılı olsaydı, Bu gün enflasyon çift hane olmazdı, Dışa bağımlı üretim yapımız olmazdı, son 14 yılda 550 milyar dolar cari açık vermezdik, dış borç stokumuz 450 milyar dolara yükselmezdi, fiili işsiz sayısı 6 milyona çıkmazı. Kurlar yüzde 20 değer kazanmazdı. İstikrarlı büyüme sağlardık. Dünyanın en kırılgan ekonomisi olmazdık.
Hukukun Üstünlüğünde dünyada son on yılda en fazla puan kaybeden ikinci ülke olmazdık. Çok daha acısı, 2017 yılında İnsan hakları ve demokratik özgürlüklerde, yarı özgür ülke statüsünden özgür olmayan ülke statüsüne geçmezdik.
Şaşırtan ve Ezber bozan paketler, bundan öncekiler gibi ise, Türkiye’nin ekonomide çıkış yolu kalmamış demektir.