"Hacker" denilen Bilgisayar korsanlarının neden yanlış işlere zaman ayırdıklarını merak ederdim. Sonradan öğrendim ki bunlar yalnızca anarşist eğilimli oldukları veya bu işten zevk aldıkları için değil, çoğu para kazanmak için hackerlik yapıyormuş. Söz gelimi hackerler antivirüs programı satanların pazarını artırıyor. Bilgisayar kullananlar korkudan antivirüs programları, mobil güvenliği satın almak zorunda kalıyorlar.
İnternet dünyaya açıktır. İnternet kullananlar virüs girmesin diye bilgisayarlarını internete kapalı tutmuyorlar. Antivirüs programları ile koruma altına alıyorlar.
Kur artışını saldırı olarak yorumlayan herkes, önce piyasayı spekülatif fonlara karşı korunup- korunmadığını düşünmelidir. Dünyada az sayıda spekülatif fon var. Bu fonlar fırsat buldukça yüksek kar elde etmek için, bütün ülkelerde spekülasyon yapar. Piyasaları yönlendirir, piyasaları kontrol eder. Soros fonları bunlardan birisidir.
Bu fonların kısa vadeli sermaye hareketlerine sıcak para diyoruz. Biz piyasayı bu spekülatif ataklardan korumak için bizzat sıcak paraya yasak mı getirmeliyiz, yoksa piyasa düzenini spekülatif ataklara karşı daha dayanıklı mı yapmalıyız?
Dünyada sıcak para çeşitli yollarla kontrol altında tutuluyor. Türkiye ise ekonomik düzen ta baştan sıcak para üstüne kurulmuştur. Sıcak paranın suni refahına aldanmışız. Kaldı ki Yüksek cari açık varken sıcak para girişi olmazsa döviz sorunu yaşarız. Bunun için sıcak paraya mahkûmuz.
Sıcak para spekülatif yatırım olduğu için, sıcak paranın girdiği ekonomilere ciddi doğrudan yabancı yatırım sermayesi girmiyor. Bu durum ekonomiyi daha da kırılgan yapıyor. Ekonomide kırılganlık arttıkça, kurt karanlığı sever misali bu durum spekülatif sermayenin işine geliyor. Birbirini tetikleyen bir çıkmaz oluşuyor.
Özetle, Dünyada en fazla üç-beş fon olarak bulunan spekülatif sermaye kendi karını artırmak için piyasalarda manipülasyon yapıyor, spekülatif ataklar yapıyor. Siyasi iktidarın kim olduğu spekülatörleri ilgilendirmez.
Merkez Bankası TÜFE bazlı Mart ortalaması reel kur endeksi 83.42 idi. Döviz fiyatlarındaki artışları ve TL enflasyonu nu dikkate alırsak, bu günlerde yaklaşık bu endeks 80 düzeyindedir. Demek ki, TL yüzde 20 daha düşük, Dolar yüzde 20 daha değerlidir. Yani kur dengesi açısından doların yaklaşık 3.20 lira olması gerekirdi. TL olması gerekir.
Dövizin TL karşısında daha değerli olması ithalat fiyatını ve enflasyonu artırdı. Dış borcu olan şirketleri zora soktu.
Bu şartlarda hacker aramak yerine, siyasi iktidarın önem alması gerekmez mi? Aslında iktidar önlem almakta çok geç kaldı.
· Her şeyden önce, ekonomide planlama yapılarak belirsizlik azaltılmalıdır.
· Aşamalı olarak dalgalı kur politikasını değiştirip, ”yönetimli dalgalanma” veya aynı anlamda "kontrollü kur politikasına” geçilmelidir. Bu sistemde, döviz kurları prensip olarak piyasa mekanizması tarafından belirlenmekle, yani arz ve talep şartlarına bırakılmakta, ancak resmi otoriteler döviz kurlarında aşırı kabul edilen dalgalanmaları önlemek için zaman zaman döviz piyasasına girmektedirler. Kurlar sürekli resmi otoritelerin denetimi/gözetimi altında bulunmaktadır.
· İthal ikamesi politikaları uygulanmalıdır. Türkiye üretimde yüksek oranda ithal girdi kullandığı için cari açık veriyor. İthalatın yüzde 73’ünü aramalı ve hammadde ithalatı oluşturuyor. Büyük projeler yerine önce aramalı ve hammaddeyi içerde üretmek için yüksek teşvik vermek gerekir. Aynı paralel de önce teknoloji üretimi ve Ar-ge ‘ye teşvik vermek gerekir.
· Mal ithalatında incik-boncuk gibi gereksiz ithalata sınır getirmek gerekir. (Bu yüzden Çin’e karşı yılda 21 milyar dolar dış ticaret açığı veriyoruz.)
Siyasi iktidar bunları yapabilir mi? yapamaz. Çünkü iktidarın tek derdi Popülizm yaparak, algı yaratarak, seçimi kazanmaktır