Kadınların çalışma yaşamına katılmaları her ülkede bir sorun olmaktadır. Kadın istihdamı işverenler için önceliği olan bir sorun değildir. Genelde işe alınmada, şirket içi üst göreve gelme konusunda, ücret eşitliği ve çalışma saatlerinde kadınlar yeteri kadar önemsenmemektedir. Bu nedenlerle kadınların işgücüne katılım oranları düşüktür. Erkek egemen toplumlarda kadınların çalışma özgürlüğü aile baskısı nedeni ile oldukça sınırlıdır. Kırsal kesimlerde ailenin erkek bireyleri genelde ailenin kadın üyelerinin çalışmasına karşıdır. Kentlerde ekonomik zorlamalar ve göreceli olarak aile baskısının zayıflaması nedeni ile kadınların işgücüne katılması oranı kırsal kesime göre daha yüksektir. Genelde sanayi ve hizmetlerde çalışan kadınların erkeklere oranla daha olumsuz koşullarda istihdam edildikleri doğrudur. Ayni işi yapan erkek çalışana oranla daha düşük ücret, daha uzun saatlerle çalışma ve erkeklere oranla daha az hoşgörü ile karşılanmaları çalışma yaşamında kadınların yaşadığı sorunların bazılarıdır. Bunların dışında işyerinde cinsel taciz, psikolojik baskı (mobbing) kadınların çalıştığı her ülkede gözlenen olumsuz gerçeklerdir.
JAPONYA’NIN ÇALIŞAN KADINLARI
Endüstriyel ilişkiler açısından Japonya ilginç bir ülkedir. İşçinin işverene ve işverenin işçiye sadakati çok yüksektir. İşverenler işçilerini bir ömür boyu çalıştırmak için istihdam ederler. Bu nedenle Japonya’da iş güvencesi çok yüksektir. Her fabrikanın bir marşı vardır ve vardiyalar işe başlamadan işçiler hep birlikte o marşı heyecanla söylerler ve kendileri ile işyeri arasında o marş ile sıcak bir bağlantı kurarlar. Son yıllarda nüfus artışının çok düşük olması ve işverenlerin göçmen işçi çalıştırmaktan ısrarla kaçınmaları ekonomide ciddi bir istihdam açığına neden olmuştur. İşçi açığı özellikle inşaat sektöründe ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Hükümet ve işverenler bugüne kadar çalışma yaşamına uzak kalmış kadınları bu çok önemli sorunun çözümü için bir çıkış noktası olarak görmüş ve kadınların çalışma yaşamına katılması için reklâm kampanyaları başlatmıştır. Uzun çalışma saatleri ve erkeklere oranla daha düşük ücret ödenmesi kadınların çalışma ortamına yeteri kadar katılmalarını sağlayamamıştır. Başbakan Shinzo Abe, Womenomics (kadın ekonomisi) adını verdiği bir ekonomik programın hazırlanmasını işverenlerden istemiş ve şirketlerde kadınlara üst yönetimlerde daha çok yer verilmesinin önemini vurgulamıştır. Bu kampanyalar olumlu sonuçlar vermiş ve bugün Japonya’da Amerika’ya oranla daha çok kadın işçi çalışma ortamına katılmaktadır. Çalışma yaşında olan kadınların üçte ikisinin çalışma ortamına katılmış olması dünya ortalamasının üzerine ulaşmıştır.
SORUNLAR TAM ÇÖZÜLMÜŞ DEĞİL
İşgücüne yüksek katılım oranına rağmen Japonya’da kadın çalışanların sorunları devam etmektedir. İnşaat sektörü özellikle kadın işçiler için zorluklar yaratmaktadır. Bu sektörde çalışan erkekler kadınların inşaat işlerinde çalışmasını özümsemiş değildir. Özellikle bir kadın mühendisin kendilerine emir vermesini kabullenmekte zorlanmaktadır. Erkek egemen toplumun izlerini Japonya’da da görmek mümkündür. Bu nedenle inşaat sektöründe erkek işçiler, kadın işçilere oranla, yüzde 25 daha fazla ücret almaktadır. Ülke genelinde çalışma yaşamını kadın işçilere daha cazip kılmak için bazı ayrıcalıklar tanınması yaygınlaşmaktadır. Örneğin çocuk sahibi kadın işçilere ücretin dışında bir çocuk bakım parası verilmekte, işyerlerinde çocuklar için kreşler kurulmakta ve çalışma saatlerinde annelerin çocuklarını görmesine de izin verilmektedir.
Kadınlar toplumsal yaşamın çok önemli bir bölümüdür. Onlara sosyal ve çalışma yaşamında ayrıcalıklar tanınmalıdır. Kadın eli değen üretim daha nitelikli olacaktır. KADIN İŞÇİLERE ÖZEL SAYGI İNSANLIĞIN GEREĞİDİR.