Ocak- Nisan arası 4 aylık dönemde, geçen yılın aynı dönemine göre, ihracat yüzde 7.8, ithalat yüzde yüzde 15.6 ve dış ticaret açığı da yüzde 35.6 arttı.
Dış ticaret açığının artması, ekonomide kırılganlığı artırıyor, döviz ihtiyacını artırıyor. Gayri Safi Yurt içi Hasıla’nın büyüme oranını etkiliyor. Büyüme hesabına ihracat artışı artı, ithalat artışı eksi değerde etki yapıyor. İthalat artışı daha yüksek olduğu için, bu fark bu sene GSYH’ da büyüme oranını da olumsuz etkileyecektir.
İhracatta ilk beş ülke sırasıyla, Almanya, İngiltere, İtalya, Fransa ve İspanyadır. İthalatta ilk beş ülke ise Rusya, Çin, Almanya, ABD, İtalya’dır.
İthalatta ilk beş sırayı alan ülkeler içinde Rusya ve Çine karşı dış açık veriyoruz. Ocak- Nisan arası dört ayda dış ticaret açığımızın yüzde 25.2 sini Çin’ e karşı, yüzde 24.9 ‘unu da Rusya’ya karşı verdik. İki ülke toplam dış ticaret açığımızın yarıdan çoğunu yüzde 501. ‘ini oluşturdu.
Buna karşı ithalatta ilk beş sırada olan Almanya, ABD ve italya’ ya karşı Ocak- Nisan arasında verdiğimiz dış ticaret açığı toplam açığın yalnızca yüzde 13.5’i kadardır.
Rusya’dan yaptığımız toplam ithalatın yarıdan çoğunu mineral yakıtlar oluşturuyor. Bu nedenle bir anlamda mecburuz. Ancak ‘’Rusya’dan ithal ettiğimiz mineral yakıtları dünya fiyatlarının altında mı, yoksa üstünde mi ithal ediyoruz ? sorusunu sorabiliriz.
Öte yandan aynı zamanda Rusya’dan buğday da ithal ediyoruz. Domatese takıldık, buğday ithal etiğimizi unuttuk.
Kaldı ki bu günkü Hükümet dış ticaret açığını düşürmek için hiç bir niyet taşımıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, 11 Mart günü Rusya’dan et ithalatı konusuna bir açıklama yaparak bu niyetini açığa vurdu. "Türkiye’nin çok büyük et ihtiyacından değil genelde siyasi amaçlı olarak ihracat yaptığınız ülkelerden ithalatta yapmak zorunda olduğunuzdan dolayı bazı kalemlerde böyle şeyler gündeme gelebiliyor. Anlaşma yok. İthal edilecek olsa dahi bu çok büyük seviyelerde değil küçük seviyelerde olan ithallerdir” dedi.
Rusya ile olan dış ticaretimizde açığı bilmeyen birisi de zanneder ki, bize karşı Rusya açık veriyor da, üzülmesin diye bizde onlardan hatır için et ithalatı yapacağız !
Oysaki 1960 yıllarda Türkiye Kars ‘tan Sovyetler Birliğine hayvan ihraç ediyordu.
En büyük açık verdiğimiz ülkelerden Çin ‘den Eğer teknoloji satın almış, yatırım malı ithal etmiş olsaydık açık vermenin maliyeti düşük olurdu. Çünkü yatırımlar kendi açığını kapatırdı . Maalesef Çin’den yalnızca incik-boncuk alıyoruz.
Çin’den ithal ettiğimiz ürünlerin başında telefon cihazları ve ses görüntüleri geliyor. Sonrasında sentetik filament ipliği, deri-köseleden bavul, evrak çantası, plastik eşya, mobilya, hazır giyim, bisiklet, skuter gibi ıvır zıvır mallar geliyor.
Türkiye Otomobil üretmekten önce bu incik-boncuğu üretirse, dış açığı daha kolay kapatır.
Sanki görünmez bir el dış ticaret yoluyla Türkiye’den Çin’e kaynak aktarıyor. ABD gereksiz ithalata kota koydu, biz bekliyoruz.
Ekonomi yönetimi veya diğer kim olursa olsun dış ticarette ihracat uçtu – kaçtı diyenlere inanmayın. Çünkü ihracat malları üretiminde de yüzde 70 – yüzde 80 oranında ithal girdi kullanıyoruz. Şimdi olduğu gerçek verileri Merkez Bankası ve TÜİK açıklıyor.
Sonuç olarak, İhracat – uçtu kaçtı diyenler, dış ticaret açığını kapamaya çare bulamayanların hezeyanıdır.