Biz çalışanların sorunları bitmek bilmiyor. Hele ağustos ayından bu yana derinleşen ekonomik krizle birlikte sorunlarımız daha da arttı. Küçülmeye giden, konkordato ilan eden “şirket enkazları”nın altında kalan yine biz çalışanlar oluyoruz. Kimimizin ya yıllık izinleri zorunlu olarak kullandırılıyor ya ücretsiz izne gönderiliyoruz ya ücretlerimizin ödemeleri geciktiriliyor ya da kapının önüne konuyoruz. Gerçekten de çaresizlik içinde bu yollara başvuran işverenler olsa da ekonomik krizi “bahane” ederek mevcut haklarımızı tırpanlamaya çalışan “aç göz” patronların olduğunu da çok iyi biliyoruz. Peki bu uygulamalara karşı yasalarda biz çalışanları koruyan maddeler yok mu? Tabii ki var. İşte bu yazıda o maddelerden birine değineceğim.
O SÜREYE DİKKAT EDİN
Ücreti-maaşı gününde ödenmeyen çalışanların belirli koşulların oluşması durumunda işverene yönelik yaptırımları mevcut. Yasadan doğan bu hak çalışanlar tarafından pek bilinmez. Hakkın sadece 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi çalışanları ilgilendirdiğini de belirtmeden geçmeyelim. Yasanın 34’üncü maddesine göre; çalışanların ücretlerin gününde ödenmemesine karşı iş durdurma hakkı var. Ancak bu hakkın yerine getirilebilmesi için ödeme günü üzerinden en az 20 gün geçmesi gerekiyor. Yani ödeme tarihinden itibaren 21 gün sonra çalışmaktan kaçınma hakkınızı kullanabilirsiniz, bu yasaldır. Ancak burada dikkat etmeniz gereken birkaç nokta daha var. İş sözleşmesindeki ödeme tarihi ile işyerinizdeki ödeme tarihi farklı olabilir. İş sözleşmesindeki veya toplu iş sözleşmesindeki ödeme tarihini dikkate alarak bu hakkı kullanmanızda fayda var. Bir de işten kaçınma hakkınızı işyerinize giderek kullanmanız gerekiyor. Aksi takdirde üst üstte devamsızlık yapmanız nedeniyle işten atılmanıza hukuki dayanak yaratmış olabilirsiniz.
SİZİ İŞTEN ÇIKARAMAZ
İşten kaçınma hakkını kullandığınız için işvereniniz çalışmadığınızdan dolayı iş sözleşmenizi feshedemez, yerinize başka birini alamaz ve işlerinizi başkalarına yaptıramaz. Ayrıca gününde ödenmeyen ücretler için işvereninizden gecikme faizi talebinde bulunabilirsiniz. Eğer aksi bir durum söz konusu olur, işvereniniz çalışmadığınızdan dolayı iş sözleşmenizi feshederse korkmayın. Bu haksız fesihe girer ve hukuki sürecin sonunda kazanan taraf siz olursunuz.
YAZILI BİLDİRİMDE BULUNUN
Her çalışanın iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınma hakkını kullanmadan önce kendi adına işverene yazılı olarak bildirimde bulunmasında yarar olacağını düşünüyorum. Bunun için dilekçenize “Ücretim ödenmediği için 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34’üncü maddesinde belirtilen hakkımı kullanıyorum” diye yazmanız yeterli olur. Bunu yaparak yasalardan doğan haklarınızı bildiğinizi ve yaptırımınızın bir hukuki dayanağı olduğunu işverene göstermiş olursunuz. Hatta eyleme geçmeden ücretlerinizin yatmasına bile neden olabilirsiniz. Ayrıca herhangi bir haksız işten çıkarma söz konusu olması durumunda yargı aşamasında elinizi güçlendirecek emarelerin olması hiç de kötü olmaz.
SADECE ‘MAAŞ’ İÇİN DEĞİL
İşten kaçınma hakkınız, halk diliyle ifade edecek olursak sadece “maaş”ınızın ödenmemesi durumunda kullanabilmenizle sınırlı değil. “Ücret”, İş Kanunu’nda geniş anlamda tanımlanmış. O nedenle ücret niteliğinde olan ve devamlılık gösteren prim, ikramiye, fazla çalışma ücreti gibi ödemeler de “ücret” kapsamında değerlendirilir. Bunların da ödenmemesi durumunda -koşullar oluşmuşsa eğer- işten kaçınma hakkınızı kullanabilirsiniz. Yargıtay 7’inci Hukuk Dairesi de kararında, prim ödemelerinin yirmi gün ve daha fazla süreyle ödenmemiş olması halinde, işçinin İş Kanunu’nun 34’üncü maddesine göre iş görmekten kaçınma hakkı olduğunu belirtmiştir.