Nisan ayında aylık TÜFE oranı yüzde 1.69 ve yıllık TÜFE oranı yüzde 19.50 oldu.
ÜFE oranı da aylık yüzde 2.98 ve yıllık olarak yüzde 30.12 oldu.
2004 yılından 2017 yılına kadar yüzde 10 seviyesinde kronikleşen TÜFE oranı, yüzde 20 seviyesine sıçradı. Bu seviyede kronikleşmiş görünüyor.
Merkez Bankası Enflasyon raporu 2019 – II’ye göre 2019 yılı için; Gelişmiş ülkeler enflasyon beklentisi yüzde 2’nin altındadır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden, Asya pasifik ülkelerinde yüzde 2.4, Hindistan’da yüzde 4.7, Brezilya’da yüzde 4.0, Rusya’da yüzde 4.1 ve Latin Amerika ülkelerinde ise yüzde 5.8 ‘dir. Yani Türkiye enflasyonda dünyadan ayrıştı.
Enflasyon, aşağı ve yukarı doğru olmak üzere iki yönlü baskı altındadır. Hangi yönden daha fazla etkileneceği, yaşanacak paniklere, jeopolitik sorunlara, psikolojik faktörlere ve üretici ile tüketici güvenine bağlı olarak değişecektir.
Aşağıya doğru baskı, daha çok çekirdek enflasyondan gelmektedir.
* Nisan ayında çekirdek enflasyonda bir önceki aya göre düşme var. Mart ayı TÜFE oranı yüzde 17.53 iken, Nisan ayında yüzde 16.30 a geriledi. Çekirdek enflasyon, enflasyon trendini gösterir. Bu trend düşme eğilimindedir.
* Yaz ayları gıda fiyatlarında düşme olur. Bu da TÜFE ‘nin düşmesi yönüne etki yapacaktır.
Enflasyonun artışı yönünde baskılar var …
* Yine enflasyon trendini gösteren 12 aylık ortalama TÜFE oranında da artış var.
* Nisan ayı yıllık Yİ-ÜFE ‘de de artış var. Bunun nedeni enerji ve gıda fiyatlarında artıştır. MALİyet artışlarını gösteren Yİ-ÜFE’ nin TÜFE oranından daha yüksek olması, perakendeye yansıyacak fiyat artışları olduğunu gösteriyor.
Türkiye potansiyel imkanları yüksek olan ve yine dinamik nüfusa sahip olan bir ülkedir. Ekonomi yönetimleri isterse kronik enflasyonu çözer.
Enflasyondan kalıcı olarak kurtulmanın tek yolu yapısal önlemler almaktır. Yapısal önlemler orta ve uzun vadede gerçekleşir. Ancak bu nedenle toplum bir süre sıkıntı çeker. Bunun için siyasi iktidarlar bu güne kadar yapısal önemlerde geri durdu.
Bu önlemleri sık sık yazıyorum. Yapısal sorunların içinde ve kırılganlık ve enflasyon üzerinde en fazla etkili olan üretimin ithal girdiye bağımlı olmasıdır.
Başta üretimi ithal girdiye bağımlı olmaktan kurtarmak gerekir. Zafer Yükseler tarafından hesaplanan aşağıdaki tablo en son 2012 yılı girdi oranlarını veriyor. Bu tablo 2019 yılına yürütülürse dışa bağımlılığın daha yüksek olacağı açıktır.
Bunun içinde:
* Dalgalı kur politikasını değiştirmek gerekir. Sabit kur rejimi ile dalgalı kur sistemi arasında, Türkiye’nin piyasa yapsını, vadeli döviz işlemelerini ve bu günkü dolarizasyonu da dikkate alan ara rejim uygulamak gerekir.
* İthal aramalı ve hammadde sektörlerinde ithal ikamesi politikaları uygulamak ve bazı ithal ürünlerine uluslar arası standartlara da uygun olarak kota koymak lazımdır.
* Yatırım ve üretim teşvikleri orta vadede yalnızca, ithal girdi alternatifi olan yatırımlara ve üretime tahsis edilmelidir.