TÜİK, 10 gün önce yaşam memnuniyeti istatistiklerini açıklamıştı. Bu araştırmaya göre, erkeklerde yaşam memnuniyeti oranı 2010 yılında yüzde 59.6 iken 2019 da yüzde 47’ye geriledi. Ayrıca bu 9 yıl içinde evlenenlerin azaldığını ve evlenme yaşının arttığını da açıklamıştı.
Yani TÜİK verilerine göre, halkımızın morali giderek bozuluyor.
Metropol araştırma şirketi de, 20 Şubat 2020 tarihli ”Türkiye de yaşam standardı araştırmasını” açıkladı. Genel olarak ‘yaşam standardından memnun musunuz?’ sorusuna ankete katılanların yüzde 21.7’si memnunum, yüzde 42,1’i ise memnun değilim; diye cevap vermiş. Aradakileri çıkarıp, memnun olan ve olmayanları 100 üstünden değerlendirirsek, halkın yüzde 34’ü yaşam standardından memnun yüzde 66’sı memnun değil demektir. (Aşağıdaki Grafik )
Daha önemli bir mesele, halkın yarınından umutsuz olmasıdır.
Araştırmada ”yaşam standardınızın iyiye mi yoksa kötüye mi gittiğini düşünüyorsunuz? sorusuna ”iyiye gidiyor” diyenler yüzde 18.1 dir. Oysaki önceki soruda hayat standardından memnun olanların oranı daha yüksek yüzde 21.7′ idi.
Aynı soruya ”kötüye gidiyor” diyenlerin oranı da yüzde 58.8 dir. Oysaki önceki soruda bu günden memnun değilim diyenler daha düşük yüzde 42.1 idi. Eğer iyi ve kötü diyerek kesin görüş bildirenleri 100 kabul edersek; cevap verenlerin yüzde 23.5’i gelecekten umutlu, yüzde 76.5’i ise umutsuzdur.
Özetle anket sonuçları; yaşam standardında yarının bu günden daha kötü olacağını söylüyor. (Aşağıdaki grafik )
Normal olarak yönetimin bu tabloları değerlendirmesi ve çözüm üretmesi gerekir. Muhalefetin de umut olması için proje üretmesi gerekir.
Önce halkın neden bu kadar mutsuz ve umutsuz olduğunun doğru tespitini yapmamız gerekir.
1. Her insan doğal olarak iki kutsal hakla doğar; Özgürlük ve Mülkiyet. Yaradanın kimseyi daha imtiyazlı, bazılarını köle, bazılarını patron yarattığı düşünülemez. Afrika’nın batılı ülkeler tarafından işgalinden önce, yerli dillerinde özgürlük sözü yoktu. Çünkü özgürlük doğaldı ve aksi düşünülmemişti.
ABD başkanlarından Jaffersin’in "Bize can veren Tanrı, özgürlüğü de verdi" sözü demokrasinin ve özgürlüğün sembolü olmuştur. Tanrı insanları özgür yarattı… İnsanlar da özgürlüğü korumak için demokrasi rejimini keşfetti… Geliştirdi…
Mağarada yaşayan insanların kendi mülkiyetlerinde olan eşyaları vardı. Zira yaşamını sürdürebilmek için bazı eşyaya ve mülke ihtiyaçları vardı. Yani mülkiyette özgürlük gibi doğuştan verilmiş bir haktır.
Türkiye’de son yıllarda yaşanan FETÖ terörü, bu teröre karşı alınan önlemler, yargı bağımsızlığı konusunda endişeler halkın moralini bozdu, umutlarını baltaladı.
Bu iki alanda ikna edici önemler almak zorundayız.
2. Ekonomik sorunlar ve geçim derdi insanların moralini bozuyor. İki örnek vereyim;
Birincisi TÜİK işsiz sayısını 4.5 milyon olarak açıkladı. İş aramayıp çalışmaya hazır olanları da katarsak 6.5 milyon işsiz var demektir. İşsizlik; aileleri ile birlikte 15 milyon kişiyi etkiliyor. İşsize neden moralin bozuk diye sorabilir miyiz?
İkincisi…Vatandaşın borcu ve harcı, altından kalkamayacağı bir boyuta yükseldi. Bunun bir nedeni seçimlerde popülist amaçlı isteyen KOBİ ve esnafa rastgele kredi dağıtılmasıdır. Bir nedeni de vatandaşın geçimine ve açlığına kısa dönemli çözüm bulmak sorunudur.
2019 yılında, parasını ödeyemedikleri için 3.5 milyon abonenin elektriği kesildi. 710 bin abonenin de doğal gazı kesildi. Çünkü elektrik ve doğalgaz fiyatları yüksektir. Elektriği kesilenin doğal gazı kesilenin kredi almaktan başka çaresi var mı?
Aç kalan insanın da başvuracağı tek çözüm, kredi kartını kullanmaktır. Yarınki ödeme imkanlarına bakamaz.
Sonuç olarak, halkın bu gün geçim sıkıntısı var; yarınında daha kötü olacağını bekliyor. Olumsuz beklentiler ekonomik sorunları da artırır. Önemli olan bunları tespit edip çözüm üretmektir.