Çalışan yüz binlerce kadını yakından ilgilendiren bir karara imza atan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, cinsel tacizin, muhatabının kişilik haklarına ve çalışma özgürlüğüne saldırı niteliğinde olduğuna hükmetti. Kararda yer alan, "Her alanda çalışma hayatına atılan, her kademede başarı ile yer alan kadın işçilerimizin çalışma yaşamındaki en büyük engel işin fiili, fiziki zorlukları değil, işyerinde, iş hayatında karşılaştıkları, muhatap oldukları cinsel tacizlerdir" ifadeleri dikkat çekti.
Bursa’nın İnegöl ilçesinde bir fuarda meydana gelen cinsel taciz olayının temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, önemli bir karara imza attı.
İHA’nın haberine göre çalıştığı fabrikadan tazminatsız kovulan işçi; işten haksız çıkarıldığını iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, genel tatil ve ücret alacaklarının tahsilini talep ederek iş Mahkemesi’nin yolunu tuttu.
KARARI ŞİRKET TEMYİZ ETTİ
Davacının iddialarının asılsız olduğunu dile getiren davalı şirket sahibi ise davacının işyerinde çalışan Y.K. isimli kadın işçiye cinsel tacizde bulunduğu için haklı nedenle çıkarıldığını, kıdem ve ihbar tazminatı alamayacağım, başkaca bir alacağı da bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etti. Mahkeme, feshe dayanak iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verdi. Kararı davalı temyiz etti.
‘ÇALIŞAN KADINI TACİZ VAKALARI YORUYOR’
‘İçtihat metni’ niteliğinde bir karara imza atan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Türkiye’de çalışan kadınların başlarının cinsel taciz olaylarıyla dertte olduğunu, kadınları işin ağırlığının değil, cinsel taciz vakalarının yorduğuna dikkat çekti. Cinsel tacizin genel olarak ‘Kişiye yönelik tehdidi içeren, onu aşağılayan ve küçük düşüren, duygusal ve psikolojik olarak çökmesine sebep olan, kişinin iradesi dışında kendisine yönelik gerçekleştirilen sözel, fiziksel ve/veya başka türlerde cinsel içerikli herhangi bir davranış’ olarak tanımlandığı vurgulandı.
Cinsel tacizin; muhatabının kişilik haklarına ve çalışma özgürlüğüne saldırı niteliğinde olduğu ifade edildiği kararda şöyle denildi: "işyerinde cinsel taciz, bireysel olarak mağdurlar üzerinde çok boyutlu yıkıcı etkilere sahip olmanın yanı sıra ailesel, kurumsal ve toplumsal düzeylerde de derin etkiler bırakan bireysel ve toplumsal bir sorun niteliğini taşımaktadır. Ülkemizde iş alanlarının gelişmesi, kadınların okuma, bilgi ve becerilerinin artması, birçok meslek dalında yapılacak işe daha yatkın ve işin niteliğine göre erkeklerden daha becerikli olmaları sonucunda birçok kadın iş hayatında yer almaya başlamış, her alanda kadın işçilerin sayısı artmaya başlamıştır.
‘TACİZE UĞRAYAN ŞİKAYET EDEBİLMELİ’
"Her alanda çalışma hayatına atılan, her kademede başarı ile yer alan kadın işçilerimizin çalışma yaşamındaki en büyük engel işin fiili, fiziki zorlukları değil, işyerinde, iş hayatında karşılaştıkları, muhatap oldukları cinsel tacizlerdir. Bugün ülkemizde ve sanayileşmiş ülkelerin çoğunda işyerinde cinsel taciz sorunu üzerinde önemle durulan ve yasal düzenlemelerle engellenmeye çalışılan bir alan haline gelmiştir, işyerinde cinsel tacizin önlenmesinin yolu, taciz mağdurunun herhangi bir aşağılamaya maruz kalmadan karşı çıkabilmesini, tacizde bulunanı şikayet edebilmesini sağlayacak ortamın sağlanmasından, taciz failinin ise gerekli yaptırımlara maruz kalacağını bilmesinden geçmektedir.
‘İŞVEREN DUYARLI DAVRANMALI’
"İşverenler bu konuda duyarlı davranmak tacizi engelleyici, mağdurun çekinmeden şikayetçi olabileceği ortamı sağlamak için gerekli tedbirleri almak iddiaları ciddiyetle soruşturup, gerekli yaptırımları uygulamak zorundadır. Cinsel taciz eyleminin yapısı gereği ardında delil bulunması her zaman mümkün olmayabilir. Mağdurun ya da mağdurenin tek başına olduğu yerlerde bu tür eylemlere maruz kaldığı ve tacize uğrayanın çok azının çeşitli nedenlerle bu tür olayları işverene yansıtabildiği dikkate alındığında ispat noktasında tacize uğrayan lehine değerlendirmeye gidilmelidir. Ceza davasında delil yetersizliği nedeni ile beraat karan verilmiş olması hukuk hakimini bağlamayacağından mevcut delil durumuna göre karar verilmelidir."
‘TACİZ HAKLI FESİH SEBEBİDİR’
Kararda şöyle denildi: "Ülkemizde çalışanların cinsel tacize karşı korunması amacı ile Türk Ceza Kanunu’ndaki düzenlemeler dışında Türk Borçlar Kanununda ve iş Kanunu’nda yasal düzenlemeler yapılmış, cinsel taciz 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinin II/b ve (d) bentleri işçi açısından haklı fesih sebebi, 25/II-c maddesi ise işveren açısından haklı fesih sebebi olarak düzenlemiştir.
"Cinsel taciz eyleminin yapısı gereği ardında delil bulunması her zaman mümkün olmayabilir. Mağdurun ya da mağdurenin tek başına olduğu yerlerde bu tür eylemlere maruz kaldığı ve tacize uğrayanın çok azının çeşitli nedenlerle bu tür olayları işverene yansıtabildiği dikkate alındığında ispat noktasında tacize uğrayan lehine değerlendirmeye gidilmelidir. "Tüm bu sebeplerle davalı tanıklarının birbirini teyit eden beyanları karşısında işverence yapılan feshin iş Kanunu’nun 25/II-c maddesine göre haklı nedene dayandığı anlaşıldığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile bu taleplerin kabulü hatalıdır. Mahkeme kararının bozulmasına oybirliği ile hükmedilmiştir."