HAYAT ZORLAŞIYOR HER GELEN GÜN BİR ÖNCEKİ GÜNÜ ARATIYOR
Ufuk üniversitesi Rektör Yrd. Prof. Mehmet Tomanbay, Türkiye’de açlık ve yoksulluğun tehlikeli boyutlara doğru gittiğine dikkat çekti.
2 milyon kişi açlık çekiyor
Yoksulluğun giderek arttığını, Türkiye’de 2 milyon kişinin açlık sınırında olduğunu vurgulayan Tomanbay, “Asgari ücret insanca yaşanabilir seviyeye getirilmezse Türkiye’de istenmeyen olaylar meydana gelir” dedi.
Enflasyon daha da artacak
Prof. Dr. Tomanbay, şöyle konuştu: Türk Lirası’nın alım gücü her geçen gün azalıyor. Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi ile birlikte artan döviz kuru önümüzdeki birkaç ay içinde enflasyonu daha da hızlandıracak.
İnsanca yaşanabilir bir ücret
Kur geçişkenliğinin iki ayda kendisini göstereceğine dikkat çeken Prof. Dr. Tomanbay, “İktidarın belirlediği enflasyon rakamlarının çok üstüne çıkmaya başlamamız tehlikenin boyutunu gösteriyor” ifadesini kullandı.
Türkiye de 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği referandumu sonrası Türkiye’de ekonomiden yargıya birçok alanda problemler had safhada yaşanır hale geldi. 2010 yılında asgari ücret 599.12 lira, yani 390 dolara denk gelirken; 2021 yılının başında asgari ücret 2825 lira olarak belirlendi. 2021 yılının başında 381 dolara denk gelen asgari ücret, Türk lirasının dolar karşısında değer kaybederek adeta erimesiyle birlikte Ekim ayının sonunda 296 dolara kadar geriledi. 2010 yılında asgari ücretle vatandaş neler alabiliyordu şimdi ne alabiliyor? Rakamları ve asgari ücretin alım gücünü Ufuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Tomanbay değerlendirdi.
2010 yılında 1 dolar 1.51 Türk Lirasına denk gelirken çeyrek altının fiyatı 85 liraydı. Aynı dönem benzinin litre fiyatı ise 3 lira 87 kuruştu. 2010 yılında 100 liraya 26 litre benzin alınıyordu. 2021 yılına geldiğimizde ise 1 dolar 9 Türk Lirasına denk gelmekte. Çeyrek altın 900 , benzinin litresi ise 8 lira. 100 liraya alınan benzin ise 12.5 litre oldu. Son dönemlerde yükselen döviz kuru karşısında TL değer kaybetmeye devam ederken, maaşını dolar ile almayan vatandaş ise kur karşısında ezilmeye devam ediyor. Her geçen gün alım gücü azalan asgari ücretli çalışan 2010 yılında yıllık net asgari ücreti ile 7 altın alabilirken 2021’de yıllık net asgari ücretiyle sadece 3 çeyrek altın alabilmekte.
Türkiye’de asgari ücretle çalışan sayısının toplam çalışana oranı yüzde 60’a yaklaştığı için asgari ücretin fiyatlara göre durumu genel alım gücü açısından önemli bir gösterge. Dolar kurunun yükseldiği fiyatların alıp başını gittiği günümüz ortamında ücret artışlarının enflasyona göre durumu daha fazla önem arz ediyor. Ocak 2021 itibarıyla bir çalışanın net olarak aldığı asgari ücret olan 2825 TL yıl içindeki fiyat artışlarıyla eridi. Özellikle gıda sepetindeki fiyat artışları asgari ücretle geçinen aileleri kötü etkilemeye devam ediyor. Asgari ücretlinin ekonomik durumunu örneklerle özetleyecek olursak 2010 yılında asgari ücretle çalışan bir vatandaş maaşı ile 2995 tane yumurta alabiliyorken bu rakam günümüz itibariyle 1865 tane azalarak 1130’a düştü. 2010 yılında 200 gram ekmek 0,40 liraya denk geliyor. 2021 yılında 200 gram ekmek 1.75 lira. 2010 yılında litresi 3.87 lira olan benzin son gelen zamlarla birlikte 8 liraya LPG ise 6 lira civarına yükseldi. Arabası olan vatandaş yükselen fiyatlar karşısında deposunu dolduramayacak duruma geldi.
Günümüz şartlarında asgari ücretin en az 5 bin lira olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Tomanbay, “Döviz kurundaki artışlarla beraber Türk lirası değer kaybetti. Asgari ücret 300 doların altına geriledi. Şu anki değerler ile Türkiye’de çalışana verilen asgari ücret Avrupa’da verilen asgari ücretler içerisinde en düşük konuma geldi. Kendini dünya lideri, ülkesini de gelişmekte olan bir ülke olarak nitelendiren bir hükümetin savunabileceği bir konu değildir. TÜlK’in resmi rakamlarına göre Türkiye’de 2 milyon civarında açlık sınırında yaşayan insan var. Yoksulluk sınırı ülkemizde ilk defa 10 bin liranın üstüne çıktı. Dört kişilik bir ailenin normal şartlar altında yaşayabilmesi için gereken para 10 bin liranın üzerine çıktı. Böyle bir ortamda asgari ücretin hızla yükseltilmesi gerekiyor. Çağdaş, yaşanabilir bir asgari ücret için yetkililerin en az 5 bin liraları telaffuz etmeleri gerekmektedir. Hükümet hazineyi ve bütçeyi tarumar ettiği için asgari ücrete böyle bir zam yapacak gücü de kalmadı. Hükümet asgari ücrete ne kadar bütçe ayıracak ilerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz. Türkiye’de çok ciddi bir yoksullaşma ciddi şekilde artarak devam ediyor” diye konuştu.
Açlık ve yoksulluğun toplumsal bir sorun olduğunu Türkiye’nin her geçen gün toplumsal bir patlamaya doğru adım attığını belirten Tomambay, şunları söyledi:
“Döviz kuru geçişkenliği önümüzdeki iki ay içerisinde kendisini gösterecektir. Hükümetin 3 aylık ya da yıllık olarak belirlediği enflasyon rakamlarının çok üstüne çıkmaya başlamış durumdayız. Enflasyon ulusal paranın alım gücünün hızla düşmesi demektir. Enflasyonist dönemlerde sabit gelirliler ciddi şekilde yoksullaşırlar. Enflasyon memur, işçi, emekli gibi sabit gelirlileri yoksullaştırır. Önümüzdeki günlerde sabit gelirlilerin alım gücü daha da azalacak. Hükümet asgari ücreti insanca yaşanabilir seviyeye getirmelidir. İnsanca yaşanabilir seviyeye getirilmezse Türkiye toplumsal bir patlamaya doğru gidiyor. Açlık, yoksulluk en büyük toplumsal sorundur. Toplumsal patlamayı engellemenin yolu da bütün vatandaşlara insanca bir yaşam düzeyi sağlamaktır. Bunun yoluda asgari ücreti kabul edilebilir bir seviyeye çıkartmak olmalı. TÜİK’in resmi rakamlarına göre Türkiye’de 2 milyon civarında açlık sınırında yaşayan insan var. Türkiye’de çok ciddi bir yoksullaşma ciddi şekilde artarak devam ediyor. Enflasyon memur, işçi, emekli gibi sabit gelirlileri yoksullaştırır. Önümüzdeki günlerde sabit gelirlilerin alım gücü daha da azalacak. Hükümet asgari ücreti insanca yaşanabilir seviyeye getirmelidir. İnsanca yaşanabilir seviyeye getirilmezse Türkiye toplumsal bir patlamaya doğru gidiyor. Açlık, yoksulluk en büyük toplumsal sorundur. Toplumsal patlamayı engellemenin yolu da bütün vatandaşlara insanca bir yaşam düzeyi sağlamaktır.”