TL CİNSİ TASARRUF YAPAN İTİNAYLA CEZALANDIRILIR!
Dövizle oynayanın eli yanar dediler, dediler; ama dövizle değil TL ile oynayanın elini, kolunu, her yerini yaktılar! Son on yılda yalnızca mevduat ve iç borçlanma senedi alanlar zararda.
Başlıktaki ifade aslında bize ait değil. Tabii ki bire bir böyle söylenmiyor ama uygulamalarla böyle bir sonuç doğmasına yol açılıyor. Tasarrufunu TL cinsinden değerlendirmeyi tercih edenler özenle, itinayla cezalandırılıyor!
TÜİK her ay finansal yatırım araçlarının nominal ve enflasyondan arındırılmış reel getiri oranlarını açıklıyor. Reel getiri hesabı hem üretici fiyatlarına göre hem de tüketici fiyatlarına göre yapılıyor.
Biz bugün son on yılı kapsayan iki tablo hazırladık.
İlk tablomuzda, finansal yatırım araçlarının TÜFE’ye göre oluşan yıllık reel getiri ya da kayıpları yer alıyor.
İkinci tablomuzda ise genel gidişatı görmek istedik. Bu amaçla da 2011 yılını 100 kabul ederek zincirleme bir endeks oluşturduk.
Vatandaş TL’den uzak durmakta haklı
Tasarruf sahibi 2020 sonuna kadar mevduatına enflasyonla neredeyse aynı düzeyde faiz alabiliyordu. Ama geçen yıl yüzde 36’yı aşan tüketici fiyat artışı faiz getirisini silip süpürdü ve tasarruf sahibi mevduattan getiri elde etmek şöyle dursun, yüzde 16’ya yakın zarar etti.
Geçen yıl en büyük kayıp ise yüzde 26’yı aşan oranla devlet iç borçlanma senetlerinde yaşandı.
Borsa yüzde 4 gibi az da olsa reel bir getiri sağladı.
Asıl kazanç ise dövizden ve altından elde edildi.
On yılın tablosu da aynı
2012-2021 döneminde, yani on yılın toplamında Türk Lirası cinsinden tasarruf edenler cepten yemekten kurtulamadı. Ne TL cinsi mevduat hesabı açtıranlar, ne devlet iç borçlanma senedine yatırım yapanlar enflasyonun üstünde getiri elde edebildi. Bu on yılda mevduatta yüzde 14, DİBS’te yüzde 32 reel kayıp oluştu.
Buna karşılık tasarrufunu altın alarak değerlendirenler çok yüksek oranda kar elde etti. Altın, enflasyonu deyim yerindeyse ezdi geçti.
Yıllar yılı zaman zaman duyduğumuz bir söz var; “Dövizle oynayanın eli yanar” der birileri. Ama hiç de öyle olmuyor. Döviz alanın değil, TL’de kalanın eli yanıyor. Son on yılın verileri, tasarrufunu dolar ve Euro cinsinden değerlendirenlerin bu dönemde reel olarak sırasıyla yüzde 113 ve yüzde 83 getiri elde ettiğini ortaya koyuyor.
Bu yılki kayıp da çok yüksek olacak
Bu yıl enflasyon yüzde 40 dolayında gerçekleşebilir. Mevduat faizi ise şu günlerde yüzde 20. Yani bu yıl mevduatı tercih edenler yine çok büyük bir zarara uğrayacak.
Mevduat faizi, Merkez Bankası’nın politika faizi aşağı çekildikten sonra bir miktar geriledi ama şimdi yeniden yükseldi ve üç ay vadelide yüzde 20 düzeyinde. Üstelik mevduat faizi, Merkez Bankası faizinin aşağı çekilmeye başlandığı tarihtekinden de yüksek. Politika faizinin indirilmesi ve bu çerçevede elde edilen “kazanımlara” bir başka gün detaylı bir şekilde eğileceğiz.
Mevduat faizi yükseldi ama gele gele ancak yüzde 20’ye geldi. Bu oran yıl içinde sabit kalır mı bilemeyiz tabii ki ama en azından önemli bir gerileme kaydetmeyeceğini söylemek yanlış olmaz. Peki oran artar mı; tabii ki bu sorunun yanıtı da uygulanmakta olan politikalarda köklü değişikliklere gidilip gidilmeyeceğine bağlı. O yüzden biz bu yılın faizini yüzde 20 olarak varsayalım.
Bu yılki TÜFE’nin ne olacağına gelince… Yakın zamanda tek haneden söz edenler çıkıyorsa da herhalde kastettikleri yıllık değil, aylık orandır. Çünkü yıllık TÜFE’nin değil birkaç ay içinde bu yılın hiçbir ayında tek haneye inmeyeceği açık. Aksini söylemek için dört işlemi bilmiyor olmak gerekir.
Geçenlerde de yazdığımız gibi bu yılın TÜFE gerçekleşmesi yüzde 40’a daha yakın olmak üzere yüzde 30-40 arasında oluşabilir. Üstelik bu iyimser bir aralıktır. Yine uygulanacak politikalara bağlı olarak yüzde 40’ın üstünde bir gerçekleşme olasılığı da oldukça güçlü görünmektedir.
Faiz yüzde 20, enflasyon da yüzde 40 olursa bu yıl mevduatta yüzde 14’lük bir reel kayıp daha oluşacak demektir.
KKM için niye dua istendi sanıyorsunuz!
Kur korumalı mevduat hesabı tutmazsa adeta “Yandık” diyen bir Maliye var. İyi de bu hesap tutarsa ve kur da yükselirse Maliye asıl o zaman Hazine’ye binecek yük yüzünden yanacak!
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Murat Zaman TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada “Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki fiyat istikrarının en büyük tehdidi dövizdir” dedikten sonra aynen şu ifadeyi kullanıyor:
“Dua edin de bu ürün (kur korumalı mevduat) gerçekten tutsun, oynaklık azalsın.”
Demek ki neymiş; bu ürün tutmazsa kur artmaya devam edebilir ve enflasyonla ilgili oynaklık dizginlenemezmiş…
İyi de madem fiyat istikrarının en büyük tehdidi döviz, şu durumda dövizdeki dalgalanmayı kesmek için tutsun diye dua isteyeceğiniz böyle dahiyane formüllere başvurmak yerine kestirmeden gidip dövizi dalgalandırmasanız daha kolay olmaz mı? Madem bu gerçeği biliyorsunuz, niye gereğini yapmıyorsunuz?
Bu sözler bir anlamda “Biz gerçeğin farkındayız ama bunu daha yukarıya anlatamıyor ya da söyleyemiyoruz” un da bir itirafıdır.
Bakan Yardımcısı samimi bir açıklamada bulunmuş. Ama bu açıklama yıl içinde kurda ciddi sıçrama riski bulunduğunun da itirafı gibi. Açıklamayı bu yönüyle de iyi değerlendirmek gerek.
Dolayısıyla kurda yeni bir atak yaşandığı takdirde enflasyonu yüzde 40’ların da çok üstünde görme durumumuz olabilir, bu da özellikle mevduat ve DİBS’teki reel kaybı daha da derinleştirebilir.
Murat Zaman, örtülü biçimde “Aman vatandaş kur korumalı hesaba geçsin de TL mevduatta her gün reel kayba uğradığını görüp dövize koşmasın” demek istemiş gibi.
İyi de vatandaş bu hesabı çok benimser, kur da tırmanırsa Hazine’nin yükü ne olacak?