FAİZ ARTACAK ARTMAYA DA NE ZAMAN?
“Her şey zamanında…” Türkiye faiz artırmaya artıracak da henüz zamanı gelmemiş görünüyor.
Faiz, seçim öncesi ekonomik durumu etkileyecek, özellikle de enflasyonu aşağı çekecek sonuçlar verecek şekilde artırılacak. Dolayısıyla faizin ne zaman değişeceğini seçim tarihi belirleyecek.
Merkez Bankası’nın politika faizinin artırılmasının gerektiğini söylemekle dün bu köşede yazdığımız 17 Mart’taki PPK toplantısında artışa gidileceğini beklemediğimize ilişkin görüş arasında bir çelişki yok.
Çünkü faiz artırılacak artırılmaya da o kararın tarihi bize göre 17 Mart olmayacak, savunduğumuz görüş bu. Zaten dün de yazdığımız gibi perşembe günü küçük bir faiz artışı işe yaramaz, yüklü bir artış da bir dizi başka soruna yol açar.
Ayrıca, az da olsa faiz artışı demek, Türkiye’nin izlemekte olduğu ekonomi politikasında keskin bir dönüş anlamına gelir. Böyle bir dönüşe hazır mıyız?
KIVILCIMI YANGINA ÇEVİRDİK
Türkiye’nin durumu için şöyle bir örnek vermek pek yanlış olmasa gerek.
Küçük bir kıvılcım görüp umursamıyor ve elinizdeki birkaç kova suyla o kıvılcımı büyük bir yangına dönmeden söndürmeniz mümkünken bunu yapmıyorsunuz.
Hatta çalı çırpı da atarak yangını körüklüyorsunuz. Yangın büyüdükçe büyüyor ve artık elinizdeki iki kova suyla bu yangını söndürmeniz mümkün olmaktan çıkıyor.
İşte bu durumdayız…
Şu an eldeki faiz silahı da pek kullanılabilir değil, çünkü işe yaraması çok zor. Yangının azalması beklenecek. O birkaç kova su, yani faiz ancak alevler azalınca kullanılabilecek. Aksi halde o sınırlı su da heba olacak.
Çünkü eldeki faiz silahının etki edeceği göstergelerde durum çok fena…
O yüzden yapılacak olan bir süre daha beklemek…
Ne zamana kadar mı?
Bu sorunun yanıtı da aslında ekonomik olmaktan öte biraz siyasi…
FAİZİN ZAMANLAMASINDA TEMEL BELİRLEYİCİ SEÇİM OLACAK
Hükümet seçime tabii ki vatandaşa şimdikine göre daha iyi ekonomik şartlar sağlayarak gitmek isteyecek. Dolayısıyla ekonomide en iyi düzeyin seçim öncesinde yakalanmasına çalışılacak.
Ama seçim ne zaman yapılacak, onu bilmiyoruz.
Normal tarih belli de bu tarihin zorunlu kalınarak öne alınmasını gerektirebilecek etkenler var.
Erdoğan’ın yeniden aday olup olamayacağı…
Eğer Erdoğan’ın adaylığı konusunda engel çıkarsa Meclis kendini feshedip Erdoğan’a bir kez daha aday olma yolunu açacaktır. Böyle bir durumda da erken seçim söz konusu olacak ve sandığa Haziran 2023’ten önce gidilecektir.
Bu zorunluluk dışında da tabii ki erken seçim söz konusu olabilir.
İşte tüm planlama sandığın vatandaşın önüne geleceği tarihe göre ayarlanarak yapılacaktır.
Neler yapılacağına gelince…
Öncelik tabii ki enflasyonu aşağı çekecek adımları atmak olacaktır. Bunun için de dövizi düşürmek, bunu sağlamak için de faizi artırmak gerekecektir.
İzlenecek yol olarak söylediklerimizle şimdiye kadar yapılanlar arasında bir çelişki var gibi görünüyor. Evet, görüntüde öyle ama bir çelişki yok. Her şey bir plan dahilinde yürüyor.
Bakmayın şimdiye kadar “Faiz sebep enflasyon netice” denilerek faizin aşağı çekilmesine… Faizi indirince enflasyonun düşmediğinin görülmediğini mi sanıyorsunuz?
Sakın enflasyon geçen yılın sonu ve bu yılın ilk aylarında yüksek seyretsin istenmiş olmasın!
Bakın dolar kuru 18’lerden 13’lere düşünce nasıl da mutlu olduk! Hiç kimse 9’dan 13’e, 14’e çıkıldığından söz ediyor mu?
Aynı şekilde akaryakıt fiyatları şöyle yarı yarıya gerilese, enflasyon yüzde 60’lardan yüzde 30’lara düşse…
Artışları unutup gerilemeyi konuşmaz, onunla mutlu olmaz mıyız?
Aslında şöyle bir mantık yürütmek de pek yanlış olmasa gerek:
“Enflasyon en belirgin şekilde ne zaman düşürülür; yüksekse!”
FAİZ NE ZAMAN ARTIRILIR?
İşte bu sorunun yanıtı, seçimin ne zaman yapılacağına göre verilecektir.
Faiz artışının kurları aşağı çekmesi, bunun da başta akaryakıt olmak üzere fiyatların düşmesini sağlaması ne kadarlık bir zamanda gerçekleşir, buna bakılacak ve faiz artışına o zaman gidilecektir.
Başka adımlar da gündeme gelebilir. Akaryakıtta geçen yıl ÖTV’den feragat edilmişti, değil mi. 2021’in, ekonomik yönden 2022’den çok daha kötü olduğu söylenemeyeceğine göre, o feragat niye bu yıl gündeme getirilmedi de akaryakıt böylesine pahalandı. Bütçe olanakları elvermediği için mi, yoksa bu yıl akaryakıtın bir süre böyle pahalı satılması daha uygun bulunduğu için mi?
Savaş aylar boyu sürmeyecek, bir yerde bitecek ve petrol fiyatları da ucuzlayacaktır.
Faizin artmasıyla kur düşünce; bunlara ek bir de belki ÖTV alınmaz olunca ister misiniz akaryakıt sonbaharda şimdikinin yarısına satılır olsun!
Bu sayede baz etkisinin de devreye girmesiyle yıllık enflasyon da hızla aşağı gelsin!
İKİ KOVA SU NİYE ŞİMDİ KULLANILSIN!
Yıllık enflasyon şimdi yüzde 54, mart sonunda yüzde 65-70 arası beklenmeli…
Dolar da 15 liraya dayanmış…
Faizi şimdi birkaç puan artırarak neye çare olunabilir ki…
Öyle 8-10 puanlık artış da yapılamayacağına göre, en iyisi beklemek.
Ne zamana kadar mı?
Yangın iyice zayıflayıp iki kovayla söndürülebilir olana ve seçim iyice yaklaşana kadar…
Yani akaryakıt fiyatlarında gerileme başlayana ve bu sayede yıllık fiyat artışında yön aşağı dönene kadar…
Faiz artışına gidilebilmesi için en azından fiyat artışına ilişkin beklentinin kırılması ve enflasyon-faiz makasının biraz olsun daralması, hiç olmazsa daha da büyümeyeceğine dönük inancın pekişmesi gerekiyor.
O tarihe ne zaman geliriz bilinmez. Ama işte o tarihte faizi de artırdık mı, bilin ki seçim iyice yaklaşmış demektir.
Enflasyon öyle birkaç yıl tek haneye gerilemeyecekse de bütün bunlar yapıldığında yüzde 60’lardan yüzde 20’lere, hatta 30’lara inmek bile büyük başarı olarak lanse edilecek ve öyle de okunacaktır.