TARIMDA ÇÖZÜM KOOPERATİFLER
Son yıllarda artarak devam eden iklim değişikliği, küresel ısınma, doğal afetler ve su krizi ile ülkemiz genelinde yaşanan ekonomik kriz ortamı, tarım ve hayvancılığı, dolayısı ile gıda güvenliğini tehdit ediyor.
Üretici bu krizden çıkış reçetesi ararken yükselen fiyatların esiri olan tüketici ise yaşadığı mağduriyeti bir türlü aşamıyor. Yapılacak basit müdahaleler ve uzun vadeli planlamayla krizden çıkmanın mümkün olduğunu kaydeden Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zerrin Çelik, büyük şirketler yerine modern tarım yöntemleriyle küçük üreticilerin ve kooperatifçiliğin desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Çelik, son yıllarda yaşanan gelişmelerin ülkemizdeki gıda güvenliğini tehdit ettiğini belirterek “İklim krizi nedeniyle karşılaştığımız aşırı hava olayları, sınırlı olan toprak ve suyun kullanımı ve yönetiminde yapılan yanlışlıklar, girdilerde dışarı bağımlılık, kur değişikliklerinin fiyatları yükselten durumu, çiftçi gelirlerinin gerilemesi, Covid-19 salgınının etkileri bunlardan en önemlileri. Eğer ciddi önlemler almaz ve hızlıca uygulamaya koymazsak bu sorunları gelecekte de yaşamaya devam edeceğiz. Benzer olaylar birçok ülkeyi etkiliyor” dedi. Ortada iki farklı görüş olduğunu belirten Çelik, “Bir kısım teknoloji ve kaynakları hoyratça kullanıp, verimliliği, üretimi artıralım, maliyetleri emeğin sömürüsü ile azaltalım, ihracat yapalım, tekel olmak için satın almalar ya da birleşmeler yapalım, kısacası her şeye rağmen büyüyelim diyor. Diğer bir kısım da agroekolojiye, biyoçeşitlilik korumasına, entegre mücadeleye, adil etik ve kısa tedarik zincirine, tarım emekçilerinin kooperatifler, sendikalar aracılığıyla örgütlenmesini geliştirmeye, gıda kayıp ve israfını azaltmaya odaklanıyor. Hangi tarafta yer alıp, geleceğimizi nasıl şekillendireceğimiz önemli” ifadelerini kullandı.
Teknoloji önemli
Tarımı geliştirebilmek için öncelikle çiftçilere sahip çıkılması ve küçük üreticinin desteklenmesi gerektiğini aktaran Çelik, “Üreticilerimizin bağımlılığını azaltacak uygulamaları dikkate almalıyız. Örneğin, su hasadı uygulamalarına ya da yeşil gübresini yapan, kompostunu yapan üreticiye destekler, hibeler verebiliriz. Tarımın sanayiyi finanse etmesinin önüne geçmeliyiz. Verilen desteklerin üreticilerimizde kalmasını sağlamalıyız. Teknoloji çok önemli. Teknolojiye karşı değiliz ancak, gelişmeyi teknolojiye bağlamak sorunlu bir bakış açısı. Bu teknolojilerin enerji kaynakları ve maliyetlerine dikkat etmemiz gerekiyor. Modern tarım teknolojilerini kullanan şirketlerin hegemonya yaratmasına izin vermemeli. Diğer yandan, yerel ekonomi, yerel tarımın önemini yaşadığımız krizlerde gördük. Uzun tedarik zincirinin ne kadar kırılgan olduğunu gördük. Ancak konuya toplumsal olarak bağımsız bir bakış açısı getirmeliyiz. Konuyu sadece milliliğe ve sektör bazına indirgersek, tarımımızı, kısacası geleceğimizi tehlikeye atmış oluruz” dedi.