ELİMİZDE “DIŞ GÜÇLER” KALMADI, “İÇ GÜÇLER” VERELİM!
Ekonomik sorunların üstünü örtmede kullanılan dış güçler gerekçesi zayıflayınca devreye iç güçler alındı: Zincir marketler, aracılar, stokçular…
Şimdi iç güçlere döviz stokçusu iş alemi de eklendi. Bunların suçu çok daha büyük; düşük faizli krediyle döviz stoklamışlar!
Bu şekilde döviz stoklamak suçsa gereği yapılmalı; yok suç değil ama etki sayılmıyorsa listeyi elinde bulunduran Merkez Bankası bunları açıklamalı.
İktidar ekonomideki başarısızlıkları örtmek için yıllarca “dış güçler” masalını okudu, okuttu, bir kesime de ezberletti. O kesimler için her olumsuz gelişmenin suçlusu, sorumlusu dış güçler ya da dış mihraklar. Fiyatlar mı artıyor, dış güçler…
Döviz mi yükseldi, dış güçler…
Maaşlara yeterince zam mı yapılamıyor, o bile dış güçler…
Sonra sonra bu “dış güçler”in aynı amaca hizmet eden iç uzantılarını bulmak gerekti. Eskiyordu çünkü dış güçler.
Pazardaki maydanozun, marketteki Ayçiçek yağının, kâğıt peçetenin, ekmeğin fiyatı için dış güçler biraz havada kalıyordu çünkü; onların yerine yenilerini buluverdik, iç güçler!
Zincir marketler stokçuluk yapıyor, fiyatlar bu yüzden artıyordu…
O aracılar yok muydu aracılar; Antalya’dan yükledikleri domatesi, limonu büyük kentlerde kaç katına satıyorlardı…
Hızımızı alamadık; kimi zaman akaryakıt zammından bayileri ve dağıtım şirketlerini bile sorumlu tuttuk.
Ne yapılsa nafileydi. Üstlerine enflasyon timleri saldık, yine de olmadı. Düşmüyordu enflasyon bir türlü. Hele dövizi aşağı çekmek hiç mümkün olmuyordu. Öyleyse yapılacak belliydi; yenilerini bulmak, yaratmak!
Şimdi iç güçlere yenileri ekleniyor
Önce marketler dedik; saldırdık… Enflasyon timleri falan filan…
Hızımızı alamadık, eskiden beri olduğu gibi tarım ürünleri için aracılar dedik; saldırdık…
Yeri geldi “Bu kadar çok kar etmeyin” dedik; bankalara saldırdık… Bu arada sahi bankalar kar rekoru kırarken şimdi bu konuda niye hiç sesimiz çıkmıyor? Yoksa banka karlarını bu düzeylere taşıyan politikaları bile isteye uygulamaya koyan biz olduğumuz için mi?
Şimdi saldıracak, günah keçisi ilan edecek yeni birilerini, yeni kesimleri bulmamız gerekiyordu ve bulduk.
İş alemini suçlamak gerekiyordu artık!
Zaman zaman TÜSİAD’a parmak sallanmasına alışkınız da bu sefer Türk iş aleminin en büyük çatı örgütlerinden birinin üyeleri hedef alındı. İstanbul Sanayi Odası…
İSO meclis toplantısına katılan Merkez Bankası Başkanı öyle bir konuşma yaptı, İSO üyeleriyle öyle diyaloglar söz konusu oldu ki, herkes şaşkınlık ve ibretle izledi. Hatta bu diyaloglar zaman zaman tartışma boyutuna vardı.
İş insanlarına dönük ithamlar inanılmazdı. Ne stokçulukları kaldı ne bankadan düşük faizli kredi kullanıp bununla döviz alıp istiflemedikleri…
Anlaşılan üretim için belli bir stokla çalışmak gerekliliği kavramı başka kavramlarla karıştırılıyordu.
Öte yandan eğer gerçekçe bile döviz alımında kullanılan kredinin düşük faizli olması kimin suçuydu?
TL’nin maliyeti ile dövizin getirisi arasında böylesine büyük bir makas oluşmasının sorumluluğu kimindi?
Sanki ilk kez oluyor!
Söylenenlere bakınca sanırsınız ki şirketler ilk kez döviz tutma olanağı elde etmiş. Şirketlerin bankalarda milyarlarca dolar döviz hesabı var, bu yıllardır böyle. Kaldı ki birileri hala banka hesabında görünen bu dövizin nakit olarak orada durduğunu sanıyor.
Aynı şekilde vatandaşın da bankalarda milyarlarca dolarlık hesabı bulunuyor. Üstelik bankalardaki tutar, görülebilen kısım. Kim bilir yastık altında daha ne kadar var. Hem de yastık altındaki nakit.
İş insanlarının yurtdışında 500 milyar dolar dövizi olduğu tahmininde bulunanlar, vatandaşın yastık altındaki dövizi için de herhalde bir tahmin yaparlar. Sonra da pekâlâ “Bu dövizin yüzde 10’u bozdurulsa dengeler çok farklı oluşur” diyebilirler. Bekliyoruz.
55 milyarın detayını da bekliyoruz!
Beklediğimiz başka bir açıklama daha var.
Hani ucuz krediyle 55 milyar dolar alınmış ya ve bu dövizi kimlerin aldığına ilişkin liste Merkez Bankası’nın elindeymiş ya…
Merkez Bankası ne diye bu listeyi açıklamıyor ki!
TL kredi kullanıp döviz almak suç ise bunun gereği yapılmalı.
Yok eğer bu suç değil ama etik bulunmuyorsa, firmaları ellerindeki dövizi satmaya zorlamak için bunlar kamuoyuna ilan edilmeli.
Edilmeli ki onlar da ülke ekonomisine ne kadar zarar verdiklerini görüp yaptıklarından utansın ve ellerindeki dövizi satsın!