ÖRGÜTLÜ OLAN KAZANIR
Sendikalı işçi istatistikleri, emekçilerin maruz kaldığı işveren baskısı, barajlar gibi sorunları gözler önüne serdi.
Örgütlü mücadelenin önemini vurgulayan Prof. Dr. Çelik, sendikalı işyerlerindeki kazanımlara dikkat çekti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ülkedeki sendikalı işçi istatistikleri, emekçilerin işveren baskısına maruz bırakıldığını kanıtlar nitelikte. Bakanlığın ‘6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğince; İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2023 Ocak Ayı İstatistikleri Hakkında Tebliğ’i Resmî Gazete’de yayımlandı. Buna göre, 16 milyon 163 bin 54 işçiden yüzde 85,52’si herhangi bir sendikanın üyesi değil. Sendika üyesi olan işçi sayısı ise yalnızca 2 milyon 330 bin 98.
20 iş kolu arasında en fazla işçinin yer aldığı iş kolu, 4 milyon 211 bin 656 işçiyle ‘ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar’ oldu. Bunu 1 milyon 919 bin 28 işçiyle ‘metal’ ve 1 milyon 525 bin 729 işçiyle ‘inşaat’ iş kolu izledi.
2022’nin temmuz ayı verileri karşılaştırıldığında, Türkiye’deki toplam işçi sayısı 175 bin 626, sendikalı işçi sayısı ise 49 bin 813 kişi arttı. Sendikalı işçi sayısındaki artış, yüzde 0,16 oldu. En fazla üyeye sahip işçi sendikası önceki dönem 256 bin 625 işçiyle Hizmet-İş iken bu dönem üye sayısını 13 bin 326 kişi artırarak 258 bin 928’e ulaşan Türk Metal oldu. En fazla sendikalı işçinin çalıştığı iş kolları sıralamasında değişiklik olmazken bu iş kollarında çalışan işçi sayılarında artış yaşandı.
TABLO DAHA VAHİM
Prof. Dr. Aziz Çelik yalnızca kayıtlı işçilerin esas alınarak bu istatistiğin hesaplandığına dikkat çekerek sendikalaşma hakkı olan ancak sigortalı olmayan işçilerin de olduğuna değindi. Çelik, “Kayıt dışı işçileri de dikkate aldığımızda sendikalaşma oranı düşer. Bu oran resmi sigortalı işçiler içerisinde bu nedenle olduğundan yüksek. Bu gerçek anlamda bir sendikalaşmayı yansıtmıyor. Bu işçilerin hepsi toplu iş sözleşmesinden yararlanmıyor” dedi.
Toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçi sayısının yaklaşık 1,5 milyon civarında olduğunun altını çizen Çelik, şunları ifade etti: “Yaklaşık 800 bin işçi toplu iş sözleşmesinden yararlanamıyor. Dolayısıyla gerçek sendikalı oranını hesaplayınca yüzde 9 civarına kadar geriliyor. Yüzde 14 gerçekçi bir oran değil. Gerçek sendikal korumadan yararlanan işçi sayısı daha düşük. Bunun da düşük olmasının nedeni sendikal barajlar, işverenlerin engelleri gibi…”
SENDİKALININ KAZANIMI
“Sendikalı işyerlerinde kazanımlar daha yüksek” diyen Çelik, şunları dile getirdi: “Buna rağmen sendika üyesi olmuyorlar çünkü hem baskılarla hem de yasal şekilde engelleniyor. Sendikalı işçinin işten atıldığını biliyoruz. Sendikalı işçinin işe dönmesi dava açması bizim sistemimizde mümkün değil. İşverenlerin sendikalaştırmak istememesi, işçinin korunmaması gibi nedenlerle bu eğilimin düşük olduğunu düşünüyorum. Sendikalar da toplu iş sözleşmesi yapmakta zorlanıyorlar. Hem uygulamadan hem de mevzuattan kaynaklanan engeller var.”