Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
31 Ocak 2023
24 OCAK 1980 İSTİKRAR PROGRAMI VE YÜKSEK HAKEM KURULU

Tekgıda-İş Sendika Akademisi’nin 23 Ocak 2023 günü yayımlanan raporunda, 24 Ocak 1980 tarihli istikrar programı ve 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında işçiler ve memurlar aleyhine mevzuat değişiklikleri veya yeni mevzuatla getirilen düzenlemeler özetlenmişti.

24 OCAK 1980 İSTİKRAR PROGRAMI VE YÜKSEK HAKEM KURULU

TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ

Ancak bu dönemde işçi haklarına yönelik saldırı mevzuatla sınırlı kalmadı. 1963 yılında kabul edilen 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu kapsamında bağıtlanan toplu iş sözleşmeleri, 12 Eylül 1980 sonrasında Yüksek Hakem Kurulu tarafından elden geçirildi ve temel hak kısıtlamalarına gidildi. Türkiye işçi sınıfı tarihi konusunda yapılan çalışmaların çok büyük bölümünde bu yıllarda toplu iş sözleşmelerinde yapılan değişiklikler ele alınmamaktadır.

Tekgıda-İş Sendika Akademisi’nin bu raporunda, Yüksek Hakem Kurulu ve çalışmalarına ilişkin düzenlemeler özetlenecektir. Gelecek hafta yayımlanacak raporda ise, Yüksek Hakem Kurulu’nun toplu iş sözleşmelerinde yaptığı olumsuz düzenlemelere ilişkin bilgiler sunulacaktır.

3008 SAYILI İŞ KANUNUNDA YÜKSEK HAKEM KURULU VE KARARLARI

Yüksek Hakem Kurulu’na ilişkin ilk hukuki düzenleme, 3008 sayı ve 8.6.1936 günlü İş Kanunundadır (Resmi Gazete, 15.6.1936).

Bu Kanuna göre işçilerin veya işçi kuruluşlarının çıkardıkları iş ihtilaflarında nihai karar verme yetkisi Yüksek Hakem Kurulu’ndaydı.

3008 sayılı İş Kanunu’nun en önemli düzenlemelerinden biri, toplulukla iş ihtilafı çıkarılmasına ilişkindi. Bu hükme dayanarak 1939 yılından itibaren ve özellikle 1946 yılından sonra binlerce toplulukla iş ihtilafı çıkarıldı ve bu yolla işçilere çeşitli haklar sağlandı.

İş Kanunu’na göre (M.77), bir işyerinde umum işçi sayısının on kişiden az olmamak üzere, beşte biri kadar işçi ile işveren arasında çıkan anlaşmazlığa ‘toplulukla iş ihtilafı’” deniyordu. Yeterli sayıda işçinin başvurusu üzerine işverenle işçi mümessilleri arasında bir görüşme yapılıyordu. Anlaşma sağlanırsa ve anlaşmayı işçiler kabul ederse, sorun bitiyordu. Anlaşma sağlanamazsa veya işçiler sağlanan anlaşmayı kabul etmezlerse, durum ilgili makama bildiriliyordu. İlgili makam, işyerine bir memur gönderiyordu. Bu kez tarafların temsilcileri ve bu memur toplanarak sorunu çözmeye çalışıyordu. Yine anlaşma sağlanamazsa, durum valiye bildiriliyordu. Vali de “iş ihtilafları hakem kurulu”nu göreve çağırıyordu. Kurul, o ilde İş Kanunu’nun uygulanmasından sorumlu en büyük memur ve seçeceği bir kişi, ilin hukuk işleri müdürü ve seçeceği bir kişi, vali veya muavininden oluşuyordu. Kurul, tarafları dinledikten sonra bir karar veriyordu. Kurulun kararını kabul etmeyen taraf, anlaşmazlığı İktisat Vekili’nin çağrısı üzerine toplanan “İş İhtilafları Yüksek Hakem Kurulu”na götürebiliyordu. Yüksek Hakem Kurulu, İktisat Vekili’nin seçeceği bir öğretim üyesi, İş Kanunu’nun uygulanmasından sorumlu dairenin en büyük amiri, İktisat Vekâleti’nden ilgili en büyük amir, Adliye Vekâleti Hukuk İşleri Umum Müdürü, İktisat Vekâleti Hukuk Müşaviri ve Dâhiliye Vekâleti Hukuk Müşaviri’nden oluşuyordu. İktisat Vekili, gerekli görürse, kendi seçeceği iki kişiyi daha bu kurula dahil edebiliyordu. Yüksek Hakem Kurulu çoğunlukla karar veriyordu; kararları kesindi. Üzerinden 26 iş haftası geçmedikçe aynı konuda yeni bir toplulukla iş ihtilafı çıkarılamıyordu.

Yüksek Hakem Kurulu’na yansıyan ve Kurulun karara bağladığı ilk uyuşmazlık, İzmir Tramvay ve Elektrik T.A.Ş. işçilerinin başvurusu üzerine 5 Kasım 1939 tarihinde gerçekleşti. 1941-1945 döneminde İstanbul ve İzmir’deki çeşitli işyerlerindeki işçilerin yaptıkları başvurular konusunda Yüksek Hakem Kurulu kararları yayımlandı ve uygulandı. (İstanbul Havagazı, Elektrik ve Teşebbüsatı Sınaiye Türk Anonim Şirketi ile işçiler arasındaki ihtilafa ilişkin karar için bkz. Resmi Gazete, 4.6.1941; Rahmi Filibeli ve Kardeşleri Un Fabrikası ile İstihlâs Un Fabrikası ile işçiler arasındaki ihtilafa ilişkin karar için bkz. Resmi Gazete, 10.9.1942; İstanbul Havagazı, Elektrik ve Teşebbüsatı Sınaiye T.A.Ş. ile işçiler arasındaki ihtilafa ilişkin karar için bkz. Resmi Gazete, 30.7.1943; İzmir Pamuklu Mensucat T.A.Ş. ile işçileri arasındaki iş ihtilafına ilişkin karar için bkz. Resmi Gazete, 7.3.1946)

Kanunun Yüksek Hakem Kurulu’na ilişkin maddesi aşağıda sunulmaktadır:

“Madde 83. (…) Yüksek Hakem Kurulu, Başvekil tarafından seçilecek Devlet Şûrası ikinci reislerinden birinin başkanlığı altında aşağıda yazılı tarzda teşekkül eder:

(1) Fakülte veya yüksek mekteb profesörleri arasından İktisad verilinin seçeceği bir zat,

(2) İş kanunu tatbikatile muvazzaf dairenin en büyük amiri,

(3) İktisad vekaletinde, işin mahiyetine göre, keyfiyetle ilgisi görülen diğer dairenin en büyük amiri,

(4) Adliye vekaleti hukuk işleri umum müdürü,

(5) İktisad vekaleti hukuk müşaviri,

(6) Dahiliye vekaleti hukuk müşaviri.

“Bazı mühim iş ihtilafları için, İktisad vekili, yukarıda sayılanlardan başka bitaraf iki zatı daha Yüksek Hakem Kurulu’na aza seçebilir.

“Yüksek hakem kurulu meseleyi, kendisine tevdi edilen evrak üzerinde inceler. Kafi derecede aydınlatılmamış bulduğu cihetleri ilgili vilayetten sorarak veya oraca lüzum gördüğü kimselerden tamamlayıcı ifadeler aldırarak, noksanlar ikmal eder. Ayrıca malumat ve mütalealarını öğrenmek istediği resmi yahut özel sıfattaki kimseleri çağırıp dinler veya bunları yazı ile cevaplarını getirtir. Bu suretle yüksek hakem kurulu tarafından malumat ve mütalealarına müracaat olunan kimselerin sorulan hususa cevab vermeleri mecburi olup haklarında hukuk muhakemeleri usulü kanununun ehli vukufa müteallik hükümleri tatbik olunur.”

3008 sayılı Kanunun Yüksek Hakem Kurulu’na ilişkin maddesi, 2.3.1954 gün ve 6298 sayılı İş Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun ile değiştirildi. Yeni düzenlemede Yüksek Hakem Kurulu’nun yapısı, işçi ve işveren temsilcilerini içerek biçimde, aşağıda şekli aldı:

“Yüksek Hakem Kurulu, Temyiz Mahkemesi Hukuk, İcra ve İflas daireleri reislerinden birinin başkanlığı altında, iki iş veren ve iki işçi temsilcisiyle Çalışma Genel Müdüründen teşekkül eder. Başkanlık için Temyiz Mahkemesinin bahsi geçen dairelerinin reisleri, aralarından biri asli, diğeri de yedek olmak üzere iki kişi seçerler. Asli başkanın mazereti dolayısiyle kurula iştirak edememesi halinde yerine yedek vaziyetinde bulunan daire reisi başkanlık eder.

“Yüksek Hakem Kuruluna iştirak edecek iş veren temsilcileri (Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği) idare heyetinin göstereceği namzetler arasından ikisi asli ve dördü de yedek olmak üzere Çalışma Vekaleti tarafından seçilir. Asli ve yedek temsilcilerin Ankara’da oturan ve İş Kanunu’na tâbi iş yerlerinin iş vereni veya işveren vekili durumunda bulunan kimselerden olması şarttır.

“Yüksek Hakem Kuruluna katılacak işçi temsilcileri, Ankara Vilayeti dahilinde İş Kanunu’na tâbi iş yerlerinin birinci temsilcileriyle vilayet çevresindeki işçi sendikaları başkanlarının müştereken gösterecekleri namzetler arasından ikisi asli ve dördü de yedek olmak üzere Çalışma Vekaleti tarafından seçilir. Asli ve yedek işçi temsilcilerinin Ankara’da oturan ve İş Kanunu’na tâbi iş yerlerinde işçi sıfatiyle çalışan kimselerden olması şarttır.

“Yüksek Hakem Kurulunun iş veren ve işçi temsilcileriyle bunların yedeklerinin adları ve meslekleri Resmi Gazete ile neşrolunur.

“Kurulun iş veren ve işçi temsilcilerinin görev süreleri iki yıldır. Süreleri biten asli ve yedek temsilcilerin tekrar seçilmeleri caizdir.

“Kuruldaki işçi temsilcileri kurulun toplandığı günlerde mezun sayılırlar. Bu günlere ait sigorta primleri, ilgili sigorta kanunlarında gösterilmiş bulunan esaslar dairesinde temsilci işçilerle bunların iş verenleri tarafından ödenir.”

Özellikle 1950-54 yılları arasında işçi ücretleri artırıldı. Bu konuda DP’nin 1954 yılında yayımlanmış bir propaganda kitabında şöyle deniliyordu:

“1952 yılından beri asgari ücret esası İstanbul, Hatay, İçel, Bursa, Seyhan ve İzmir’de tütün, çırçır, pamuk ve mensucat iş kollarında tatbik edilmeğe başlanmış ve işçilerin maişet şartları üzerinde derhal tesiri görülmüştür.

“İşveren ile işçi arasındaki ücret ihtilafları Yüksek Hakem Kurulunda halledilmektedir. 1950’den bugüne kadar Yüksek Hakem Kurulu’na intikal eden 238 ücretlere zam talebinin 149’u işçi lehine karara bağlanmıştır.

“İş Kanunu’nun tatbiki neticesinde 2nci Cihan Harbinden evvel 50-100 Kr. ücretle çalışan san’atsız amelenin bugün aldığı ücret 400-500 Kr. civarındadır. Ve bu artış aynı devreler arasındaki geçim şartları tereffüünün üstündedir. Bilhassa 1950-54 seneleri arasında ücretler yükselmiş ve hususi işyerlerinde vasati % 31, Sümerbank’ta % 48, Etibank’ta % 30, Makina-Kimya Kurumu’nda % 30 gibi bir nisbete varmıştır.” (Demokrat Parti, Kalkınan Türkiye, Ankara, 1954, S.103)

Sendikalar ve işçiler bu dönemde çok sayıda toplulukla iş ihtilafı çıkardılar. Bu ihtilafların bir bölümü il hakem kurullarında çözüme kavuşturuldu. Bir bölümü ise Yüksek Hakem Kurulu’na gönderildi ve burada karara bağlandı.

1950 yılında yalnızca İstanbul Çalışma Müdürlüğü bölgesinde il hakem kuruluna intikal eden 50 toplulukla iş ihtilafı vardı. Bu iş ihtilaflarından yaklaşık 8 bin işçi etkileniyordu. İl hakem kurulu, bu işyerlerinde yüzde 5 ile yüzde 35 arasında değişen oranlarda ücret zammı verdi. 1951 yılında 60 ihtilafın kapsamındaki işçi sayısı 14,8 bin civarındaydı. Zam oranları yüzde 5 ile yüzde 25 arasında değişti. 1952 yılında ise 89 ihtilaf il hakem kuruluna geldi. Bunların kapsamındaki işçi sayısı 30 bindi ve kurul, yüzde 5 ile yüzde 50 arasında değişen oranlarda zammı kabul etti. (Coşkun deniz, İ., “Toplulukla İş İhtilafları, Hazırlanması ve Yürütülmesi Meseleleri,” Sosyal Siyaset Konferansları, Kitap 7, İstanbul, 1955, S. 83)

Türkiye’de 1939-1949 döneminde 27 toplulukla iş ihtilafı Yüksek Hakem Kurulu tarafından sonuçlandırılmıştı. 1950-1960 döneminde Yüksek Hakem Kurulu’nun karara bağladığı toplulukla iş ihtilafı sayısı 1117 oldu. 1961 yılında da 122 karar verildi.

Örneğin, Yüksek Hakem Kurulu 1954 yılında Haliç Tersanesi işçileri adına İstanbul Liman ve Dokları Gemi Sanayii İşçileri Sendikası’nın çıkardığı uyuşmazlığı karara bağladı. Karara göre, saat ücreti 62,5 kuruştan aşağı olan işçilerin ücretleri 62,5 kuruşa çıkarıldı. Saat ücreti 80 kuruş dahil 80 kuruşa kadar olan işçilerin ücretlerine yüzde 10 oranında bir zam yapıldı. 81-87 kuruş saat ücreti alan işçilerin ücretleri 88 kuruşa çıkarıldı. Yemek bedeli günde 60 kuruş olarak belirlendi. İşçilerin parasız yolculuk etmelerini sağlayan pasoyu kaldıran işverenin kararı iptal edilerek, işçilere yeniden paso verilmesi kararlaştırıldı. (Resmî Gazete,9.7.1954)

İnhisarlar Umum Müdürlüğü Ürgüp Şarap Fabrikası işçilerinin 1954 yılında çıkardığı toplulukla iş ihtilafında Vilayet Hakem Kurulu işçilere zam verilmesini kararlaştırdı. Brüt saat ücreti 50 kuruştan az olan işçilerin ücretleri 50 kuruşa çıkarılacaktı. 50-65 kuruş saat ücreti olanların saat ücretlerine 8 kuruş zam yapılacaktı. Saat ücreti daha yüksek olanların zammı ise saatte 3 kuruştu. İşveren bu karara itiraz etti. Yüksek Hakem Kurulu ise Vilayet Hakem Kurulu’nun kararının iptaline ve işçilerin zam talebinin reddine karar verdi. (Resmî Gazete,22.6.1955)

Ancak sendikaların tepkisini çeken bir durum, toplulukla iş ihtilaflarının çok uzun zaman almasıydı. İstanbul Tekstil ve Örme Sanayii İşçileri Sendikası’nın 1958-1959 Devresi Faaliyet Raporu’nda bu konuda yaşanan sorunlar aktarılıyordu. Genel Başkanlığını Bahir Ersoy’un yaptığı sendika, birçok işyerinde toplulukla iş ihtilafı çıkarmış ve zam almıştı. Kanuna göre, işçilerin 180 günde bir toplulukla iş ihtilafı çıkarma hakları vardı. Ancak hakem kurullarına intikal eden ihtilaflar uzun süre sürüncemede kalıyordu. Nesim Aron Kaneti Dokuma Fabrikası ihtilafı 822 günde neticelenmedi. Sümerbank Bakırköy Bez Fabrikası ihtilafı, 426 günde neticelenmedi. Sümerbank Defterdar Fabrikası ihtilafı 429 günde neticelenmedi. Fanako Emprime Fabrikası ihtilafı 237 günde neticelenmedi. Fehmi Tiritoğlu Dokuma Fabrikası ihtilafı 603 günde neticelendi. Safi Ozan İplik Fabrikası ihtilafı 470 günde neticelendi. Tisante Ticaret İplik Fabrikası ihtilafı 175 günde neticelendi. 1951-1958 döneminde Sendikanın çıkardığı ihtilaflardan 17.083 işçi yararlandı. Bu dönemde çıkarılan 144 ihtilaftan 102’si kazanıldı, 27’si kaybedildi, 15’i de 1959 yılında devam ediyordu. (İstanbul Tekstil ve Örme Sanayii İşçileri Sendikası, 1958-1959 Devresi Faaliyet Raporu, İstanbul, 1959, S.13-33)

İstanbul Liman Tahmil ve Tahliye İşçileri Sendikası’nın 1953-1954 Devresi Çalışma Raporu’nda, çıkarılan toplulukla iş ihtilafları ve sendikanın çeşitli girişimleriyle üyelere sağlanan olanaklar şöyle özetleniyordu:

“Denizcilik Bankasının işçi pasolarını kaldırması üzerine vapur bilet ücretlerinden yüzde 75 tenzilat yapılması temin edilmiş ve son olarak Federasyonumuzun tanzim ettiği ihtilafta Yüksek Hakem Kurulunun verdiği kararla bu biletlerin parası da Denizcilik Bankasına ödettirilmesi kabul ettirilmiş, bu suretle işçi arkadaşlarımız bedava seyahat imkanını kazanmış bulunuyorlar.

“Ayrıca işçi yemek bedelleri de 50 kuruştan 60 kuruşa çıkarılmıştır ve yeni bir yemekhane yapılmasını ve tamire muhtaç olanların onarımının yapılmasını ve işçilere kaşık verilmesini, yemek kaplarının yenilenmesini temin ettik. Ayrıca, yevmiyesi bankadan verilmek üzere bir arkadaşımızın iaşede vazifelendirilmesini ve yemek işi ile alakadar olmasını temin ettik.”

“İç yönetmelikte istirahat saati olarak gösterilen birer saatin de devamlı çalıştı kaydı ile, mesaiden sayılmasını temin ettik.”

“Kara ambarlama işçilerine de birer çift kundura verilmesi temin edilmiştir.”

“Devlet teşekkülleri ile belediyelere ait işyerlerinde çalışan işçilere ikramiye verildiği halde kuruluş kanununa göre Denizcilik Bankasının hususi sermaye ile çalışan bir ortaklık olması sebebile işçileri olan bizler kanunen ikramiye almağa hak kazanmamış bulunmakta iken, Kurulumuz Türkiye Deniz İşçileri Sendikaları Federasyonu ile elele vererek Reisicumhura, Başbakana, Maliye, İşletmeler, Ulaştırma ve Çalışma Vekaletlerine telgraflar çekmiş, İstanbul’a gelmiş bulunan Başbakan ve Çalışma Vekili ve Denizcilik Bankası Genel Müdür ve Genel Müdür vekili ile istişari toplantılar yapılmış, nihayet, kanun şümulüne giren işçiler gibi ikramiye almamız sağlanmıştır.” (İstanbul Liman Tahmil ve Tahliye İşçileri Sendikası, 1953-1954 Devresi Çalışma Raporu, İstanbul, 1954, S. 4-5,7,15)

İşçiler ve sendikalar, 1963 yılı sonuna kadar toplulukla iş uyuşmazlığı çıkararak, ücret zammı alabildi. 1961-1963 döneminde Yüksek Hakem Kurulu iş uyuşmazlıklarına ilişkin 234 karar verdi. Örneğin, 1961 yılı Ocak ayında verilen bir karara göre, İstanbul Rami’de kurulu Modern Mensucat Fabrikasında çalışan işçileri temsilen Tekstil ve Örme Sanayii İşçileri Sendikası ile işveren arasında çıkan uyuşmazlıkta, işçi ücretlerine yüzde 5-15 arasında bir zam yapılması kararlaştırıldı. (Resmi Gazete,31.1.1961). İstanbul’da kurulu Lion Melba Çikolata Fabrikası’ndaki işçiler adına Türkiye Şeker ve Gıda Sanayii İşçileri Sendikası ile işveren arasındaki uyuşmazlıkta da işçi ücretlerine yüzde 10 oranında bir zam yapıldı. (Resmi Gazete,23.10.1963)

Bu konudaki ilginç kararlardan biri, Yüksek Hakem Kurulu tarafından toplulukla iş uyuşmazlığı konusunda verilen bir kararın, Bakanlar Kurulu tarafından bir başka işyerine teşmil edilmesiydi. Bu teşmil kararıyla, Devlet Demiryolları İşletmesi Gn.Md. işyerlerinden ikisinde çıkarılan iş uyuşmazlığı ile sağlanan ücret zamları, bu kuruluşun iş uyuşmazlığı çıkarılmamış işyerlerinde çalışan işçilere de uygulanması kararlaştırıldı. (Resmi Gazete,2.1.1963)

İşçiler ve sendikalar, 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 24 Temmuz 1963 günü yayımlanarak yürürlüğe girmesi öncesinde de, işçilerin hiçbir risk almadığı ve bedel ödemediği toplulukla iş uyuşmazlığı sürecini işleterek, ücret artışları sağladılar.

275 SAYILI TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ, GREV VE LOKAVT KANUNU

15.7.1963 gün ve 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu Yüksek Hakem Kurulu’nun bileşimi ile görev ve yetkilerini yeniden düzenledi.

Kanunun ilgili maddesi aşağıda sunulmaktadır:

“Madde 36. (1) Yüksek Hakem Kurulu:

(a) Yargıtay’ın iş davalarına bakan dairesi Başkanının başkanlığında;

(b) Danıştay Genel Kurulunun seçeceği bir dava Dairesi Başkanı,

(c) Üniversitelerin Hukuk, İktisat ve Siyasal Bilimler öğretim üyelerinin bir seçici kurul halinde Ankara’da Ankara Üniversitesi Rektörlüğünün çağrısı üzerine toplanarak kendi aralarından seçecekleri bir iktisat veya iş hukuku öğretim üyesi;

(d) Çalışma Bakanlığı Birinci Hukuk Müşaviri;

(e) Çalışma Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü;

(f) İşçiler adına seçilen iki hakem ile;

(g) İşverenler adına seçilen iki hakemden kurulur.

“Seçimle gelen üyeler iki yıl için seçilirler. Yeniden seçilmek caizdir.

“Yukarda söz konusu Üniversite öğretim üyesinin, herhangi bir siyasi partinin üyesi olmaması şarttır.

“Seçimle gelen her bir üyelik için aynı şekilde ikişer yedek seçilir. Kurul Başkanlığı için birinci ve ikinci yedek, Yargıtay Hukuk Daireleri Genel Kurulunca Hukuk Daireleri Başkanları arasından seçilir.

“Bu maddede söz konusu seçici kurullar, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanırlar. Seçilebilmek için hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğunun oyu şarttır.” (…)

“Yüksek Hakem Kurulunun kararları kesindir.”

12 EYLÜL DARBESİ SONRASINDAKİ YENİ DÜZENLEMELER

12 Eylül 1980 darbesinden kısa bir süre sonra, 24.12.1980 gün ve 2364 sayılı Süresi Sona Eren Toplu İş Sözleşmelerinin Sosyal Zorunluluk Hallerinde Yeniden Yürürlüğe Konulması Hakkında Kanun (Resmi Gazete, 27.12.1980) kabul edildi. Bu Kanunla Yüksek Hakem Kurulu’nun bileşimi ile görev ve yetkileri tümüyle değiştirildi. 12 Eylül 1980 sonrasında toplu iş sözleşmelerindeki birçok hakkı ortadan kaldıran Yüksek Hakem Kurulu, bu kanun ile düzenlendi.

Kanunun önemli maddeleri aşağıda sunulmaktadır:

“Madde 1. İşçi veya işveren mesleki teşekküllerinin faaliyetlerinin durdurulduğu veya grev ve lokavt yetkilerinin ertelendiği veya askıya alındığı hal ve yerlerde; yürürlük süresi sona ermiş bulunan işkolu veya işyeri toplu iş sözleşmelerini, Yüksek Hakem Kurulu, gerekli gördüğü değişiklikleri yapmak suretiyle yeniden yürürlüğe koyar.

“Bu Kanunun uygulanmasında bir toplu iş sözleşmesinin sona ermiş sayılması için sürenin dolması yeterli olup, ayrıca fesih bildirimi aranmaz.

(a) Toplu iş sözleşmelerinin; Devletin ülke ve milleti ile bütünlüğü, milli güvenlik, kamu düzeni ve genel asayişe aykırı hükümleri ile kanunlarda suç sayılan fiilleri teşvik ve himaye eden hükümleri, yeniden yürürlüğe konulamaz, teşmil edilemez. Yürürlük süresi dolmamış toplu iş sözleşmelerinin bu gibi hükümleri de işçi, işveren ve bunların mesleki teşekkülleri ile bölge çalışma müdürlüğü veya Çalışma Bakanlığının başvurusu üzerine Yüksek Hakem Kurulunca iptal edilir.

(b) Toplu iş sözleşmelerinin ücret ve ücret ekleri ile sosyal yardımlara ilişkin hükümlerince yapılacak değişikliklerde; ülkenin ve işletmenin içinde bulunduğu ekonomik durum, sosyal durum, geçinme endeksleri, fiilen ödenmekte olan ücretler ve diğer gelir unsurlarının genel seyri de göz önünde tutulur.

(c) Yüksek Hakem Kurulu, yeniden yürürlüğe koyduğu toplu iş sözleşmelerinde, sözleşme süresi içinde gerekli gördüğü hallerde değişiklikler yapabilir.

(d) Yüksek Hakem Kurulu; karlarında, toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girme tarihini, yürürlük üresini ve yapılan değişiklikleri belirtir.”

Madde 2: “Bu Kanunun yürürlüğü süresince; toplu görüşme çağrısı yapılamaz ve yetki isteminde bulunulamaz.”

“Madde 7. Bu Kanunun uygulanmasında Yüksek Hakem Kurulu;

–  Yargıtay’ın iş davalarına bakan dairesi başkanının başkanlığında,

– Bakanlar Kurulunca; ekonomi, işletme veya sosyal politika ve iş hukuk konularında bilgi ve tecrübe sahibi olanlar arasından seçilecek iki üye,

– Çalışma Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü,

– Devlet Planlama Teşkilatı Sosyal Planlama Dairesi Başkanı,

– Kendisine mensup işçi sayısı en çok olan işçi konfederasyonu tarafından seçilecek iki üye,

– İşverenler adına seçilecek iki üye (bunlardan biri en çok işveren mensubu olan işveren konfederasyonunca, diğeri de kamu işverenlerini temsilen Bakanlar Kurulunca seçilir) olmak üzere 9 üyeden teşekkül eder.

“Seçimle gelen her bir üye için aynı şekilde ikişer yedek seçilir. Kurul Başkanlığı için birinci ve ikinci yedek, Yargıtay Hukuk Daireler Genel Kurulunca Hukuk Daireleri Başkanları arasından seçilir.

“Yüksek Hakem Kurulu, üyelerinin tamamının katılması ile toplanır, ancak başkan hariç üyelerden ikisinin katılmaması toplantıya engel olmaz. Kararlar toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınır. Lehte ve aleyhte oylar eşitse, Başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlar.

“Yüksek Hakem Kurulu konuyu belgeler üzerinden inceler, gerekli gördüğü kişileri dinleyebilir.

“Yüksek Hakem Kurulu kararları kesindir.

“Yüksek Hakem Kurulunun yazışma ve uzmanlık görevlerini yürütmek üzere Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığına bağlı olarak bir Genel Sekreterlik kurulur. Çalışma Bakanının teklifi Başbakanın onayı ile bir Genel Sekreter görevlendirilir. Başbakanlıkça Genel Sekreterlik emrine kamu kuruluşlarından yeteri kadar raportör, uzman ve diğer personel verilir.

“Genel Sekreterliğin görevleri, yetkileri ve çalışma tarzı Yüksek Hakem Kurulu Başkanının görüşü alınarak Çalışma Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikte belirlenir.

“Yüksek Hakem Kurulu Başkanı ve üyeleri ile raportörlerine ödenecek huzur hakkı ve Genel Sekreterlikte görevlendirilecek personele verilecek tazminat Bakanlar Kurulunca tespit edilir.”

Bu Kanunun kabul edilmesinden sonra, Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yüksek Hakem Kurulu Genel Sekreterliğinin Görev, Yetki ve Çalışma Tarzı Hakkında Yönetmelik” yayımlandı (Resmi Gazete, 16 Ocak 1981). Bu yönetmelikte aşağıdaki düzenleme getirildi:

“Madde 5. Başvuruların ve yeniden yürürlüğe konulacak toplu iş sözleşmelerinin:

(a) Hukuki bakımdan incelenmesi:

“Müracaatların, öncelikle usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, yeniden yürürlüğe konulması istenilen toplu iş sözleşmelerinin sürelerinin sona erip ermediği; iş yerinde, işyeri ve iş kolu toplu iş sözleşmesinin birlikte uygulanıp uygulanmadığı, uygulanmakta ise her ikisinin de yürürlük süresinin sona erip ermediği gibi usul işlemleri araştırılır.

“Bu tetkiklerden sonra toplu iş sözleşmelerinin; Devletin ülke ve milleti ile bütünlüğü, milli güvenlik, Kamu düzeni ve genel asayişe aykırı hükümler ile kanunlarda suç sayılan fiilleri teşvik ve himaye eden ve işyerinde üretimin düşmesine sebep olacak, çalışma barışını bozacak nitelikle hükümler ihtiva edip etmediği incelenerek düzenlenecek rapor Genel Sekreterliğe sunulur

(b) Ekonomik ve mali bakımdan incelenmesi:

“Yeniden yürürlüğe konulması istenilen toplu iş sözleşmesinde yer alan ücret ve ücret ekleri ile sosyal yardımların yeniden tespiti için; ülkenin ve işletmenin içinde bulunduğu ekonomik durum, sosyal durum, geçinme indeksleri, fiilen ödenmekte olan ücretler ve diğer gelir unsurlarının genel seyri göz önünde tutularak hazırlanacak mukayeseli rapor Genel Sekreterliğe sunulur.”

Bu arada, Başbakanlık’ın 1981/37 sayılı genelgesiyle Yüksek Hakem Kurulu’nun çalışmalarına ilişkin bir düzenleme getirildi. Bu metin aşağıda sunulmaktadır:

“2364 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27 Aralık 1980 tarihinden sonra süresi sona eren toplu iş sözleşmelerinin kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere ekonomik durumlarını iyileştirmek amacıyla toplu iş sözleşmeleri, Yüksek Hakem Kurulu tarafından 2364 sayılı Yasa gereğince yeniden yürürlüğe konuluncaya kadar işverenlerce, her ay için ücretlerinin yüzde 10’u oranında ve ayrıca seyyanen 3.000 TL tutarında brüt avans verilmesi hususundaki 8.5.1981 tarihli ve 8/2863 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, 18.5.1981 tarihli ve 17344 mükerrer sayılı Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

“Avans niteliğinde yapılacak olan bu ödemenin uygulanmasında tereddütleri gidermek ve yeknesaklığı sağlamak amacıyla aşağıdaki hususların açıklanması gerekli görülmüştür.

(1) Bu avans, işçinin her ay için brüt ücretinin yüzde 10’u oranında ve ayrıca seyyanen brüt 3.000 TL tutarındadır ve bunun altında veya üstünde ödeme yapılmayacaktır.

(2) Ödemenin başlangıç tarihi olarak, süresi 27 Aralık 1980 tarihinden sonra sona eren toplu iş sözleşmesinin bitiş tarihi esas alınacaktır.

(3) Geçmiş aylara ait avans farkları, birikmiş olduğu zaman süresinde eşit taksitlerle ödenecektir. Mesela beş aylık birikmiş avans farkları, en geç müteakip 5 ay içinde ve eşit taksitlerle ödenecektir.

(4) Bu avans, işçinin ücretine ilişkin olup, yan ödemeleri ve para ile ölçülebilir sosyal yardımları kapsamamaktadır. Ancak, fazla saatlerle çalışma, hafta ve genel tatil ücreti ve ikramiye gibi tamamen ücrete bağlı ödemeler, avanslı ücretler esas alınarak hesaplanacaktır.”

Bu arada, Genelkurmay Sıkıyönetim Askeri Hizmetler Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, 1981 yılı Temmuz ayında yayımladığı 16 no.lu bildiriyle, Yüksek Hakem Kurulu’nun çalışmalarına müdahale etti. İlgili bildiri aşağıda sunulmaktadır:

“1. Bazı toplu iş sözleşmelerinde ulusal bayram ve genel tatil günleri dışında tatil yapılmasını ve bu günler için ek ödemede bulunulmasını öngören hükümler bulunmaktadır.

“2. 2364 sayılı kanun gereğince, Yüksek Hakem Kurulu, süresi sona eren toplu iş sözleşmelerini yeniden yürürlüğe koyarken bu gibi hükümlere yer vermemektedir.

“3. Ulusal bayram ve genel tatil günleri 2429 sayılı kanunda açıkça belirlenmiş olduğundan, bu günlerin dışında tatil yapılmayacak ve bu nedenle de ek ödemede bulunulmayacaktır.”  (TÜBA, İş İşçi Çalışma Bülteni, 27.7.1981)

Yüksek Hakem Kurulu ilk olarak 4 Nisan 1981 tarihinde bir toplu iş sözleşmesini elden geçirdi. Bu tarihten 1983 yılı sonuna kadar 4.600 dolayında toplu iş sözleşmesi Yüksek Hakem Kurulu tarafından, bir bölümü aşağıda belirtilen “prensip kararları” çerçevesinde değiştirilerek, yürürlüğe kondu. Bu toplu iş sözleşmelerinin kapsamındaki işçi sayısının da 1.803.611 olduğu tahmin edilmektedir. (Saim Kaptan, Yüksek Hakem Kurulu’nca Yenilenen Toplu İş Sözleşmeleri Ücret Analizi, 1980-1983, DPT 2051-SPB:394, Ankara, Nisan 1986, s.9)

Yüksek Hakem Kurulunca belirlenen bu “prensip kararları” aşağıda sunulmaktadır:

“Personel komiteleri: Personel alımına ve özlük haklarının tespitine ilişkin ortak komitelere ait hükümler kural olarak muhafaza edilecektir. Ancak bu komitelerde işveren bir oy farkıyla da olsa çoğunlukta olacak ve komitenin toplanmasını ve çalışmasını engelleyici hükümler kaldırılacaktır.”

“Diğer ortak komiteler: Üretim ve yatırım planlamasına üst düzeyde sevk ve idareye işçi temsilcilerinin katılmasına ilişkin hükümler (var ise) kurulun bilgi ve değerlendirmesine sunulacaktır.”

“İş ve işyeri değişikliğini önleyen hükümler: İş Kanunu’nun 16. madde ‘c’ bendi, ‘iş şartları esaslı bir tarzda değişir, başkalaşır veya uygulanmazsa’ işçinin sözleşmeyi feshedebileceğini öngörmektedir. Toplu iş sözleşmesinde bu esasları aşan ölçüde işin veya işyerinin değiştirilmesini öngören hükümler varsa, bu maddeler kurulun değerlendirmesine sunulacaktır (işçi temsilcileri muhalif).”

“Faaliyeti durdurulan sendikaların taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinde ortak kurul ve komitelerle ilgili geçici madde: Bu toplu iş sözleşmesinde işçi ve işveren taraflarının üye veya temsilcilerinin katılmasıyla oluşan ortak kurul ve komitelere ait maddeler sendikanın faaliyetine izin verilinceye kadar işveren üyelerinin iştirakiyle yürütülür.”

“Disiplin suçları: Toplu iş sözleşmelerinde hangi fiillerin suç sayılamayacağına ve bu fiillere uygulanacak disiplin cezalarını gösteren hükümler var ise kural olarak aynen muhafaza edilecektir. Ayrıca cetvellerde yer almamış disiplin suçu sayılacak, fiil ve davranışlar için disiplin kurulu fiilin niteliğine göre cetvellerdeki müeyyidelerden birini kıyasen uygulayarak karar alacaktır.”

“Yıllık ücretli izinde: Yıllık ücretli izinlerde kural olarak sözleşmedeki hükümlere bağlı kalınır. Ancak yıllık ücretli izin süresi 18 işgününden az 30 işgününden çok olamaz. Şu kadar ki, işin niteliği 30 işgününden fazla bir izin süresini (yeraltı, gemi adamı, şua işlerinde olduğu gibi) haklı kılıyorsa bu husus her toplu iş sözleşmesinde ayrıca değerlendirilir (işçi üyelerin muhalefetiyle).”

“Sosyal izinler: Sosyal izinler kurulda görüşülecek, alt ve üst sınır gözetilerek eşitlik sağlanmasına çalışılacaktır (işçi üyelerin muhalefetiyle).”

“Sendikal eğitim izinleri: Kural olarak işyerinde üretim ve faaliyeti aksatmayacak bir düzen içinde yürütülmelidir. İlgili hükümler bu düzen içinde gözden geçirilecektir (işçi üyelerin muhalefetiyle).”

“Sendikal izinler: Sendikal izinlere ve sendika temsilcilerine verilecek izinlere ilişkin olarak toplu iş sözleşmelerinde yer alan hükümlerin bu hakların kötüye kullanılmasına imkan verecek nitelikte olup olmadığı incelenecek ve gerektiğinde kurulun değerlendirmesine sunulacaktır. Söz konusu incelemede konuya ilişkin yasal hükümler de özellikle dikkate alınacaktır (işçi üyelerin muhalefetiyle).”

“Çalışma saatleri. Çalışma saatlerine ilişkin mevcut hükümler prensip olarak muhafaza edilecektir. Çalışma süresi kural olarak haftada 48 saattir.”

“Tatil günleri: Toplu iş sözleşmelerinde; tatil günleri hususunda, yasalarda öngörülen hükümler dışında başka bir hükme yer verilmeyecektir.”

“2320 sayılı Kanundan sonra kıdem tazminatına ilişkin olarak toplu iş sözleşmelerinde yer alan hükümlerin uygulama kabiliyeti kalmadığından toplu sözleşmelerdeki kıdem tazminatına ilişkin hükümlerin çıkarılarak kıdem tazminatı konusunda yasa hükümlerinin uygulanması prensibi benimsenmiştir. Ancak toplu iş sözleşmelerinin gün sayısına ait hükümleri aynen muhafaza edilecektir (işçi temsilcileri muhalif. D.P.T. temsilcisinin muhalefet şerhi karara eklidir. İşveren temsilcileri yalnız gün sayılarının artırılmaması gerekçesiyle muhalif).”

“Disiplin kurulları: Disiplin kurullarına ilişkin olarak toplu iş sözleşmesinde yer alan hükümler kural olarak aynen muhafaza edilecek, ancak toplu iş sözleşmesindeki düzenleme işverenin bir oy farkıyla da olsa çoğunlukta bulunmasını öngörmüyorsa kurulun teşekkülü işverene çoğunluk sağlayacak şekilde değiştirilecektir.”

“Tutukluluk, gözetim altına alınma ve mahkumiyet halinde fesih ve tekrar işe başlatma: (1) İşçi herhangi bir suçtan tutuklandığı ve tutukluluğu 30 günü aştığı takdirde, hizmet akdi münfesih sayılır. 30 güne kadar süren tutukluluk hallerinde, tutuklu kalınan süreler kadar, işçi ücretsiz izinli kabul edilir. (2) Gözetim altına alınan işçiler bunu belgeledikleri takdirde yasal gözaltı süresince ücretsiz izinli addedilir. Ancak gözaltında geçen süre sonunda tutuklanan işçilerin hizmet akidleri münfesih sayılır. (3) Tutukluluğun: (a) kovuşturmaya yer olmadığı, (b) son tahkikatın açılmasına gerek olmadığı, (c) Beraat kararı verilmesi, (d) kamu davasının düşmesi veya ortadan kalkması nedenlerinden biri ile son bulması ve işçinin bu tarihten itibaren bir hafta içinde işine dönmeyi talep etmesi halinde, işveren tarafından emsallerinin hakları ile işe alınır. (4) Adi suçlardan yargılanmaları tutuklu olarak devam ederken tahliye edilenler, bir hafta içinde başvurması halinde, işveren tarafından tekrar işe alınırlar. (5) Adli suçlardan yargılanmaları tutuklu olarak devam edenlerden: (a) 6 ay ve daha az ceza alan, (b) 6 aydan fazla ceza alıp, cezası ertelenen, paraya çevrilen veya af ile sonuçlanan veya iyi hali nedeniyle 6 aydan fazla ceza aldığı halde 6 aydan önce tahliye edilen işçilerin tekrar işe başlatılmaları, işverenin takdiri ile mümkündür.  (6) Yüz kızartıcı suçlar ile, sabotaj, devletin ülke ve milleti ile bütünlüğüne, milli güvenliğe, kamu düzenine, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı işlenen suçlardan hüküm giyenler, cezanın ertelenmesi, paraya çevrilmesi veya affa uğraması hallerinde dahi hiçbir suretle tekrar işe alınmazlar. (7) İşverene ait herhangi bir aracı görevli olarak kullanırken trafik kazası yapan şoförler ve iş makinaları operatörleri bu nedenle tutuklandıkları veya hüküm giydikleri takdirde, (a) tutuklu veya hükümlü kaldıkları sürenin sonunda 7 gün içinde, (b) ehliyetlerinin mahkemece geri alınmış olması durumunda, ehliyetin iade edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde, başvurmaları halinde boş kadro varsa başvurma tarihlerinde, boş kadro yoksa açıldığında eski hakları ile işveren vekilince işe alınırlar.”

“Toplu sözleşmelerdeki sosyal yardımlar prensip itibariyle çeşit ve miktar olarak aynen kalacaktır. İstisnai durumlar ayrıca değerlendirilecektir. Ancak 1981 yılında yapılacak zamlara ilişkin madde hükmü (yüzde 15 zam) saklıdır. (İşveren temsilcileri çeşitlerin azaltılması gerekçesiyle, DPT temsilci ekli karşı oy yazısıyla, işçi temsilcileri miktarın artırılmaması nedeniyle muhalif)”

DİĞER HABERLER
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?

Merkez Bankası politika faizini yüzde 50’de sabit tutmakla birlikte Para Politikası Kurulu metninde önceki metinlere göre epeyce bir değişiklik yaptı. Merkez Bankası’nın açıklamasındaki değişiklikler ağırlıklı olarak faiz indirimi için aralık ayına işaret edildiği şeklinde yorumlandı.

LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

20-21 Kasım 2024 tarihlerinde, Fındıklı ve Ardeşen’deki Lipton Çay Üretim Fabrikalarında çalışan üyelerimize yönelik eğitim programı düzenlendi. Programın açılışı, Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz ve Dosan Şube Başkanı Mustafa Yüksel tarafından gerçekleştirildi.

ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?
ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?

Yıl sonuna yaklaştıkça giderek daha çok tartışılan bir konu var. “Ücretler gelecek dönem için öngörülen enflasyona endekslenerek mi belirlense, yoksa geride kalan dönemin enflasyonu dikkate alınarak mı?”

“ASGARİ” İNSANCA OLMALI
“ASGARİ” İNSANCA OLMALI

Türk-İş, DİSK ve Hak-İş başkanları, emekçilerin temel hak ve taleplerini Meclis’e taşıdı.