GENEL-İŞ’İN TÜRK-İŞ’TEN AYRILMASI VE DİSK’E KATILMASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türk-İş içinde etkisini artırma çabalarının başını çeken, 4’ler Raporu ve 12’ler Raporu’nun ve ardından Sosyal Demokrat Sendikacılar Konseyi’nin önderi konumundaki kişi, Abdullah Baştürk idi. Abdullah Baştürk, Genel-İş Sendikası’nın genel başkanlığının yanı sıra, TBMM’de, 1969-1973 döneminde CHP listesinden Yozgat milletvekili ve 1973-1977 döneminde CHP listesinden İstanbul milletvekili olarak görev yaptı.
Türk-İş’in 9. Genel Kurulu 28 Mayıs-5 Haziran 1973 günleri toplandı. Bu genel kurulda seçimlerde CHP’li sendikacılar ayrı bir liste çıkardılar ve başarılı olamadılar. Genel Kurul sonrasında Abdullah Baştürk’ün Türk-İş yönetimine ilişkin eleştirileri devam etti.
Bu dönemde DİSK yönetiminde önemli bir değişim yaşandı. 1973 yılında yeni bir atılım süreci başlatmış olan illegal Türkiye Komünist Partisi, önce DİSK’in en önemli sendikası olan Türkiye Maden-İş’te ve ardından DİSK’te etkili bir konuma geldi. Genel-İş’in 137 bini aşkın üyesiyle Türk-İş’ten ayrılıp DİSK’e katılması ve DİSK’in 22-26 Aralık 1977 günleri toplanan 6. Genel Kurulu’nda Abdullah Baştürk’ün DİSK Genel Başkanlığına seçilmesi, TKP yandaşlarının DİSK yönetiminden tasfiyesini sağladı.
MADEN-İŞ VE DİSK’TE YÖNETİM DEĞİŞİKLİĞİ
DİSK’in en önemli sendikası olan Türkiye Maden-İş Sendikası’nın 21. Genel Kurulu, 10–13 Eylül 1974 günleri toplandı.
1974 yılında Maden-İş’in genel sekreterliğini, 1956 yılında yapılan 10. Genel Kurul’dan beri Ruhi Yümlü yürütüyordu. 1963 yılındaki 14. Genel Kurul’da Hilmi Güner ve Cavit Şarman, genel başkan vekilliği görevine getirildiler. 1965 yılında yapılan 15. Genel Kurul’da, Ruhi Yümlü genel sekreterliğe; Şinasi Kaya, Cavit Şarman ve Hilmi Güner de genel başkan vekilliklerine seçildi. Kemal Türkler’in genel başkanlığındaki bu beş kişilik ekip, 1965 yılından sonra 1967, 1969 ve 1971 yıllarında yapılan genel kurullarda aynen kaldı.
10-13 Eylül 1974 günleri yapılan 21. Genel Kurul’da ise, Ruhi Yümlü’nün yerine TKP’li Mehmet Ertürk seçildi. Cavit Şarman ve Hilmi Güner’in yerine de TKP’li Mehmet Karaca ile TKP’li Bahtiyar Erkul getirildi. Bu arada, Yürütme Kurulu’nun üye sayısı 5’ten 7’ye çıkarıldı ve Hakkı Öztürk ile Hüseyin Ekinci de genel başkan vekili oldular. Şinasi Kaya ise 12 Mart öncesinde TİP üyesi ve yöneticisiydi.
Kemal Türkler, TKP’lilerin Maden-İş’teki etkinliğini önlemek için elinden gelen çabayı gösterdi. Ancak, 20 tur yapılan seçimlerde, Kemal Türkler’in aday gösterdiği CHP’li Hilmi Güner ve Cavit Şarman seçilemedi. Kemal Türkler, bunun üzerine, seçilen sosyalistleri aday göstermek zorunda kaldı. (“DİSK Gerçeği İspatlanıyor”, Yürüyüş Dergisi, Sayı 22, 9 Eylül 1975, s.6)
DİSK’in 4. Genel Kurulu 12–13 Şubat 1973 günleri toplandı. DİSK’in bu genel kurulunda kabul edilen tüzüğüne göre, “olağan genel kurul, yasanın saptadığı en uzun süreye uygun olarak” toplanacaktı (M.19/a). (DİSK, DİSK Ana Tüzüğü, İst., 1974, s.17) 274 sayılı Sendikalar Yasası’nın 1317 sayılı Yasa ile değişik 25. maddesine göre, genel kurullar en geç üç yılda bir toplanmak durumundaydı. Bu hükme göre, DİSK’in 5. Genel Kurulu’nun 1976 yılı Şubat ayı içinde yapılması gerekiyordu.
Ancak DİSK’in 5. Genel Kurulu, bu tarihten 9 ay önce, 21–24 Mayıs 1975 günleri toplandı. Yapılan ilk açıklamalara göre, DİSK’in 5. Olağan Genel Kurulu 9 Şubat 1975 günü başlayacak ve 5 gün sürecekti. 1975 yılının ilk ayında basına yansıyan bilgiler, “bazı yöneticilerin tasfiye edileceği” biçimindeydi. (Yeni Ortam, 10.1.1975) Ancak daha sonra, yabancı delegasyonların katılmasının sağlanması, siyasal gelişmelerin izlenmesi ve DİSK’e yeni katılımların gerçekleşmesi gerekçeleriyle, genel kurulun toplanması 21 Mayıs’a ertelendi. (Yeni Ortam, 23.1.1975) Genel Kurul’un erken toplanması, Çalışma Raporu’nda şu şekilde anlatılmaktadır: “Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) son kongresini yaptıktan ve yetkili organlarını seçtikten sonra üç yıllık bir çalışma dönemine girmişti. Ancak Yürütme Kurulu ile Yönetim Kurulu’nun uyum içinde sürdürdüğü bir çalışma, bizi bir yıl önce sizlerin huzuruna çıkma olumlu sonucuna ulaştırdı.” (DİSK, 5. Dönem Çalışma Raporu, Yay.No.15, İstanbul, 1975, s.129)
DİSK’in 5. Genel Kurulu’nun 9 ay erkene alınışında, Genel-İş Sendikası’nın durumu da etkili olmuş olabilir. Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Abdullah Baştürk, TÜRK-İŞ’in 1973 yılındaki genel kurulunda CHP’li sendikacıların yönetime gelememesi sonrasında TÜRK-İŞ’ten ayrılma sürecine girmişti. Genel-İş’in 22–24 Nisan 1975 günü toplanan 6. Genel Kurulu’nda TÜRK-İŞ aleyhtarı hava hâkimdi. Genel-İş Merkez Yönetim Kurulu’nun 26 Haziran 1975 günü yapılan toplantısında da TÜRK-İŞ üyeliğinden ayrılma önerisi oybirliğiyle kabul edildi. Genel-İş Genel Kurulu 3 Ağustos 1975 tarihinde olağanüstü olarak toplandı ve TÜRK-İŞ’ten ayrılma kararı verdi. Genel-İş’in 5 Haziran 1976 günü yapılan yeni bir olağanüstü genel kurulunda ise DİSK’e katılma kararı alındı.
Genel-İş Sendikası Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak, üye sayısını bilirkişi eliyle saptatmıştı. Bilirkişi’nin 6 Ağustos 1976 günlü raporu, Genel-İş’in bir yazısı ekinde Çalışma Bakanlığı’na bildirilmişti. Bu belgeye göre, Genel-İş’in bu tarihteki üye sayısı 137.564 idi. (Genel-İş Sendikası’nın Çalışma Bakanlığı’na 23.8.1977 gün ve 5442 sayılı yazısı) Bu, DİSK içindeki dengeleri değiştirebilecek kadar büyük bir üye sayısıydı. Genel-İş’in DİSK’e katılmasından sonra, DİSK’in 22-26 Aralık 1977 günleri toplanan 6. Genel Kurulu’na sendikalardan seçilen 326 delege ve DİSK organlarında görev alan 35 delege katıldı. Genel-İş Sendikası 100 delege, Maden-İş Sendikası ise 64 delege ile temsil edildi. Bu genel kurulda DİSK Genel Başkanlığına Abdullah Baştürk seçildi.
GENEL-İŞ’İN TÜRK-İŞ’TEN AYRILMASI
Genel-İş’in Türk-İş’ten ayrılarak DİSK’e katılması, yeterince incelenmemiş önemli bir konudur.
DİSK’in 5. Genel Kurulu’nda DİSK yönetimine TKP’li İbrahim Güzelce’nin gelmesinden bir ay sonra, Genel-İş Merkez Yönetim Kurulu 26 Haziran 1975 tarihinde toplandı ve oybirliğiyle Türk-İş üyeliğinden ayrılmaya karar verdi.
Bu ayrılmanın önemli nedenlerinden biri de işkolları kapsamında yapılan değişiklikti.
Genel-İş Sendikası, “genel işler” işkolunda örgütlüydü. Genel işler işkolunun kapsamı 1974 yılı başlarında bir değişiklik yaşadı. CHP’li Önder Sav’ın Çalışma Bakanlığı sırasında, 17 Şubat 1974 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle, genel işler işkolunun kapsamı genişletilerek şu biçimi aldı: “Genel işler: Belediyelerin, 29 sıra numaralı sağlık işkoluna giren işleri dışındaki tüm belediye hizmetlerine ilişkin işler ile bu Yönetmelikte yer almayan işlerde çalışıp da Sendikalar Kanununa göre işçi niteliğini taşıyanlarca yapılan işler.”
Bu değişiklik, enerji ve kara taşımacılığı işkollarını önemli ölçüde etkiledi ve büyük tartışmalara yol açtı. (Bu değişikliğe Tes-İş’in tepkisi, ilgili yargı kararları ve ayrıntılı bilgi için bkz. Tes-İş, İş Kolları Yönetmeliği – Enerji İş Kolu, Ank., 1975, 111 s.) Değişiklik nedeniyle, çeşitli belediyelerde çalışan ve sayıları 12 bini bulan işçinin Tes-İş Sendikası’ndan ayrılarak Abdullah Baştürk’ün Genel-İş Sendikası’na geçmeleri gündeme geldi.
Türk-İş bu değişikliğe karşı çıktı. Türk-İş İcra Kurulu, 23 Şubat 1974 tarihinde şu açıklamayı yaptı: “İşkolları Yönetmeliğinde yapılan değişiklik, bir yandan, 1946’dan beri çalışma hayatında faaliyet gösteren ve aynı zamanda Türk-İş’in kurucusu bir sendikayı ortadan kaldırırken, öbür yandan da kendi işkollarında, açık tarifi yapılan işlerde çalışmakta olan, hatta toplu sözleşmeleri bulunan işçileri belirli bir kuruluşa itmektedir. Çalışma Bakanı, yönetmeliği keyfi bir şekilde değiştirerek, işçilerin sendikalaşma eğilimini yok saymış, mevcut sendikalaşma durumunu yasal zorlamalarla yıkmak istemiştir. Bu durumun sonucu olarak, içinden çıkılmaz sendikal ve hukuki sorunların doğmasına da yol açmıştır. (…) Türk sendikacılığı bu haksızlığa boyun eğmeyecek, işçilerin haklarını korumak için bütün yollara başvuracaktır.” (Türk-İş Haber Bülteni, 23.2.1974)
Nitekim bu girişimler yapıldı ve CHP’nin iktidardan ayrılmasından sonra sonuç alındı. İşkolları Yönetmeliğinde 5 Temmuz 1975 günü yapılan değişiklikle, 34 no.lu genel işler işkolu şu biçimi aldı: “Genel işler: Belediyelerin, 20 sıra no.lu ‘enerji’, 23 sıra no.lu ‘kara taşıtmacılığı’ ve 29 sıra numaralı ‘sağlık’ işkollarına giren işleri dışındaki tüm belediye hizmetlerine ilişkin işler ile bu Yönetmelikte yer almayan işlerde çalışıp da Sendikalar Kanununa göre işçi niteliği taşıyanlarca yapılan işler.”
Genel-İş Sendikası 1974 yılında “Sendikal Amaçlarda Yeni Aşamalar” adıyla bir kitapçık yayımladı. Bu kitapçıkta Türk-İş içindeki sosyal demokrat hareket anlatılıyor, 4’ler ve 12’ler raporları hatırlatılıyor, Türk-İş’in 1973 yılında yapılan genel kurulunda sosyal demokratların yönetime girmedikleri belirtiliyor, partilerüstü politika eleştiriliyor ve 14 Ekim 1973 günü genel ve 9 Aralık 1973 günü yapılan yerel seçimlerin sonuçlarının sosyal demokrat programlı bir siyasi partide geniş birlikteliğin sağlanma imkanını gösterdiğinden söz ediliyordu. (Genel-İş, Sendikal Amaçlarda Yeni Aşamalar, Ank., 1974, 29 s.)
Türk-İş İcra Kurulu’nun 23 Şubat 1974 tarihli açıklamasından yaklaşık bir yıl sonra, 22-24 Nisan 1975 tarihlerinde Genel-İş Sendikası 6. Genel Kurulu toplandı. Genel Kurul’a sunulan Çalışma Raporu’nda işkolu konusuna uzun bir bölüm ayrıldı. (Genel-İş, 6. Dönem Çalışma Raporu, Ank., 1975, s.104-119 ve 137-147) Ayrıca, sanki Genel-İş’in partilere yakın bir politika izlemesinin önünde bir engel varmış gibi, partilerüstü politika sert biçimde eleştirildi. Genel-İş bu konuda ayrı bir kitap bile yayınladı: “Sendikalar ve Politika”. (Genel-İş, Sendikalar ve Politika, Ank., 1975, 99 s.)
Genel-İş Genel Başkanı Abdullah Baştürk, genel kurulu açarken yaptığı konuşmada, hükümeti sert biçimde eleştirdikten sonra, işçi sınıfının siyaset alanındaki mücadelesi konusunda şu değerlendirmeyi yaptı:
“İşçi sınıfı politikanın ne dışındadır, ne de tarafsız bir tutum içindedir. Sendikalar sermayeye karşı emeği korumakla görevli işçi kuruluşları olduğuna göre taraflardan biridir. Bu nitelikleriyle siyasal ve ekonomik yönü solda olan örgütlerdir. Emeğe saygılı, emeğe hak ettiği ekonomik ve sosyal değeri veren siyasal partileri elbette destekleyecektir. Ancak bu destekleme o partiye oy vermekten ibaret kalmayacaktır. Desteklenen partinin karar ve yönetim organlarında, gövdesinde ve beyninde kendi ağırlığınca yer alacaktır. Siyaset oluşturmayla birlikte uygulama görevine de katılacaktır.” (Cumhuriyet, 23.4.1975)
Bu aylarda Genel-İş’in Milliyetçi Cephe Hükümeti ile önemli sorunları vardı. 1973 yerel yönetim seçimlerinde birçok belediyede CHP iktidara gelmişti. Merkezi hükümette AP-MSP-MHP koalisyonu, yerel yönetimlerde CHP vardı. O dönem yürürlükte bulunan mevzuat, yerel yönetimleri mali açıdan merkezi hükümete çok bağımlı kılıyordu. Merkezi hükümet, elindeki yetkileri kullanarak, yerel yönetimlere kaynak aktarmıyordu. Bu durumda, CHP’li belediyelerle iyi geçinme çabası içinde olan Genel-İş’in hükümete ve hükümete yakın bir çizgi izleyen Türk-İş’e karşı tavır alması gerekiyordu. Nitekim, Genel-İş Sendikası tarafından 1975 yılı Haziran ayında yayımlanan bir kitapta bu durum açıkça ifade edilmektedir: Genel-İş, Cephe İktidarının Belediyelerimize Uyguladığı Mali Ambargo Nedeniyle Yayınlanan Kara Kitap, Ank., 1975, 95 s.
Genel-İş Merkez Yönetim Kurulu 26 Haziran 1975 tarihinde toplandı ve oybirliğiyle Türk-İş üyeliğinden ayrılmaya karar verdi. Bu karar uzun bir genelgeyle teşkilata duyuruldu. Ayrılma konusunda gösterilen gerekçeler arasında, Türk-İş’in “Ülkemizde yürürlükte olan kapitalist sömürü düzeninin iyileştirilmesi konusunda işçi sınıfına düşen tarihi görevden habersiz görünmesi” gibi ilginç bir neden de yer alıyordu. İşkolları konusundaki anlaşmazlık da önemli bir yer tutuyordu. (Genelgenin tam metni için bkz. Birinci Ordu Komutanlığı 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi (İstanbul), Gerekçeli Karar, DİSK ve DİSK’e Bağlı Sendikalar Davası, Kitap No.10, Sendika No.8, Genel İş, Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası, İst., 1986, s.58-61) Arkasından da Genel-İş Genel Kurulu 3 Ağustos 1975 günü olağanüstü olarak toplandı ve Türk-İş üyeliğinden ayrılma önerisini kabul etti.
Genel-İş, Türk-İş’ten ayrıldıktan sonra, “tek konfederasyon ve işkolları esasına dayalı sendikalaşma” temelinde yeni bir konfederasyon kurmak için girişimde bulundu ve çeşitli sendikalara 24 Eylül 1975 günü bir yazı gönderdi. Yazının gönderildiği Çağdaş Metal-İş ve Mab-İş (daha sonra Dev Maden-Sen oldu) gibi sendikalar bu çağrıya olumlu yanıt verdi. (Yeraltı Maden-İş, Çalışma Raporu 1. Genel Kurul (1975-1976), Ank., 1976, s.53) Ancak bu girişim başarılı olamadı.
Bunun üzerine DİSK yönetimi ile başarısız kalmış bu girişimi yapan sendikalar arasında temas kuruldu. 2 Kasım 1975 tarihinde DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler ve Genel Sekreteri İbrahim Güzelce, yeni konfederasyon girişimi içinde yer alan beş sendikanın genel başkanlarıyla bir toplantı yaptı. Bu toplantıda bu sendikaların DİSK’e katılması kararı alındı. Kemal Türkler, İbrahim Güzelce, Abdullah Baştürk (Genel-İş Genel Başkanı), Fehmi Işıklar (Çağdaş Metal-İş Genel Başkanı), Demirhan Tuncay (Besin-İş Genel Başkanı), Mahmut Gündüzbey (TİS Tarım İşçileri Sendikası Genel Başkanı) ve İsmet Cantekin (Çağdaş Maden-İş Genel Başkanı) imzalı protokolün bazı bölümleri aşağıda sunulmaktadır:
“Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (GENEL-İŞ)’in bütün ilerici ve devrimci sendikalara yapmış olduğu çağrının ışığında DİSK’in yapmış olduğu davet ile Türkiye Maden-İş Sendikası’nın Gönen Eğitim ve Dinlenme Tesislerinde DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler ve DİSK Genel Sekreteri İbrahim Güzelce’nin başkanlığında bir araya gelen biz yetkili sendika yöneticileri, şu hususları kararlaştırdık.
“İşçi sınıfımız gerek ideolojik düzeyde, gerekse örgütsel düzeyde bölünmüştür. Demokrasi, bağımsızlık, barış ve toplumsal ilerleme mücadelemizin güncel ve acil görevi işçi sınıfının birliğini her düzeyde geliştirmektir.
“İşçi sınıfının sendikal birliğinin çatısı altında sağlanacağı örgüt önce sermayeden, sonra bütün siyasi partilerden bağımsız bir işçi sınıfı örgütü olmalıdır.
“Bu örgüt reformcu değil devrimci bir örgüt olmalıdır.
“Bu örgüt işçi sınıfının sendikal kitle örgütü olmalıdır.
“Böyle bir örgüte katılmak, işçi sınıfının sendikal birliğini geliştirmenin olduğu kadar ideolojik birliğini geliştirmenin de aracı olacaktır.
“Yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda konuyu etraflıca görüşen aşağıda isimleri yazılı sendikaların yöneticileri, işçi sınıfının kaçınılmaz ve ivedilik arz eden bütünleşmesini sağlamak ve gerek faşizme karşı daha etkin bir mücadele vermek, gerekse demokrasi, barış ve özgürlükler için üzerlerine düşen sınıfsal görevi daha genişlemiş bir örgütsel düzeye ulaştırmak amacıyla, esasen bu mücadeleyi sürdüren devrimci bir konfederasyon olan DİSK ilkeleri doğrultusunda bütünleşmeyi gerçekleştirmek için, konuyu en kısa zamanda yetkili üst kurullarına getirmeyi kararlaştırmışlardır.” (Birinci Ordu Komutanlığı 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi (İstanbul), Gerekçeli Karar (DİSK ve DİSK’e Bağlı Sendikalar Davası), Kitap No.10, Sendika No.8, Genel İş (Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası), İst., 1986, s.70-72 Birinci Ordu Komutanlığı 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi (İstanbul), Gerekçeli Karar (DİSK ve DİSK’e Bağlı Sendikalar Davası), Kitap No.10, Sendika No.8, Genel İş (Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası), İst., 1986, s.70-72)
Genel-İş Merkez Yönetim Kurulu 5 Haziran 1976 tarihinde DİSK’e katılma kararı aldı. Bu ilginç kararda Genel-İş’in geçmiş belgelerinde görülmeyen radikal bir dil kullanıldı. Bu raporda şu ifade de yer alıyordu: “Genel-İş Sendikası daha 1968’de yaptığı Kongresinde, işçi sınıfının kendisiyle birlikte öteki emek gruplarının, ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların çözümü ve emeğin sömürülmesinin son bulacağı bir toplum düzeninin kurulmasında işbirliği yapmaya çağırmıştır. O yıllarda, Türk-İş’ten ayrılıp, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (DİSK) kuran sendikalar ve sendikacıların çabalarını takdirle karşıladık. Kendileriyle ilkelerde ve amaçlarda değil, işçi sınıfının daha büyük bir gövdede buluşarak harekete geçmesi konusunda, zamanlama ve yöntemde tartışmalarımız oldu.” (Genel-İş, İşçi Sınıfının Birliği İçin… Genel-İş Merkez Yönetim Kurulu’nun DİSK’e Katılma Kararının Açıklaması (5 Haziran 1976), Ank., 1976, s. 28)
Rapor şu şekilde bitiyordu: “1967’de kuruluşundan bu yana giderek güçlenen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun, 1 Mayıs 1976 İşçi Bayramı nedeniyle bir kez daha ortaya koyduğu şiarlar ile Genel-İş Sendikası’nın temel görüşleri arasında büyük bir paralellik vardır. (…) DİSK’e katılmamızda bu olguların büyük rolü olmuştur. Son 10 yıl içinde, uluslararası kapitalizmle iyice bütünleşen ve çokuluslu şirketlerin mahalli distribütörleri durumuna dönüşen yerli işbirlikçilerin ülkemizde zaman zaman sahnelediği dikta hevesleri karşısında, işçi sınıfının ortak stratejisi, DİSK’in 1 Mayıs 1976 bildirisinde kesinlikle belirtilmiştir. (…) Yaşasın Türkiye işçilerinin devrimci sendikal birliği.” (Genel-İş,1976;30-32)
Genel-İş Genel Kurulu 5 Haziran 1976 günü DİSK’e katılmaya ilişkin tek maddeli bir gündemle toplandı. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler de genel kurula davetliydi. Kemal Türkler genel kurulda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Acil görevimiz, tekelci sermayenin faşist tipli yönetimi olan MC iktidarını demokratik yoldan düşürüp, demokratik hak ve özgürlüklerimizi koruyup geliştirmektir. Bağımsızlık, demokrasi, barış, toplumsal ilerleme ve sosyalizm doğrultusundaki mücadelemizin özgür bir ortamda gelişmesi açısından acil istemimiz ilerici, demokratik ve ulusal bir iktidarın işbaşına gelmesidir. Bu nedenle, birincisi DİSK’i işçi sınıfımızın tek sendikal örgütü yapmak, ikincisi parlamento içi ve dışı tüm ilerici güçlerin demokratik güç ve eylem birliğini sağlayıcı çalışmalarımızı yoğunlaştırmak zorundayız. Bu çalışmalara yön verecek olan, işçi sınıfının bilimi, V. Genel Kurul kararlarımız ve DİSK ilkeleridir.” (Konuk Yay., Yaşasın DİSK, Sınıf ve Kitle Sendikacılığında Atılım, 1975-1977, İst., 1977, s.87)
Genel-İş Genel Başkanı Abdullah Baştürk ise konuşmasını aşağıdaki biçimde bitirdi:
“Bu nedenle:
-Sermayenin, uluslararası şirketlerin desteğinde, ülkemizde kurulmaya çalışılan faşizme karşı savaşta,
-Emeğe ve emekçilere, sömürü malzemesi gibi bakan kapitalizme karşı demokratik sosyalizmi kurmada,
-Savaş kışkırtıcısı, yağmacı, halkımızın ve tüm dünya emekçilerinin baş düşmanı emperyalizmin yenilmesinde,
-Bağımsız, sömürüsüz, yabancı ipoteklerden ve üslerden arınmış büyük ve güçlü Türkiye’yi işçi sınıfının elleri üzerinde yükseltmede,
-Tüm yurtseverlerin, demokratların, devrimcilerin, ekonomide, siyasette, sosyal politikada birleşerek, demokrasiyi en gerçek bilimi ve en doğru içeriği ile yerleştirme uğraşımızda, bizimle ortak ilkeler ve yöntemleri paylaştığına inandığımız Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na üye olarak katılmamıza ilişkin Merkez Yönetim Kurulumuzun 7 Nisan 1976 tarihli kararının Olağanüstü Genel Kurulumuzca onanmasını öneririz.
Bundan böyle, Türk İşçi Sınıfının devrimci mücadelesi daha güçlü, daha etkili ve daha büyük olacaktır.
Yaşasın Türkiye işçilerinin devrimci sendikal birliği, yaşasın Genel-İş, yaşasın DİSK.” (Konuk Yay.,1977;89-90)
Genel-İş’in DİSK’e katılmasına ilişkin 5 Haziran 1976 günlü olağanüstü genel kurul kararı 9 Haziran 1976 günü resmi bir yazıyla DİSK’e duyuruldu. DİSK Yönetim Kurulu 1 Temmuz 1976 günü yaptığı toplantısında Genel-İş’in bu başvurusunu onayladı ve böylece Genel-İş Sendikası, 1,5 yıl sonra kaderini belirleyeceği DİSK’e katılmış oldu.
Kemal Türkler’in yakın çalışma arkadaşlarından Av.Rasim Öz, Genel-İş’in katılımı konusunda Kemal Türkler’le olan konuşmasını şu şekilde aktarmaktadır: “Bu süreçte, Abdullah Baştürk’ün başkanı olduğu Türk-İş üyesi Genel-İş Sendikası, DİSK’e yöneldi. Bu hareket karşısında belki de haddimi aşarak; ‘Başkan, biliyorsunuz 15-16 Haziran’da, DİSK’in kapatılması için çıkartılan yasayı hazırlayan ve savunan komisyon üyelerinden biri de CHP milletvekili Abdullah Baştürk’tü. DİSK’e gelişi, yasalarla yok edemedikleri DİSK’imizi içeriden teslim almak amacı taşıyor olmasın’ demiştim. Türkler: ‘Merak etme Rasim Hoca, ben onu da değerlendirdim. Baştürk’ün derdi, DİSK’i ele geçirmek değil, DİSK üzerinden yeniden parlamentoya girmekten ibaret. Bunun da bize bir zararı yok’ yanıtını vermişti. Daha sonra yaşanan süreç, bunun Türkler’in en büyük yanılgılarından biri olduğunu gösterecekti.” (Rasim Öz, “Sunu,” Kemal Türkler Kürsüde, C.1, s.10)
Genel-İş’in ve ardından Oleyis’in Türk-İş’ten ayrılıp DİSK’e katılmalarının sonuçları önemlidir. Böylece, bir taraftan Türk-İş içindeki CHP’li muhalefet iyice zayıflatıldı; diğer taraftan, CHP’nin iktidara yürüdüğü bir süreçte DİSK yönetimi TKP’lilerin elinden alındı.