İSİG: ÇOCUK İŞÇİLİK AKP DÖNEMİNDE KATLANDI
Devletin kurumlarının çocuk işçi ölüm sayılarını düşük gösterme tutumuna dikkat çekilen İSİG Meclisinin Çocuk İş Cinayetleri Raporu’nda son 10 yılda en az 671 çocuğun hayatını kaybettiği tespitine yer verildi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), çalıştırılan çocukların ölüm verilerine dair rapor yayımladı. MİLLİ Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mesleki Eğitim Merkezleri’nde (MEŞEM) yaşamını yitiren çocuk işçilere vurgu yapılan “MEŞEM, tarım ve inşaat işçiliği, sokakta çalıştırma kıskacında çocuklarımız ölüyor…” başlıklı raporda, yer alan verilerin yüzde 92’si ulusal basından; yüzde 8’i ise çocuk işçilerin aileleri, mesai arkadaşları ve yerel basından temin edildi. Rapora göre, 2013-2023 yılları döneminde en az 671 çocuk işçi hayatını kaybetti.
AKP’nin hayata geçirdiği tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdiğine dikkat çekilen raporda, diğer yandan sanki “çocuk işçilik” yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorunun görünmez kılınmaya çalışıldığı belirtildi.
Devletin kurumlarının çocuk işçi ölüm sayılarını düşük gösterme tutumuna dikkat çekilen raporda, 2002-2012 yıllarındaki verilen Çalışma Bakanlığı’nın milletvekillerinin verdikleri önergelere yanıtlarına göre derlendiği, 2013’ten itibaren bu verilerin yanı sıra İSİG’in çalışmalarıyla ulaşılan verilerin eklendiği belirtildi. Tabloda bu dönem arasında verilerdeki uçurum dikkat çekti. AKP’li yıllarda çocuk işçi ölümleri şöyle sıralandı:
2002 yılında en az 1, 2003 yılında en az 18, 2004 yılında en az 29, 2005 yılında en az 27, 2006 yılında en az 29, 2007 yılında en az 28,2008 yılında en az 29, 2009 yılında en az 12, 2010 yılında en az 24, 2011 yılında en az 24 ve 2012 yılında en az 15 çocuk işçi hayatını kaybetti. Verilere göre, AKP’li yıllarda toplamda en az 907 çocuk işçi hayatını kaybetti. Raporda, 2013 ve 2023 yılları arasında basında 18 yaşında görünen en az 180 işçinin öldüğü belirtildi ve bunların da 18 yaşını doldurmamış olabilecekleri, tek tek incelenmeleri gerektiği kaydedildi.
Raporda, patronların doğrudan devlet tarafından desteklendiği, çocuk işçi sömürüsü yöntemi MESEM’e dair de kapsamlı değerlendirmelerde bulunuldu. Bu değerlendirmenin bir kısmında şöyle denildi:
“2021 Eylül ayından itibaren ise derinleştirilen yoksullaştırma politikaları ile Türkiye’de her yaştan insan hızla ücretliler ordusuna katıldı. Doğal olarak maddi durumu kötü olan ailelerden çocuklar MEŞEM tercihinde (zorunluluğunda) bulundu. Böylece bir yandan okuyup diğer yandan çalışıp diploma, kalfalık ve ustalık belgesi alma imkânları olacaktı. Ancak bu çocuklara sunulan gelecek organize sanayi bölgelerinde, gıda, metal, kimya gibi sektörlerde ara eleman olma ya da hizmet sektörü çalışanı olmaktı. Diğer yandan sağlıklarını, çocukluklarını ve gençliklerini işyerlerinde bırakacaklardı…”
Çocuk iş cinayetlerinin nedenlerine göre ve işkollarına göre dağılımına dair kapsamlı değerlendirmeleri yer verilen raporda, MESEM’e ilişkin; “Patronlara, çırak ve stajyer çalıştırmaya dönük bu teşvik aynı zamanda çocuk işgücünü iş kazalarının, iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı küçük işletmelere itmiştir. Bu işletmelerin genel denetimler ve işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimlerinde en az denetlenen yerler olması da çocuk işçilere yönelik sömürü ve kuralsızlığı arttırmıştır” denildi.
‘SİSTEMATİK BİR UCUZ EMEK SÖMÜRÜSÜ’
İSİG Meclisi Raporu’nda çocuk iş cinayetlerinin nedenlerine göre ve işkollarına göre dağılımına dair de kapsamlı değerlendirmeler yer aldı. Raporda çocuk işçiliğin sistematik bir ucuz emek sömürüsü olduğuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Çocuk işçiler, tarım sektöründe ailesiyle birlikte mevsimlik olarak ücretli veya tarlasında çalışanlardır. Çocuk işçiler haftanın bir günü okulda dört günü işyerinde olan MESEM adı altında çalışanlardır. Çocuk işçiler kentlerin varoşlarında aile içi emek kapsamında ücretsiz çalışanlardır. Çocuk işçiler iş öğrensin diye yaz tatilinde çalışan ve harçlığını kazansın diye tanıdığın yanına verilenlerdir. Ama çocuk işçiler sistematik olarak Türkiye kapitalizminin daha ilköğretim çağındayken bile acımasız üretim çarklarına soktuğu oyun alanlarından koparılan çocukluğunu, gençliğini ve sağlığını işyerlerinde bırakan bu ülkenin geleceğidir. Kesinlikle arızi bir olgu değil bilinçli sistematik bir ucuz emek sömürüsüdür.”