HESABINIZI DOLARA GÖRE YAPIN
Son 50 yıldır hükûmetler TL üstünde tepinip duruyor. Bundan önceki hükûmetler de, bütçeyi siyasi popülizmde kullandı. Bu hükûmet ise aşırı istismar etti.
Şimdi yerel seçimler para dağıtma yarışıyla geçiyor. Bütçe açıkları ve bütçenin popülizm amaçlı kullanılması ekonomik istikrarı bozdu. Hiçbir hükûmet istikrar için kemer sıkmayı göze alamadı. Sürekli devalüasyonlar, TL’yi dünyada en değersiz para yaptı.
1-2001 krizinde koalisyon hükûmeti vardı ve halk siyasi sorunlardan sıkılmıştı. AKP yeni iktidar olmuştu ve hassas davranıyordu. Bu nedenle IMF programı da yararlı oldu ve o yıllar TL değer kazandı.
Söz gelimi 2007 yılı sonunda, 2003 temel yılı ve TÜFE bazlı reel kur endeksi 127 idi. Yani döviz sepetine karşı TL yüzde 27 oranında daha değerli idi. Bunun nedeni o yıllarda yüksek reel faiz ve düşük kur nedeni ile bol sıcak para girmesi ve döviz arzının artmasıydı. Ama o zaman da hükûmet bu konjonktürü yönetemedi. Söz gelimi kurun dengeye gelmesi için sıcak paraya kontrol mekanizması getirmedi. MB kurları etkileyecek kadar döviz almadı. Sonunda, değerli TL nedeni ile ithal girdi fiyatları daha düşük kaldığı için, iplik fabrikaları kapandı. İplik ithal etmeye başladık. Pamuk ekimi durdu. Pamuk ithal etmeye başladık. Üretim ithal girdiye bağımlı oldu.
Siyasi iktidar, 2018 sonrası popülizmi ve kamplaşmayı tırmandırdı. Şimdi daha beterini yaşıyoruz, TL’den kaçış hızlandı. Herkes hesabını dolar üstünden yapıyor ve dolar adeta millî para gibi kullanılıyor.
İthal mallarda ticaret, ikinci el satışlar, doğrudan dolar üstünden yapılıyor. Bu doğru da olabilir… Ancak bazı sektörlerde işçi ücretleri de dolar üstünden hesaplanıyor. Denizcilik sektöründe servisler, işçilikler tamamıyla Euro üstünden hesaplanıyor.
Bugün de yatırım ortamı olmadığı için girdileri içerde üretmek için kimse yatırım yapmıyor. Bu günkü cari açıkların temelinde bu yanlışlar var.
2-2007 yılında bir dolar 1,2985 TL idi. Asgari ücret yıl ortalaması olarak 546,5 lira idi. Dolar cinsinden 420,87 dolar idi. Bugün asgari ücret 17.000 liradır. Dünkü kurdan 524,97 dolar eder.
2007 yılında dolar endeksi 82,930 idi. Mart 2024’te 103,807 oldu. Dolar endeksine göre düzeltirsek bugünkü asgari ücret 2007 doları olarak 657,14 dolar eder. Yani bugün asgari ücret daha yüksektir. Ama yoksulluk ve geçim sıkıntısı daha fazladır. Bunun tek nedeni enflasyonun düşük hesaplanması olabilir. Bunun içindir ki TL’ye güven sorunu çok yönlüdür. Kimse TL hesabıyla yürümek istemiyor.
3- Bütün bunların sonucu olarak, aşağıda grafikte görüldüğü gibi dolar bütün dünyada değer kazanıyor. Ama TL daha yüksek oranda değer kaybediyor.
4-Seçim sonrası kurda risk daha çok birikmiş olacaktır.
Kredi daralması var. Kredi kartlarında faiz artışı ve vade kısıtlaması yapıldı. Harcamalar kısılmak isteniyor. Ama asgari geçim seviyesinde harcamalar kısılmaz. Asgari geçim seviyesinde olanlar, yaşamak için harcama yapmak zorundadır.
Kaldı ki siyasi iktidar, kredi ve kredi kartlarında daraltma yaparak, halkı kendi dağıttığı seçim rüşvetine mecbur bırakıyor. Ve daha çok para dağıtılıyor.
Bu durumda ekonomik istikrar sorunu devam edecektir.
Önceki bir yazımda da yer vermiştim; Türkiye’ye bir yandan döviz girmiyor, öte yandan döviz ihtiyacı artıyor.
*Bir yıl içinde ödenmesi gereken dış borç stoku 226,6 milyar dolara yükseldi.
*34 milyar dolar tahmini cari açık bekleniyor.
*Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net uluslararası yatırım pozisyonu eksi 285,2 milyar dolardır.
*Kur korumalı mevduatın tasfiye edilmesi dövize talebi artırıyor.
Bu durumu Swaplarla veya dolar tahviline yüzde 10 faiz vermekle, sürdürmek imkânı yoktur. Türkiye’de dış borçlarda temerrüt riski yüksektir. Döviz talebi arttıkça, kur artışı kaçınılmazdır. TL hâlen yüzde 41 oranında daha düşük değerdedir. Buna rağmen riskler daha yüksek olduğu için, doların artması kaçınılmazdır. Ama bu kadar kırılgan bir ekonomide ve ekonominin yönetilemediği bir konjonktürde nereye kadar artacağını ve ne olacağını kimse tahmin edemez.
Siz yine altın ve dövizde kalın.