“GEL, DÖVİZE GEL” DİYEN ÇIĞIRTKANLAR, NEREDESİNİZ?
Bir ay önce bugünler… Yerel seçimlere birkaç gün kalmış. Seçim sonrasına ilişkin tahminler havada uçuşuyor. En çok merak edilen de dövizin seçimden sonra nasıl bir seyir izleyeceği…
Ne tahminler var, ne tahminler! Aslında bunların çoğuna tahmin demek de pek doğru sayılmaz ya… Adeta uydur uydur söyle!
Altı doldurulan; doğru, yanlış ya da eksik de olsa bir gerekçeye dayandırılan tüm tahminlere elbette herkesin saygısı var.
Ama hiçbir gerekçeye dayandırılmadan ya da dayandırılıyorsa bile o gerekçe açıklanmadan, izah edilmeden ortaya bir sayı atıp onun gerçekleşeceğini savunmak… Hele hele kurun o düzeye mutlaka çıkması gerektiğini ileri sürmek…
Hani artış!
Dövizin yerel seçimden sonra çok hızlı bir tırmanış göstereceğini ileri sürenlerin temel dayanağı geçen yıl mayıstaki seçimlerin ardından yaşanan eğilimdi. Dolar geçen yıl haziranda tam yüzde 27.1 artış göstermişti. Bu yıl da aynısı niye olmasındı ki! Bu hesabı yapanlar mart sonunda 32 liranın biraz üstünde olan doları yüzde 27 büyütüyor ve 40-41 lira dolayında bir dolar kurunu ulaşıyordu.
Onların hesabına göre dolar bugünlerde 40-41 lira olmalıydı.
Hesap böylesine basitti! Öyle uzun uzadıya hesap yapmanın alemi yoktu ki! Başlıyorlardı bol keseden tahmin yapmaya:
“Dolar seçim geride kalınca en geç bir ay içinde en az 40 lira olacak. Herkes hesabını kitabını ona göre yapsın!”
Kimsenin sırtında yumurta küfesi yoktu.
Hele hele iktisatçı geçinen birileri çıkıp aldıkları eğitimin boş olduğunu ya da başka hesaplarla hareket ettiklerini ortaya koyacak biçimde ve daha da kötüsü vatandaşı yanıltarak döviz alınması gerektiğini söylüyor ve yazabiliyordu.
Yüzde 27.1’den yüzde 0.6’ya…
Doların geçen yıl haziranda yüzde 27.1 arttığını belirttim. Bu yıl için temel ölçü de buydu. Ama bu oranı dayanak alarak tahmin yapanlar öyle böyle yanılmadı!
Bu tahminleri yapanlar “Çok fena yanıldık” diye bir öz eleştiri yapıyor mu bilmem, yaptıklarını pek da sanmam ama bu tahminleri ciddiye alıp yola çıkan ve karar verenler fena halde zarara uğradı.
Nisan ayını tamamladık sayılır ve seçimin üstünden bir ay geçti. Dolardaki artış yalnızca ama yalnızca yüzde 0.6 düzeyinde kaldı.
Geçen ayın sonunda 32.26 olan dolar 32.45’e çıktı. Artışa bakar mısınız, yalnızca 19 kuruş. Dolar nisanda bir ara 32 liranın bile altına indi.
Dolar, geçen yıl seçimleri izleyen haziran ayında ise 20.31’den 25.82’ye çıkmış ve tam 5 lira 51 kuruş artmıştı.
5 lira 51 kuruş artıştan 19 kuruş artışa…
Yüzde 27.1 artıştan yüzde 0.6 artışa…
Amaç TL’ye reel değer kazandırmak
Doğru bir politikadır ya değildir, sürdürülebilir ya da sürdürülemez; bunlar bir yana bu yıl enflasyonla mücadelede kullanılacak araçlardan biri Türk parasının reel olarak değerlenmesi.
Bu görüşe Merkez Bankası kim bilir kaç raporunda ve açıklamasında yer verdi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bunu kaç kez dile getirdi.
Yine söylüyorum; bu politikanın doğru olup olmadığı ya da sürdürülebilirliği ayrı bir konu.
Ama bu yıl izlenecek politika bu.
Bu yılın enflasyon tahmini yüzde 36, hadi bilemediniz üst sınır olan yüzde 42.
“TL bu yıl reel olarak değerlenecek” diyen Merkez Bankası bu oranların üstünde bir kur artışına izin verir mi?
Bu görüşteki Merkez Bankası doların yalnızca nisan ayında yüzde 27 artmasına göz yumar mı, yumar mıydı?
“Dolar seçimden sonra 40 olacak, 50 olacak” demek ne kadar kolay!
Vatandaşa fütursuzca döviz almaları öğüdünde bulunmak ne kolay!
Bu yazdıklarımdan kimse yatırım tavsiyesinde bulunduğum ve “Döviz almayın” dediğim gibi bir anlam çıkarmasın. Ben verileri söylenen ve politika haline getirilen görüşle birleştirip fotoğrafı ortaya koyuyorum.
Ben kimseye “Şunu alın, bunu almayın, paranızı şuraya yatırın” diyecek kadar bilgi sahibi de değilim, sorumsuz da değilim. Yatırım tavsiyesi mi almak istiyorsunuz, çok yetkin kurum ve kişiler var. En iyisi ezbere konuşanlardan uzak durmak.
Seçimler öncesindeki durum
Dövizde bu yıl geçen yılki gibi bir artış olmayabileceğinin tek göstergesi TL’ye reel değer kazandırma politikası da değildi. Bir gösterge de seçimlerden önceki dönemde yaşanan artışların çok farklı olmasıydı. Bu konuyu bu köşede 12 Şubat’ta tüm verileri ortaya koyarak yazmıştım. Döviz, geçen yılki seçimler öncesinde çok baskı altına alınmıştı. Bu yıl ise yine döviz üstünde baskı vardı ama bu geçen yılki ölçüde değildi. Yay, bu yıl çok daha az gerilmişti ve TL’yi reel olarak değerlendirme politikasıyla birleşince o yayda boşalma olmadı.
Döviz tahmini yapmak falcılık gibi
Türkiye’de kur tahmini yapmak, Türk parasının değeri, bir başka ifadeyle döviz kuru ekonominin gereklerine göre oluşmadığı için adeta falcılık sayılır.
Bir paranın diğer paralar karşısında ne kadar değer kaybedeceği ya da kazanacağını öngörmenin çeşitli bilimsel yolları var. Ama bu yollar Türkiye’de hiç mi hiç işe yaramıyor.
Örneğin Eylül 2021’de faiz indirimine başlanmasının ekonomik bir yönü var mıydı, tabii ki yoktu. Dolayısıyla o dönemde yaşanan kur artışını tahmin etmek mümkün müydü, tabii ki değildi. Çünkü kararı siyasetçi verdi.
Ya da 20 Aralık 2021 Pazartesi gündüz saatlerinde herkes dövize hücum eder ve dolar 18 lirayı aşarak rekor kırarken, ertesi gün doların 11-12 liraya düşeceğini kim bilebilirdi? Tabii ki o akşam olacakları bilenler dışında hiç kimse. 20 Aralık akşamı KKM’nin ilanı ve piyasaya yoğun bir müdahale başlamasıyla dolar ertesi gün 11-12 liralara iniyordu ve bu durum ekonomik değil, tabii ki siyasi bir kararın sonucuydu.
Dolayısıyla dövizde ekonomik gerçekler göz önünde bulundurularak gidişatın hangi düzeye doğru olduğu az çok söylenebilir ama “Geçmişte şu olmuştu, demek ki şimdi de benzeri yaşanır” türü bir yaklaşımla, hele hele öyle tarih de vererek bir tahmin yapılamaz.