ENFLASYON İÇİN GÖRÜNÜRDE KÜÇÜK, ALGIDA BÜYÜK ZAM!
Başlıkta Neil Armstrong’ un Ay’a ilk ayak basışı sırasında söylediği “Bir insan için küçük, insanlık için büyük bir adım” sözünden esinlendiğimi peşin peşin belirteyim de bu konuda gelebilecek ithamlara karşı önlemimi alayım. Kastettiğim zammın ne olduğu tahmin ediliyordur sanırım, elektrik zammından söz ediyorum.
“Elektriğe yüzde 38 zam gelmiş, bunun enflasyon için küçük olduğu nasıl söylenebilir” diye itiraz edenler de eminim çıkacaktır. Ama dikkat; “görünürde küçük” diyorum. Çünkü elektrik zammının TÜFE’ye yapacağı etki öyle çok yüksek oranda olmayacak.
Ama algı var ya algı; “Şöyle temel bir mal ya da hizmete zam yapılsa da bunu kullanarak ben de zam yapsam” diye el ovuşturarak bekleyenler, işte onlar bu zammı öyle bir kullanacak ki…
Ürettikleri mal ve hizmetlere olur olmadık zamanlarda zam yaptıklarında gerekçe olarak “Ama döviz” diyenler, dövizde artış yaşanmayınca biraz gerekçesiz kalmıştı. Sonra imdada içi boş vergi paketi yetişti, sanki ödedikleri ödeyecekleri vergi çok artmış ya da artacakmış gibi bu gerekçeye sığınmaya başladılar.
Şimdi bu kesimin eline şahane bir koz geçti; elektrik zammı.
Bu yaklaşım içinde olanlara bu kozu verenlere de kocaman bir alkış! İnsan Türkiye gerçeklerinden ve fiyatlama davranışlarından, bu yöndeki alışkanlıklardan ancak bu kadar habersiz olur!
Doğrudan etki yarım puan
Elektrik zammı için “görünürde küçük” dememin sebebini izah edeyim:
Elektriğin TÜFE’deki ağırlığı yılbaşında yüzde 1.76 düzeyindeydi. Ancak elektriğe yılbaşından beri zam yapılmadığı için bu ağırlık geriledi. Haziran ayı TÜFE artışı yüzde 3 olursa, elektriğin ağırlığı haziran itibarıyla yüzde 1.39’a inecek. Bu ağırlığa uygulanacak yüzde 38’lik zam da temmuz ayı enflasyonuna “doğrudan” 0.53 puan etki edecek. Bu TÜFE’ye etki. Ama etki her bir hane için tüketim ve gelir düzeyine göre farklı olacak.
Örneğin aylık elektrik faturası 300 lira olan bir hane bu kez zamla birlikte aylık 414 lira ödeyecek. Böylece bu elektrik faturalarının asgari ücretli biri için 300 liralık tüketimde yüzde 1.76 olan payı, 414 liralık tüketimde yüzde 2.44’e çıkacak.
Ya dolaylı etki ne olacak?
Türkiye, yüksek enflasyon dönemlerinin temel olumsuzluklarını yaşıyor. Enflasyon bataklığına saplanmış debelenip duruyoruz. Ama topyekûn değil!
Görünürde enflasyondan herkes rahatsız; çok rahatsız ama bakmayın bu toplu yakınmalara!
Yüksek enflasyon yalnızca gelirini kendisi artıramayanları, yani ücretli çalışanlar ve emeklileri ezip geçiyor. İstisnaları olmakla birlikte diğer kesimler maliyetlerindeki artış ölçüsünde, hatta kimi zaman daha da fazla olmak üzere satış fiyatlarını yukarı çekip bu maliyet artışından hiç etkilenmiyor.
Hadi adını açıkça koyalım; kamu eliyle yapılan zamları istismar eden, istismar etmek için bu zamların yapılmasını el ovuşturarak bekleyen bir kesim oluştu.
Her ne kadar ekonomi yönetimi fiyatlama davranışlarının düzelmekte olduğu gibi bir kanıya sahipse de gerçekte tam tersi yaşanıyor. Doğrusu ekonomi yönetimi neye bakarak, hangi verilerden yola çıkarak bu kanıya varıyor, onu anlamak da mümkün değil. Kaldı ki fiyatlama davranışlarında iyileşme varsa sık sık gündeme getirilen fahiş fiyatlar, fahiş zamlar konusuna ne diyeceğiz?
Fiyatlama davranışları şimdiye kadar hiç görülmemiş ölçüde bozuldu. Yüksek enflasyon oranı, bu davranışın daha pervasızca sergilenmesine zemin hazırlıyor. Yıllık yüzde 10-15 enflasyon yaşanan bir dönemde tek seferde bu düzeyde, hatta daha yukarıda zam yapılabilir mi? Ama enflasyon resmi olarak yüzde 75 ve kamuoyu gerçekte bu oranın çok daha yüksek olduğu görüşünde birleşmiş ve yapılan zamları normal görmeye başlamışsa kim tutar fiyatını yüzde 30, 40 ya da 50 artırmak isteyeni!
Böylesine yüksek oranlı zammı yalnızca özel sektör mü yapıyor ki!
İşte son elektrik zammı…
Orana bakar mısınız, tam yüzde 38.
Hemen şunu söyleyip bu zammı normal göstermeye çalışanlar çıkacaktır:
“Ama elektriğe çok uzun süredir zam yapılmıyordu.”
Yapılsaydı! Böyle uzun bir aradan sonra zaten bozuk olan fiyatlama davranışlarını daha da bozacak şekilde bu ölçüde yüksek oranda bir zam yapılacağına zamana yayılarak düşük oranlı zamlar yapılsaydı!
İlk yarı artışını etkilemesin diye mi 1 Temmuz?
EPDK zammın gerekçesini açıklarken ne diyor:
“Enerji üretim maliyetlerinde yaşanan artış nedeniyle…”
Öyle anlaşılıyor ki bu maliyet artışı haziranda ortaya çıkmış ve zammın da 1 Temmuz’dan geçerli olması kararlaştırılmış!
Tabii ki bu zammın daha önce, örneğin haziranda yapılması halinde ilk altı aydaki TÜFE artışının bir miktar yüksek çıkacağı, bunun da memur ve emekliye daha fazla zam yapmayı gerektireceği gibi ayrıntılara göre hareket edilmemiştir! Zamanlama, tümüyle maliyet artışı böyle denk geldiği için bu şekilde oluşmuştur!
Enflasyon tahmininin altında tutsaydınız bari!
Girişte yazdıklarımı bir kez daha vurgulamak istiyorum…
Bu zam görünürde hiç önemli değil. TÜFE’ye bir kez olmak üzere yarım puanlık bir etki söz konusu olacak. Tabii ki yalnızca doğrudan etkiden söz ediyorum.
Ama elektrik gibi temel bir girdiye yüzde 38 zam yapmanın yaratacağı psikolojik etkinin hiç önemsenmemiş olması, gerçekten inanılır gibi değil.
Elektriğe uzun zamandır zam yapılmamış olması kimin umurunda! Yıllık enflasyon tahminimiz yüzde 38 diyecek, ardından elektriğe tek seferde aynı oranda zam yapacaksınız. Bu işin psikolojisi biraz düşünülse en azından az da olsa 38’in altında bir oranda zam yapılırdı.
Bu zammın unutulacağı mı sanılıyor?
Şimdi özellikle temmuz ve ağustosta baz etkili yıllık enflasyon düşüşü geliyor ya… Yüzde 38’lik bu zam da arada unutulur gider diye düşünülüyor olmalı.
Unutulur mu? Hayal kurmak bazen güzel olabilir!
Şimdiye kadar olur olmaz zam yapanlar serzenişte bulunanlara “Ama döviz”, “Ama vergi” diyordu, şimdi de “Ama elektrik” demeye başlayacak.
Bu zammın unutulacağı ve bu zamma rağmen enflasyonun düşeceği hayalini kuranlara iyi uykular…