HÂLÂ MI “ENFLASYON DÜŞECEK, FİYATLAR GERİLEYECEK” SAFSATASI!
2024’te yıllık enflasyon gerileyecek, bu kesin. Mayısta yüzde 75’le zirveye çıkan, haziranda yaklaşık yüzde 72’ye inen yıllık oran aralık ayına gelindiğinde mutlaka daha aşağıda olacak.
Aralık ayındaki oran resmi tahmin olan yüzde 38 düzeyinde oluşmaz da 40 olur, 45 olur, 50 olur; ama mutlaka şimdiki düzeyin altında olur.
Bunu sağlamak için öyle büyük büyük önlemler almaya ya da alıyor gibi yapmaya, ekonomi bilimine katkıda bulunurcasına Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok!
Ekonomiyle ilgisi, kazandığı üç kuruş parayı nereye yetireceğine kafa yormaktan ibaret birini getirip ekonomi yönetiminin başına oturtun, yıllık enflasyon oranı yine gerileyecek.
Çünkü yıllık enflasyondaki düşüşü sağlayacak olan basit bir matematik işlemi. Bu köşede dün tablo vererek aktardım; geçen yılın temmuz ve ağustosundaki yüzde 9.49’luk ve yüzde 9.09’luk rekor oranların çıkması ve yerlerine daha düşük olacak oranların girmesiyle yıllık artış hızı düşecek. Önemli olan baz etkisine dayalı bu aldatıcı düşüşe sığınmak değil.
Önemli olan enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürmek. Bundan daha önemli olan ise refah artışı sağlayabilmek.
Daha önce de birkaç kez vurguladım. Varsayın ki bir sihirli el dokundu ve enflasyon sıfıra indi; artık fiyatlar hiç değişmiyor. Ama gelirler de değişmiyor. Acaba bu durum refah artışı anlamına gelir mi? Tabii ki gelmez. Şu anki fiyat ve gelir düzeyi bir refaha işaret etmiyor ki!
Pazarlanmak istenen çok daha başka
Yıllık fiyat artış oranı gerileyecek; tamam, bu biliniyor zaten. Ama bu gerileme başka türlü algılansın isteniyor.
İsteniyor ki yıllık artış oranındaki düşüş, sanki fiyatlar düşecek ve refah artacak gibi algılansın.
Fiyatlar gerileyecek olsa ortada zaten enflasyon kavramı kalmaz ama bu kimin umurunda!
“Bakın enflasyon düşecek dedik ve düştü; işte artık refah daha da artacak!”
Söylenecek olan üç aşağı beş yukarı bu!
Söylenecek bu da, gerçek ne peki?
İşte grafik gerçek tabloyu ortaya koyuyor…
Hep diyorum; tüketici fiyat endeksi bir harcama sepetinin düzeyini gösteriyor. Dolayısıyla siz TÜFE’yi aylık herhangi bir harcamanız gibi görün. Aylık doğalgaz gideriniz, benzin paranız, bebeğinizin bez parası, deterjan gideriniz; ne sayarsanız sayın.
İşte gerçek ortada…
Geçen yılın aralık ayında ortalama harcamanız 1.859 liraydı. O tarihte yıllık enflasyon da yüzde 65 düzeyinde bulunuyordu.
Cebinizden çıkan para her ay arttı ve bu yılın mayıs ayına geldiğinizde artık aylık gideriniz 2.282 lira oldu. Yıllık enflasyon oranı da yüzde 75’e ulaştı.
Büyük öngörü!
Ekonomi yönetimi adeta her şeyi öngörüyor! Örnek mi; dezenflasyon sürecinin 3 Temmuz’da başlayacağını söylediler, oldu. Gerçi bunu herkes görüyordu ya, neyse…
Yıllık enflasyonun bundan sonraki dönemde çok daha hızlı bir şekilde gerileyeceği ortada.
Ama biraz önce de vurguladığım gibi pazarlanmak istenen, orandaki gerilemenin fiyatların gerilemesi olarak algılanması.
İstiyorlar ki vatandaş yıllık enflasyondaki gerilemeyi fiyatların gerilemesi olarak düşünsün!
Ama biliyorlar ki gerçek böyle değil.
Mayısta yıllık yüzde 75 enflasyonla 2.282 lira harcayan vatandaş, yıllık oranın yüzde 72’ye gerilediği haziranda bu kez 2.319 lira harcamak durumunda kaldı. Vatandaşın cebinden çıkan para azalmadı ki, artmaya devam etti.
Diyelim aralık ayına geldik ve bir de baktık ki yıllık enflasyon tahmin edildiği gibi yüzde 38 olmuş.
Enflasyon tahminini tutturma şenlikleri yapılıyor!
Peki geçen yılın aralık ayında 1.859 lira harcayan vatandaşın cebinden çıkan para ne kadar; bu yıl aralıkta artık 2.566 lira.
Yıllık enflasyon yüzde 65’ten yüzde 38’e düşerken cepten çıkan para 1.859 liradan 2.566 liraya yükseldi.
Harcama artarken refahın da arttığı söyleniyorsa, bu ekonomide yeni bir tez demektir. Bu tez bir şartla doğru olabilir; gelirlerin fiyatlardan daha hızlı artması şartıyla… Oysa bizde öyle bir durum yok, zaten fiyat artış hızını yavaşlatmanın “çarelerinden” biri olarak ücret artışını sınırlamak öngörülüyor, bu yapılıyor da. Dolayısıyla maaş ve ücretler enflasyondan az artıyorken refahın arttığı nasıl söylenebilir ki?