MERKEZ’DEN DÖRDÜNCÜ PAS
TCMB, Temmuz’da da politika faizinde değişiklik yapmadı. Politika metninde, elektrik zammı ve ÖTV artışı kaynaklı akaryakıt zamları ile içki ve sigara zamlarının da temmuz enflasyonunu yükselteceği açıklandı.
Merkez Bankası (TCMB), Temmuz’da da politika faizinde değişikliğe gitmedi. Politika faizi yüzde 50’de sabit bırakıldı. Son faiz değişikliği kararını yerel seçimlerin yapıldığı mart ayında veren banka, nisan, mayıs ve haziran olmak üzere son dört toplantıda faizi değiştirmedi.
Karar metninde TCMB, elektrik zammı, ÖTV artışı kaynaklı akaryakıt, içki ve sigara zamlarının temmuz enflasyonunu yükselteceğini açıkladı.
Metinde yakın döneme ilişkin göstergeler, enflasyonist düzeye rağmen yurt içi talebin yavaşlamaya işaret ettiğine yer verildi. Merkez Bankası, sıkılaştırıcı mesajları da korudu.
TCMB hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatlarının enflasyonist baskıları canlı tuttuğunu açıkladı. Karar metninde belirtilen likidite koşullarını yakından izlediğini belirten TCMB sterilizasyon araçlarının gerektiğinde çeşitlendirilerek etkin şekilde kullanılacağını ifade etti.
PPK kararının ardından TCMB’nin miktarsal sıkılaşma tarafında yeni bir hamleye hazırlandığı açıklandı. Bloomberg HT’nin edindiği bilgiye göre bankalara giden yazıyla TCMB, TL karşılığı altın ve döviz ihalelerine başlayabileceği belirtti. Gönderilen talimata göre, uygulanmakta olan para ve kur politikası çerçevesinde sterilizasyon araçlarının çeşitlendirilmesi amacıyla satım yönlü altın karşılığı TL swap ihalelerine başlanmasına karar verildi. Ayrıca, satım yönlü döviz karşılığı TL swap ihalelerine başlanması kararlaştırıldı.
TCMB verilerine göre 22 Temmuz itibarıyla sistemde likidite fazlası 211,6 milyar TL olarak kaydedilmişti. Veriler günlük bazda 12 Temmuz tarihinden bu yana sistemde likidite fazlasına işaret ediyordu.
HAYRİ KOZANOĞLU: DURGUNLUĞUN AYAK İZLERİ
Politika metninde temmuz enflasyonunun yüksek çıkacağı söyleniyor. Bilindiği üzere 2023 Mayıs seçimleri sonrası ertelenen zamların devreye girmesi ve döviz kurlarındaki sıçrama kaynaklı temmuz ve ağustos enflasyonları olağanüstü yüksek oranlarda gelmişti. Bu oranların devre dışı kalması sonucu ‘meşhur’ baz etkisi devreye girecek ve enflasyon keskin düşecekti. Ancak temmuz enflasyonunun yüzde 3 gelmesi halinde, tüketici fiyat artış hızı yüzde 71,5’ten yüzde 61,5’e gerileyecek ve hala yüksek düzeyini koruyacak.
Eylül ayında ise geriye dönük 12 aylık enflasyon hala yüzde 50’nin üzerinde seyrederken TCMB’nin 2025 için enflasyon beklentisi yüzde 20’ye inecek. Bu noktada yüzde 50 politika faizi çok yüksek kalacak, ekonomi keskin bir durgunluğa sürüklenecek. Faizlerin erken indirimi ise TL’den kaçışı tetikleyebilecek, mevduat faizlerinin düşüşü enflasyonu sıçratma riski yaratacak. Sonbaharla birlikte Mehmet Şimşek ve ekibi bu ikilemi yaşayacak, iş çevrelerinde faizi indir talepleri yükselecek. Zaten şimdiden keskin bir durgunluğun ayak izleri hissediliyor. Toplamda banka kredilerinin GSYH’ye oranı martta yüzde 42,5’e kadar geriledi. Türkiye gibi finansallaşmış bir ekonominin bu eğilimle durgunluğa sürüklenmesi kaçınılmaz hale gelir. Satın alma gücünde düşüş talebe olumsuz yansır. 2023 Mayıs seçimlerine kadar bütçedeki açığı elverişli faiz olanaklarından yararlanarak borçla telafi etmek olanaklıydı. Şimdi bu kapı da kapanınca belirgin bir yoksullaşma yaşanacak. Kredi faizlerinin yüksekliği özellikle küçük-orta işletmeleri zora sokuyor. Tüm bunlar ekonomide yavaşlama eğiliminin belirginleşmesi, kepenk kapatmaların, işten çıkarmaların başlaması demek. Üstelik TCMB, metinlerinde de yansıdığı gibi TL’nin reel değerlenmesinden etkilenmeyen hizmet sektöründe enflasyon çok daha yüksek seyrediyor. Tüm bunlar durgunluk içinde enflasyon, stagflasyona sürüklendiğine işaret ediyor. Normal büyüme hızı yüzde 3,5-4 iken, bir çeyrek sıfır büyüme, enflasyonun yüzde 25-30 dolayında seyretmesi bu adlandırma için yeterli. Göründüğü kadarıyla Türkiye ekonomisi 2024’ün son çeyreğinde bu akıbete sürüklenecek.