VERGİ ALMAYAN BORÇ ALIR, BORCU ÖDEMEK İÇİN YİNE BORÇ ALIR…
Artık arşivlerde kalan yıllar öncesinin radyo tiyatrosunu hatırlayan okurlar çıkacaktır. Başlangıçta bir özet verildikten sonra “Ve olaylar gelişir” diye devam edilirdi…
Ben de başlığı yazdıktan sonra “Ve olaylar gelişir, borç üstüne borç alınarak kendi kendini besleyen bir canavar yaratılır” diye devam etmek istedim.
Son birkaç güne bakıyorum da, kağıt üstünde o canavarı yok etmeye niyetlenir gibi yapıp tam tersine daha da besleyip büyütecek gelişmelere tanıklık ediyoruz.
Yeni rutinimiz olan bir vergi düzenlemesi daha yapıldı. Ne güzel değil mi, vergi gelirimiz artacak. İyi de ne kadar ya da ne öngörülmüş, ne olmuş?
TEPAV Merkez Direktörü Hakkı Hakan Yılmaz’ın hesaplamasına göre Gelir İdaresi Başkanlığı’nın önerdiği 736 milyar liralık bir düzenleme. Peki çıkan düzenleme ne kadar gelir öngörüyor; 157 milyar lira.
Niye mi böyle oldu? Çünkü Türkiye’de vergi ve bütçe konusu Maliye’ye bırakılmayacak kadar önemlidir, yani siyasidir.
Maliye bürokrasisi istediği kadar iyi niyetli olsun, istediği kadar kapsamlı bir vergi paketi çıkarmaya niyetlensin, istediği kadar kayıt dışı alanları ve vergilendirilmeyen alanları da kapsamaya çalışsın.
Kolay değil bu işler. Dedim ya vergi ve bütçe konusu Maliye’ye bırakılmayacak kadar önemlidir!
Vergi düzenlemesi böyle adeta yarım yarım yapılınca bu tür düzenlemeler rutin haline gelir, yılda birkaç kez yapılmaya başlanır.
Sonuncusu da yapıldı bitti işte. Ama daha yıl bitmedi, bu gidişle yenileri de gündeme gelir.
Aslında dört dörtlük vergi düzenlemesi yapmak sorun değil, yapılır.
Ama elek gibi vergi mevzuatı olur mu ya da vergi mevzuatı elek haline getirilir mi?
Elekten kaçanlar!
Maliye, sosyal medyada yer alan büyük şirketlerin kâr ettikleri halde vergi ödemediklerine ilişkin paylaşımlardan sonra bir açıklama yaptı ve bu açıklama dile getirilen durumun doğru olduğunu ortaya koydu.
Peki bunca yıl bu şirketler niye vergi ödememiş, bilmiyoruz.
Düşünsenize ne büyük haksız rekabet!
Bir tarafta gayet dürüst çalışan ve vergisini ödeyen şirketler, diğer tarafta Maliye’nin yolunu bilmeyenler.
Maliye bunların bir kısmını zaten biliyor, belki de hepsini biliyordu da bir kısmını sosyal medya sayesinde öğrenmiş gibi yaptı.
Şimdi bu şirketlerin ve kişilerin üstüne gidilecekmiş. Güzel, herhalde kamuoyu sonuçtan da haberdar edilir.
Milyonluk, milyarlık kârlarına rağmen vergi ödemeyenler vergisini ödeyen diğer şirketlere karşı haksız rekabete yol açıyor olabilir ama asıl haksızlığın ülkeye ve vergisini kuruş kuruş ödemek durumunda olan çalışanlara karşı yapıldığı da ortada.
Bu konu Maliye’yi aşar
Ancak bir gerçeği görmek gerek. Bu konu, yani bazı şirketlerin yıllar yılı vergi ödememesine yol açan ya da onlar açısından bu olanağı sağlayan vergi istisnaları veya adı her neyse o uygulamalarla mücadele etmek Maliye’nin boyunu aşar. Belli ki ortada bazı istisnalardan, uygulamada bile isteye yaratılan boşluklardan yararlanma durumu var.
Bu ekonomik değil, siyasi bir tercihtir.
Dolayısıyla bu siyasi tercihi tersine çevirmek de Maliye’nin işi olamaz. Maliye teknik anlamda bazı çalışmalar yapabilir, o kadar.
Sonrası siyasetin işi. Siyaset bu konuda adım atılmasını isterse, bir gelişme sağlanabilir.
İyi de bu duruma gelinmesini sağlayan siyaset, şimdi konu gündeme geldi diye tutum mu değiştirecek?
İyimser olmak iyi de, gerçekçi olmak daha iyi.
Göreceksiniz değişen bir şey olmayacak.
Borç almaya devam
Vergi yapısı değişmeyecek; vergi gelirlerinde dolaylı olanlar yine üçte iki kadar pay alacak. Üçte birlik kısım dolaysız vergilerden oluşacak ama dolaysızın önemli bir bölümü de yine çalışanlardan ve vergisini zaten dürüstçe ödeyen mükelleflerden tahsil edilecek.
İki yaka bir araya gelmeyince eksik, çaresiz bir şekilde borçlanmayla kapatılacak. Borç yeni borç doğuracak ve bu sarmaldan çıkmak mümkün olmayacak.
İşte 2003’ten bu yılın haziran ayı sonuna kadarki iç borç stokunun seyrine ilişkin veriler… Borç büyük bir hızla artıyor, toplam borcun beşte bir kadarı da döviz cinsinden. Neyse ki döviz cinsinden olan borçta bu yıl bir miktar azalma var.
İç borcun nereden nereye geldiği ortada. Borç stokuna ilişkin grafikte her seferinde ekseni büyütmek gerekecek.
Bugünkü verileri dün yazdığım iç borç anapara ve faiz yüküyle birlikte değerlendirmekte yarar var. İç borcun faiz yükü anaparayı aşmış gidiyor ve borçlanma arttıkça hem anapara, hem faiz yükü daha da ağırlaşıyor.
Öyle bir vergi geliri elde edebilir hale gelmek gerekiyor ki borçla ilgili bu veriler olumluya dönebilsin.
Yakın dönem için bu yönde bir umut var mı?