DAYANIŞMAYI KIRAMAYACAKLAR
Polonez gıda fabrikasındaki direniş 23 günü geride bıraktı. Bu süreçte yaşananları o işçilerden Engin Gürbüz özetledi: Kimse üç kuruş zam karşılığı arkadaşını satmadı. Biber gazı çemberinden de daha güçlü çıktık.
Taksim’e yaklaşık 75 kilometre uzaklıktaki Çatalca ilçesi, Polonez işlenmiş gıda fabrikasındaki direnişle gündemde. Sucuk, salam gibi gıdaların üretildiği fabrikada 135 işçinin direnişi 23 günü geride bıraktı. Ne olup bittiğini yakından görmek ve işçileri dinlemek için fabrikaya gittik. Bir günü onlarla geçirdik.
Bildiğiniz gibi 135 işçi küçülmeye gidildiği ya da Kod-46 maddesine dayanılarak işten çıkarıldı.
Ancak bu çıkarma her ne hikmetse işçilerin Tekgıda-İş Sendikası’na üye olmalarının hemen ertesinde gerçekleşmesi elbette dikkat çekiciydi. İşçilerin aktardığına göre işveren sendika üyeliğinden istifa etmeleri karşılığı yüzde 25 zam ve yılda bir ikramiye teklif etti. Ancak işçiler, ‘Bu artık para meselesi değil, onur mücadelesi’ diyerek direnişlerini sürdürmek. Nihai hedefleri, sendikaya üyeliklerini koruyup haklarını da alarak işlerine geri dönmek.
17 YIL ÇALIŞTIM TEBLİGATLA ATILDIM
Direnen işçilerden vardiya amiri 46 yaşındaki Engin Gürbüz’ü dinledik. Gürbüz, işverenin zam ve ikramiye teklifini kimseni kabul etmediğini ve hiçbirinin arkadaşını satmadığını belirterek bunun ne kadar kıymetli olduğunu aktardı. Gürbüz sonrasını şöyle anlattı: Arkadaşlarımızın bu kararlı tutumunu görünce mücadelemize daha çok bağlandım. 17 yıldır fabrikada vardiya amiri olarak çalışıyorum. Geçen sene emekli oldum ve çalışmaya devam ettim. Yıllık izindeyken işten çıkarmalar başlamış. Eve gelen tebligatla işten atıldığımı öğrendim. Birçok işçi arkadaşıma göre maddi durumum daha iyi. Fabrikada çalışan işçiler az maaşla çok iş yapıyor. Sadece kendi arkadaşlarımı desteklemek için değil, tüm işçi arkadaşlarım ve gelecek nesiller için bu direnişteyim.”
Akşamları eşinin de fabrikaya gelip nöbete katıldığını aktaran Gürbüz, polisin biber gazı sıktığı günü şöyle anlattı: “Polis TOMA’larla fabrika önüne gelmişti. Grev alanımızı boş bırakmamak için barikatın içine girmeye çalıştık. Polis biber gazı sıktı. Bu müdahale aramızdaki dayanışmayı daha da güçlendirdi. Direnişimizin ilk gününden itibaren sol partiler hep bizi destekledi. Ziyarete gelenler bize siyasi görüşümüzü, dinimizi, ırkımızı sormadı. Bu zamana kadar solcu kesime karşı önyargılıydım ancak bu süreçte anladım ki; birlik, dayanışma, kardeşlik deyince sol kesim her zaman yanınızda. Biz burada bir ateş yaktık, bu ateş Türkiye’nin her tarafına yayılacak.”
KIZIMIN EĞİTİMİ İÇİN PARA BİRİKTİRİYORDUM
Polonez direnişi en büyük aktörleri elbette kadınlar. Direnen işçilerin büyük bölümü kadın. Onlardan biri Figen Bora. Eşinin çalışmadığını söyleyen üç çocuk annesi Bora ailenin geçimini tek başına üstlenmiş. En çok zoruna giden şey Kod 46 maddesinden işten çıkarılması olmuş. Bilindiği gibi Kod 46’nın içindeki maddelerden biri de hırsızlık. Bu nedenle çok utandığını aktaran Bora “Komşularım, akrabalarım ve çocuklarım ne düşünür, ne derler diye kaygılandım. Ancak korktuğum gibi olmadı. Çocuklarım komşularım, verdiğimiz mücadeleden vazgeçmememiz gerektiğini söyledi. Yanımda durdular. Bunları duymak bana çok güç verdi.”
Çalışırken bile geçim sıkıntısı yaşadığını aktaran Bora, “Kızım bu yıl üniversite sınavına girdi. İlk 70 binde. Onun okul masrafları için para biriktirmeye çalışıyordum. Yıllık izinlerimi bile kullanmamaya çabaladım, ancak kullanmadığım yıllık izin paramı bile vermediler” dedi. Gün batımıyla birlikte fabrikadan ayrılan işçiler, vardiya değişimi için hazırlandı. Yunus Durdu’nun “Hadi herkes son bir halaya” çağrısı üzerine halaya durdular. Servislerine binip nöbet alanlarını diğer işçi arkadaşlarına devrettiler.