DİRENİŞ DAYANIŞMAYLA DAHA DA BÜYÜYOR
Polonez işçisi Engin Gürbüz “Sadece işçiler açısından değil bugün doktorlar kendi hakları için direnişteler. Metal işçileri yasak olmasına rağmen grevdeler, memurlar pazartesi greve çıkacak. Tüm halk kesimlerinin direnişte olduğu bir süreç başlıyor. Hakkını alabilmek için gerekirse adliye önüne 1 ay çadır kurmak gerekir, direnen kazanır” diyor.
“Herkes şimdi ev ortamına alışmaya çalışıyor. Direnişin bitişine alışamadık daha.”
Çatalca’daki Polonez fabrikasında patronun sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkardığı 146 işçinin temmuz ayından beri süren mücadelesi, geçtiğimiz günlerde kazanımla sonuçlandı.
Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan şirket, sendika ve işçilerin katıldığı toplantı sonucu anlaşmaya varıldığını, işçilerin haklarının teminat altına alındığını duyurdu.
6 aydır gün gün büyüyen direnişi, Polonez işçisi Engin Gürbüz ile konuştuk.
Bu direniş sendikalı olduğunuz için işten çıkarılmanızla başladı.
Biz sendikayla görüştüğümüzü üye olduğumuzu fabrika müdürü öğrendi. “Neden sendikaya üye oluyorsunuz, neden bizimle çözmeye çalışmıyorsunuz?” dedi. Biz daha önce de promosyonlar ve zamlar için görüşmeye çalışsak da öteleniyorduk. Sendikayı sokmayalım diye “Halledeceğiz, aramıza nifak girmesin, yabancılar girmesin, biz bir aileyiz” denmeye başlandı. Sundukları teklifleri reddettik. “Bizim 20 yıllık arkadaşlarımız hâlâ 17 bin liraya çalışıyorsa bedelini alamıyorsa sorumlusu işverendir” dedik, sendika sürecinden vazgeçmedik. Ardından noterden gelen kâğıtla tazminatsız bir biçimde işten çıkarıldık. Aynı gün 13 arkadaş işten çıkarıldık ve direnişimiz başladı. Tek-Gıda-İş direnişimize dahil oldu. İşte çalışan arkadaşlara da biz çıkarıldıktan sonra zam teklifleri yapılsa da arkadaşlarımız her şeyi ellerinin tersiyle iterek, “arkadaşlarımızı istiyoruz onlar gelmeden de içeri girmiyoruz” diyerek eyleme geçtiler. İçeride ve dışarıda 6 gün süren bir eylemimiz oldu. Bir sonraki hafta da direniş devam edince arkadaşlarımız da işlerinden çıkarıldı ve direnişimiz bu şekilde başladı.
146 arkadaşla birlikte kapı önünde direnişimiz gün geçtikçe büyüyerek devam etti. Taleplerimiz yasaların bize vermiş olduğu haklara dairdi. İşe alımda önce çıkarılan işçilere öncelik verilmesi gerekirken fabrika yerimize yabancı, gündelik işçiler almaya çalıştı. Biz de bunları engellemek için sürekli servislerin önünü keserek, hakkımızı isteyerek eylemlerimizi sürdürdük, her seferinde de polis müdahalesiyle karşılaştık. Ters kelepçeler, gözaltılar, gazla kalkanla coplarla müdahaleler… Yaralanan; kaburgası, kolu kırılan arkadaşlarımız oldu. Ancak mücadelemizden vazgeçmedik. Her eylemimizin sonucunda ciddi yaralanmalar oldu. İlk eyleme çıktığımızda polisten korkan arkadaşlarımız, diğer arkadaşlarının gözlerinin önünde yaralanması ile daha fazla cesaretlendi. 6 ay boyunca eylemler bu şekilde devam etti. Yalnızca eylemler de değil, sosyal faaliyetlerle halaylarımızla pozitif halimizi hiç kaybetmedik.
Direnişinize halkın, diğer işyerlerindeki işçilerin, toplumsal örgütlenmelerin desteğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
BirGün gazetesine de teşekkür ediyorum. Sınıf dayanışmasının son derece yüksek olduğu bir direniş oldu. Biz eyleme çıkarken sendika “Şu an 13 kişi olabilirsiniz ama sizin eyleminiz ulusal bir eyleme dönüşecek” demişti. O zaman bize inandırıcı gelmemişti ama gerçekten hem kamuoyu yaratmak açısından hem de sınıf bilinci açısından imkânsızı başardık. Fabrika ücra köşede gözden uzak bir yerde. Çatalca’da, ilk gelen konuklarımızın navigasyonla bile bulamadığı bir yerde. İnsanlar, sivil toplum örgütleri gerçekten sahip çıktılar. Biz şunu gördük, direnişler gerçekten dayanışmayla büyüyor. Dayanışma olmadan kazanılmıyor. Partilerden, sivil toplum örgütlerinden, sizin gibi medya tarafından o dayanışmayı hissettik ve bizi zafere bu götürdü.
Çalışma Bakanlığının son bir açıklaması oldu. Hükümet tarafının polis müdahaleleri, vs dışarısında size yaklaşımı nasıldı?
Biz birinci aydan sonra Ergin Atalay alanımızı ziyaret etti. Bürokrasi, çalışma bakanlığı müfettişleri sürece dahil oldu. Türkiye tarihinde işçi sınıfı açısından ilkmiş, bunu da yeni öğreniyoruz, bir direniş alanına bir sendika genel başkanının gelmesi ilk. Çalışma Bakanlığının tamamıyla firma yetkililerini suçlu bulup para cezası vermesi, işten atıldığımız Kod 46’nın 04’e çevrilmesi,1 şirket yöneticileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulması, bu anlamlarda da bir ilki yaşadık. Direnerek kazanılan şeyler bunlar, çalışma bakanlığının bizi haklı görmesi bir lütuf değil. Tam tersine bizim direnerek kazandığımız bir şey. Ben şuna inanıyorum, haklıysanız direnerek kazanamayacağınız hiçbir hak yok.
Bundan sonraki süreç nasıl gelişecek?
Sendika ve patronların görüşmesinin sonucunda; işveren tarafı arkadaşlarımızın sendikalı olarak çalışmasına izin verecek. Ancak bizim sendikal haklarımızla geri dönüşümüz konusunda bir anlaşma sağlanmadı. 150’ye yakın kişi 6 aydır bu direnişi sürdürdük, sendikamız da bu konuda tüm maddi desteği sağladı. Bir yerde de bizden sonra sendikalara olan güvenin tazelenmesi güzel bir şey. Biliyoruz bazı sendikalar işçilerin haklarını savunmak yerine ceplerini doldurmak için patronla bir olup her şeyi yapabiliyor. Sendikaya olan güven de direnişimizle birlikte az da olsa artacaktır. Sendikaların da bu gibi direnişlerde elinden geleni yapması gerekiyor. Biz bunu Tek-Gıda-İş’te gördük.
Ülkecek ekonomik olarak da zor bir sürece giriyoruz. Tüm kurumlar işçi çıkarıp daralmaya giderken bir sendikanın 6 ay boyunca 100’den fazla işçinin her ihtiyacını karşılaması sendikalaşmaya güvenimizin doğru olduğunu ortaya koydu. Biz bu direnişe çıkarken sendikanın fabrikada ne işe yaradığını bilmeyen arkadaşlarımız vardı. İyi ki de bu yola girmişiz, bu direnişe başlamışız, Türkiye işçi tarihine güzel bir hatıra bıraktık diye düşünüyorum.
Sadece işçiler açısından değil bugün doktorlar kendi hakları için direnişteler. Metal işçileri yasak olmasına rağmen grevdeler, memurlar pazartesi greve çıkacak. Tüm halk kesimlerinin direnişte olduğu bir süreç başlıyor. Hakkını alabilmek için gerekirse adliye önüne 1 ay çadır kurmak gerekir, direnen kazanır.
1 Kod 46: Güveni Kötüye Kullanma, Hırsızlık veya Sırların İfşa Edilmesi gibi sebeplerle işten çıkarma.