‘BU NASIRLAR YAN GELİP YATMAKTAN OLMADI’
Bu nasırlar yan gelip yatmaktan olmadı, 80 derecede yıkanmış tütünü henüz sıcakken işlemekten oldu.
‘Bu nasırlar yan gelip yatmaktan olmadı’
Ayşe Karabat
Ankara
"Bak" diyor Müzeyyen Bayar, ellerini uzatıyor.
"Bu nasırlar yan gelip yatmaktan olmadı, 80 derecede yıkanmış tütünü henüz sıcakken işlemekten oldu." diyor bana.
Müzeyyen hanım 14 Aralık’tan beri Ankara’da protesto eylemlerine katılan binlerce Tekel işçisinden biri.
Diyarbakır’daki fabrikada çalışıyor.
Eşi öldüğünden beri şimdi lisede olan iki çocuğu için kendi deyimiyle tek başına ayakta kalma mücadelesi veriyor.
Eğer mücadeleleri sonuç vermezse gerçekten de yakında tek başına ayakta kalamayabilir Müzeyyen hanım.
Belki de bu yüzden her fırsatta sonuna kadar direneceklerini, haklarını alıncaya kadar bir yere gitmeyeceklerini söylüyorlar, bu fikirlerini dile getiren sloganlar atıyorlar ve pankartlar taşıyorlar.
Hükümet, özelleştirilen Tekel işçilerine 4C denilen bir yasa çerçevesinde çalışmalarını öneriyor.
Bu yasa özelleştirme nedeniyle işini kaybedecek işçilerin haklarını korumak için hazırlanmış olsa da, kıdem tazminatları, fazla mesai, sendikalı olma hakkı gibi birçok özlük haklarını işçilerin elinden alıyor.
Üstelik maaşlarında da ciddi düşüşlere neden oluyor.
Örneğin Müzeyyen Hanım şu anda 1,200 lira kazandığını anlatıyor.
Bu paranın 400 lirasını zaten kira olarak verdiğini söylüyor.
Oysa 4C kapsamına alındığında aylık ortalama 650 lira kazanacak, üstelik yalnızca 10 ay için, diğer iki ayda çalışma olanağı olmayacak ve maaş da alamayacak.
Gerçi hükümet Müzeyyen hanım ve arkadaşlarının sokakta eylem yaparken girdikleri yeni yılın ilk gününde 4C kapsamındaki işçilerin çalışma sürelerini 11 aya, ilkokul mezunu işçilerin maaşlarını da 772 liraya yükselttiğini duyurdu ama Tekel işçileri, şimdiye kadar kazandıkları özlük haklarının korunmasını ve başka işyerlerinde çalışmayı istiyorlar.
‘Aşure tok tutuyor’
"Bu nasırlar yan gelip yatmaktan olmadı, 80 derecede yıkanmış tütünü henüz sıcakken işlemekten oldu."
Müzeyyen Bayar, Tekel işçisi
Onlarla konuştuğum 31 Aralık gününe de her zaman olduğu gibi saat 10 civarı başlamışlardı.
Ankara Kızılay’da Türk-iş in önünde önce slogan attılar, "Yılgınlık yok, direniş var" diye haykırdılar.
Sonra da halaya durdular.
Sendikaları onlara ücretsiz çay veriyor günün her saatinde.
Türkiye’nin dört bir tarafındaki Tekel fabrikalarında çalışan ve günlerden beri Ankara’da olan işçiler geceleri de çeşitli kuruluşların misafirhanelerinde, dernek binalarında kalıyorlar.
Müzeyyen hanım, diğer kadın işçilerle misafirhanede kalmanın sıkıntılı bir şey olmadığını anlatırken bir erkek işçi araya girip "Siz şanslısınız, biz bir dernekte yirmi kişi yerde yatıyoruz." diyor ama hemen ekliyor:
"Olsun, haklarımızı alıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz."
İşçiler, zor koşullara rağmen devam ettikleri protesto eylemlerinde Ankaralı sivil toplum örgütlerinin verdiği dayanışmadan çok memnunlar.
"Aşure zamanı ya, birkaç günden beri aşure getirip dağıtıyorlar, bütün gün tok tutuyor." diyor Müzeyyen hanım.
"Arada sırada da ekmek arası bir şeyler geliyor. Direniyoruz işte." diye de ekliyor.
Üstelik yılbaşı akşamı onlara destek için gelen Edip Akbayram ve Sabahat Akkiraz’ın mini birer konser vermelerinden de mutlu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, "Yan gelip yatıyorlar, ayda 40 trilyona mal oluyorlar, yetim hakkını kimseye yedirmem." yönündeki sözlerine ise çok içerlemişler.
Müzeyyen Hanım diyor ki, "Benim de iki yetimim var, onların hakkı yeniyor asıl."
Başka bir işçi Bekir Kara, İzmir’den.
"Ben sırtımda 60 kiloluk tütün balyaları taşıdım, inanmayan gitsin kayıtlara baksın, böyle konuşmak bize çok büyük hakarettir." diyor.
Müzeyyen hanım çay getiriyor bana, başka bir işçi simit uzatıyor, Bekir bey de elindeki tek şeyi, mavi boncuklu tespihini veriyor bana:
"Yeni yıl hediyem olsun, bizim direnişimizi hatırlarsın."
KAYNAK: BBC TÜRKÇE