ÇEVREYE VE BAŞBAKAN’A VERDİĞİMİZ RAHATSIZLIKTAN DOLAYI ÖZÜR DİLERİZ
ÇEVREYE VE BAŞBAKAN’A VERDİĞİMİZ RAHATSIZLIKTAN DOLAYI ÖZÜR DİLERİZ
Kadın çantasını karıştırıyor.
İçinden bordrosunu çıkartıp gösterecek çünkü…
Ama bulamıyor bordroyu bir türlü.
Çatal çıkıyor çantanın içinden…
Bıçak, kaşık, çorap, atkı, eldiven, ekmek, bisküvi…
Para?
Yok…
El çantası bu arada, valiz değil.
O kalabalıkta bulamıyor bordroyu.
Tekel işçisi kendisi.
Hani şu artık televizyon haberlerinde denk geldiğinizde sıkıldığınız için izlemediğiniz, tıpkı sizin gibi gazetelerin de sıkıldıkları için değil birinci sayfa, iç sayfalarında bile yer vermedikleri Tekel işçileri.
***
Koskoca Hürriyet mesela…
Dün birinci sayfasında kocaman bir fotoğraf vardı.
Bütün Türkiye’yi kar almış götürmüş, ama Hürriyet’in birinci sayfasındaki resim bile Türkiye’den değil…
Ya Rusya’dan, ya Almanya’dan…
Kendi kışıyla ilgili haber yaparken bile eloğlunun resmini kullanan gazete, Ankara’nın göbeğinde donmak üzere olan, aç bilaç Tekel işçisini görür mü?
Görmez…
***
Ama bakın…
Onların görmediği, benim gördüğüm bir şey anlatayım size…
Sabahın erken saatlerinden itibaren Ankaralılar geliyor Tekel işçilerinin yanına.
Yemek getiriyorlar tencerelerin içinde…
Soruyorum “Siz de mi Tekel işçisisiniz? Niye yemek getiriyorsunuz?” diye…
“Niye getirmiyeyim? Ben insan değil miyim?” diyor adam bana garip garip bakarak…
Ben utanıyorum o zaman insanlığımdan?
Sanki yaptıkları garip bir şeymiş gibi soru sorduğum için.
Yaşlı bir teyze gelmiş.
Bastonla yürüyor.
80 yaşında…
Eczanesi varmış…
Soruyor Tekel işçilerine “Hangi ilaca ihtiyacınız var?” diye…
Variller kurulmuş çadır dedikleri dandik naylon barakaların içine…
Bala’dan bir amca kamyonetiyle kütük getirmiş yaksınlar diye.
Onlarca var böyle hikâye başkent Ankara’nın göbeğinde…
Türkiye’nin görmediği, medyanın artık sıkıldığı için göstermediği.
***
Ne zaman radyodan konuşsam Tekel işçileri ile ilgili, hemen mesaj geliyor AKP’lilerden…
AKP’li diyorum çünkü Başbakanlarının söylediği şeyi yazıyorlar mesajlarında;
“Yan gelip yatıp üstüne para alıyorlar. Ne işçisi, ne mağduru?”
Hemen arıyorum mesaj atan arkadaşı…
-Mesaj atmışsınız bana…
-Evet attım…
-Yan gelip yatıyorlarmış Tekel işçileri…
-Öyleler, Bir de mağduruz deyip duygu sömürüsü yapıyorlar…
-Peki ne iş yapıyorlar Ankara’da eylem yapanlar Tekel’de biliyor musunuz?
-……
-Tekel’in mesela hangi birimlerinde çalışıyorlar haberiniz var mı?
-Yok…
-E nereden biliyorsun o zaman birader yan gelip yattıklarını?
-Başbakan söyledi…
Başbakan “Hırsız bunlar” dese, gidip taşlayacak demek ki…
Ama kazın ayağı öyle değil işte…
Artık öyle bir duruma gelmiş ki millet, sessiz sessiz gidip destek veriyor Tekel işçilerine…
Çünkü onlar artık Tekel işçisi olmaktan çıktılar.
Onlar artık bir direnişin, başkaldırının sembolü oldular…
Özelleştirmeye, memleketin parsel parsel satılmasına karşı olmanın simgesi artık onlar.
O yüzden sahip çıkıyor Ankaralılar onlara.
***
Eğer Ankara’da okuyorsanız bu yazıyı, üşenmeyin ne olur…
Sabahları 5 tane poğaça alın götürün onlara…
Bir demlik çay…
Bir tencere yemek, bir tepsi
börek…
Göreceksiniz gözlerindeki minnet duygusunu…
Dinleyince neler çektiklerini, ne iş yaptıklarını ve ne durumda olduklarını anlayacaksınız ne diye ölümüne direndiklerini.
Bu arada acele edin Ankaralılar…
Çünkü Ankara Valiliği “Tahliye edin o sokağı demiş” Tekel
işçilerine…
Gerekçe?
Çevreyi rahatsız ediyorlarmış çünkü…