HÜKÜMET, TEKEL İHALESİNDE ‘PARA’YI TERCİH ETTİ, İŞÇİLER DİRENİŞ ÇADIRINA GİRDİ
İki yıl önceki ´jet´ ihalede hükümetin yalnızca, ´yüksek fiyat´ı araması hem binlerce işçiyi sokağa döktü, hem de hükümeti zorda bıraktı. Çünkü az farkla ihaleyi kaybeden diğer taliplerin fabrikaları olmadığı için işçilere ihtiyacı vardı
İki yıl önceki ‘jet’ ihalede hükümetin yalnızca, ‘yüksek fiyat’ı araması hem binlerce işçiyi sokağa döktü, hem de hükümeti zorda bıraktı. Çünkü az farkla ihaleyi kaybeden diğer taliplerin fabrikaları olmadığı için işçilere ihtiyacı vardı
İSTANBUL – Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 2008 yılının şubat ayında Tekel’in sigara ve tütün bölümü icin üçüncü kez düzenlediği ve 17 dakika gibi kısa bir sürede biten özelleştirme ihalesinde yalnızca ‘yüksek fiyat’ı öne çıkartan politikası hem binlerce işçinin sokaklara dökülmesine, hem de hükümetin zor durumda kalmasına neden oldu.
İhale sonucunda British American Tobacco (BAT) 146 yıllık Tekel’e ait Adana, Ballıca, Bitlis, Malatya, Samsun ve Tokat sigara fabrikalarının sahibi oldu. Varlık satış yöntemiyle yapılan özelleştirme ihalesi sonucunda Tekel’in Samsun, Tekel 2000-2001 ve Maltepe markaları da BAT’nin oldu.
Yani BAT, Tekel’e ait sigara fabrikalarıyla markaların yeni sahibi olurken, şirket içi boşalmış bir şekilde ve bir tek puro fabrikasıyla devlete kaldı. O günlerde de özelleştirme sonrası Tekel işçilerinin işsiz kalabileceği de konuşuluyordu.
‘İşsiz kalan olmayacak’
Ancak dönemin Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, sorular üzerine, son birkaç yıldır yaptıkları özelleştirmeler sonucu ‘işsiz kalma dile bir şeyin söz konusu olmadığını’ belirterek, bütün işçilerin haklarını, en samimi şekilde koruyacaklarını söylemişti.
Nitekim kısa bir süre sonra Türkiye’deki fabrikasında sigara üreten BAT de işçcilerin çok az bir kısmını bünyesine alabileceğini açıkladı. Zaten ihale sözleşmesinde özelleştirme yöntemi ‘varlık satışı’ olarak belirlendiği ve bir istihdam garantisi de verilmediği için BAT’nin bu konuda bir yükümlülüğü de yoktu.
BAT fabrika kapatıyor
Üçüncü ve son kez yapılan ihaleye dört şirket ya da şirketler grubu katılmıştı. ‘Limak İnşaat Sanayii ve Ticaret A.Ş-PI Turkey, Strand Investment, CVCI-Doğan-TÜTSAB Ortak Girişim Grubu dünyanın en büyük sigara üreticilerinden biri olan BAT’ye rakip olmuşlardı. Elemesiz ilk tur için yatırımcılardan kapalı zarfla teklif alındı. En yüksek teklif 1 milyar 605 milyon dolar oldu. Pazarlıklar bu fiyattan başladı. Elemeli ilk tur için teklifler alındı. En düşük teklifi veren CVCI-Doğan-TÜTSAB OGG ihaleden elendi. Açık artırma 1 milyar 660 milyon dolardan başladı.
Açık artırma safhasında Limak İnşaat-PI Turkey ihaleden çekildi. İhale Strand Investment ve British American Tobacco arasında devam ederken, Strand Investment da çekilince, ihaleyi BAT 1 milyar 720 milyon dolar ile kazandı.
İkinci şirket alsaydı….
Hükümet parayı tercih etti. İşçileri makine ile aynı değerde tuttu. İşçiler fabrikaları ve markaları kalmayan Tekel’de kaldı, Tekel’i tekel yapan markalar satıldı.
Nitekim BAT, ihaleden sonra Samsun ve Tire fabrikalarında üretime devam etti. Geçen hafta da aldığı kararla da tek merkezde üretim yapmayı tercih ederek, Tire Organize Sanayi Bölgesi fabrikayı kapatacağını da açıkladı.
Halbuki Özelleştirme İdaresi ihaleyi yalnızca yüksek fiyatı öne çıkartarak sonuçlandırmasaydı, ikinci yüksek teklifin sahibi Strand Investment’a verseydi bugün hükümetin kucağında bir Tekel işçileri sorunu olmayacaktı.
Bunun için de yapılacak olan ihale şartnamesine ‘belli miktarda işçi için istihdam sağlama zorunluluğu’ koymaktı. İhaleye katılan şirketlerden BAT dışındakiler Türkiye’de sigara üretmedikleri ve fabrikaları da bulunmadığı icin bugün direnişte bulunan 12 bin işçinin önemli bir bölümünü de çalıştırmaya devam edecekti. Emekliliği gelenler ayrılacak, kademeli bir işçi sayısını azaltma planıyla bir kısım işçiye yeni meslek kazandırılacak, işçilerden üniversite mezunu olanlar da KPSS’ye girmeden memur olarak devlette çalıştırılabilecekti.
Ancak ‘babalar gibi’ özelleştirme yapma peşinde olan Özelleştirme İdaresi bunları düşünmedi, Belki de düşünecek bir vizyona da sahip değildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle ‘bir yıldır iş yapmadan oturan’ Tekel işçilerinin hem maaşlarından, hem de özlük haklarından önemli kayıplarla karşılaşacakları 4 C uygulaması kapsamına girecekleri 31 Ocak 2009 tarihi ufukta görününce Tekel direnişi de başladı. Bürokratların vizyon eksikliği, hükümetin ‘nurtopu gibi’ bir krizi kucağında bulmasına neden oldu.
Amatör politikacılar
Tekel direnişi süresince bakanları ve bürokratları tarafından eksik bilgilendirilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri gerilimi yükseltirken, bu işin asıl sahipleri MALİye Bakanı Mehmet Şimşek ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de ‘pişmiş aşa su katmak’dan geri kalmadılar.
Şimşek, “Hükümetin tek hatasının Tekel işçilerine merhametli davranmak” olduğunu söylerken, Dinçer de, “Kimseyi kapı dışarı etmediklerini’ ifade ederek Başbakan Erdoğan’ın tepkisini çekti. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise Başbakan Erdoğan’ın Tekel işçileri için Türk-İş yöneticileriyle görüşeceği gün, “Bizde para bol ama Tekel işçisi hakkına razı olacak” diyerek sendikacıların tepkisi çekti.
Şimdi gözler Başbakan’ın talimat verdiği iki bakanlığın yapacağı çalışmadan çıkacak sonuca kilitlendi. MALİye Bakanı Mehmet Şimşek, çalışmanın pazartesi açıklanacağını söyledi. (Radikal)