TEKEL UMUDU
Direnişin 45’inci gününde Başbakan Erdoğan ile görüşen Türk-İş yöneticileri TEKEL işçilerinin haklarını güvenceye alacak bir çözüm için umutlandılar.
Direnişin 45’inci gününde Başbakan Erdoğan ile görüşen Türk-İş yöneticileri TEKEL işçilerinin haklarını güvenceye alacak bir çözüm için umutlandılar.
Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ve MALİye Bakanı Mehmet Şimşek’in de katıldığı toplantı sonrasında temkinli bir açıklama yaptı:
“İki bakan toplantıya geldi. Birlikte müzakere ettik. Bir çalışma gerekiyor. Bu çalışmanın neticesini görünce Sayın Başbakan bizi tekrar çağıracak, oturup değerlendireceğiz. Yapılacak çalışmayı görmeden bir şey söylemek mümkün değil. Bizim düşüncelerimizi biliyorsunuz. Arkadaşlarımızın özlük haklarıyla başka kamu kuruluşlarına aktarılmaları. Ama bu bir maliyet gerektiriyor. Bunların hesabı kitabı yapılacak. Başbakan, bakanlara ‘çalışmayı bitirin’ dedi. O çalışmayı gördükten sonra arkadaşlarımıza ‘gidin mi” diyeceğiz, ‘devam edin mi’ diyeceğiz, belli olacak.”
TEKEL işçileri kabul edilebilir bir çözüm için pazartesiyi bekliyorlar.
“4-C kâbusu”nu sona erdirecek güvenceler sağlanmadan, çadırların kalkmayacağı çok açık.
Sendika, işçilerin 4-C statüsünden çıkarılmasını istiyor.
45 günlük direniş, toplumu da TEKEL işçilerinin direnişi konusunda aydınlattı.
Hükümet ortalama 1200 TL maaş alan TEKEL işçilerine 4-C’ye geçmeleri karşılığında 41 bin lira tazminat ve 865-938 TL aralığında maaş öneriyor. Bu durumda maaşlar yarıya yakın azalacak. İşçiler, kadrolu olmaktan çıkarak 11 aylık geçici işçi statüsüne geçecekler.
Yıllık gelir azalması nedeniyle tazminatlar de birkaç yılda eriyeceği için TEKEL çalışanları işsizlik ve yoksullukla karşı karşıya kalacaklar. Bu tablo, sorunu TEKEL özelleştirmesinden kaynaklanan bir “geçiş” şartları olmaktan çıkarıyor, 12 bin TEKEL işçisini bir yaşam mücadelesiyle karşı karşıya bırakıyor. Zaten aksi olsa bu insanlar Ankara’nın ayazında, yağmurunda karında, kadın erkek bu direnişi sergileyemezlerdi. Madenciler gibi, “tütün”deki sömürü de tarımdan sanayiye uzanan sınıfsal bir mücadelenin simgesi olmuş, edebiyattan sinemaya, “Başka bir dünya mümkün” diyen sola güç vermiştir.
TEKEL direnişi, küresel ekonomik krizde tarihsel bir çelişkiyi de gözler önüne seriyor.
Krizde batan şirketleri kurtarırken, işçileri sokağa atmak kabul edilemez.
TEKEL işçilerini mevcut haklarıyla kamu kurumlarına dağıtmak, “sosyal devlet” olmanın da kaçınılmaz sorumluluğudur.
Umarız umutlar boşa çıkmaz.
Türk-İş yönetimiyle masaya oturan hükümet, insanca, hakça bir teklifle çözüme gider.
TEKEL işçileri de evlerine döner.
Kaynak: Milliyet Gazetesi