‘BAŞBAKAN İŞÇİNİN 4-C İLE KIDEM TAZMİNATI VE İZİN HAKKINI YİTİRDİĞİNİ BİZDEN ÖĞRENDİ’
Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel´e göre bakanlar ve bürokratlar Başbakan Erdoğan´a 4-C ile ilgili yeterince bilgi vermedi. Bu da çözümü güçleştirdi * Türkel, Başbakan Erdoğan´ın son çözüm toplantısında Türk İş Başkanı Kumlu´ya ´Mustafa bey, 4-C´liler nasıl kıdem tazminatı hakkını kaybeder´ diye sorduğunu söyledi
Tekgıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’e göre bakanlar ve bürokratlar Başbakan Erdoğan’a 4-C ile ilgili yeterince bilgi vermedi. Bu da çözümü güçleştirdi * Türkel, Başbakan Erdoğan’ın son çözüm toplantısında Türk İş Başkanı Kumlu’ya ‘Mustafa bey, 4-C’liler nasıl kıdem tazminatı hakkını kaybeder’ diye sorduğunu söyledi
İSTANBUL- Mustafa Türkel 47 gündür Ankara’nın ayazında direnişlerini sürdüren Tekel işçilerinin örgütlü olduğu Tek Gıda-İş Sendikası’nın Başkanı. Türkel, geçtiğimiz hafta Türk İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede konuşulanların kendi tanımıyla ‘Küçük bir kısmını’ ve kendi pozisyonlarını anlattı. Başbakan Erdoğan’ın görevlendirdiği bakanlar sorunun çözümüne yönelik çalışmalarını sürdürüyorlar ve taraflar bir iki gün içinde tamamlanacak çalışmayı görüşmek için biraraya gelecekler. Mustafa Türkel’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
En son durum nedir? Bu iş nasıl çözülecek?
Biz baştan beri bu 4-C’nin insan haklarına , evrensel değerlere ve bizim iş hukukumuza aykırı olduğunu söylüyoruz. Niye aykırı? Kamu geçmişte geçici personel, anketör bile alamıyordu. 4-C ile sanıyorum rahmetli Özal döneminde 657 sayılı yasada yapılan bir düzenlemeyle bu tür ihtiyaçları karşılanması hedeflendi. 6 aylığına bir anketör alacak devlet ama alamıyordu geçici hizmet üretmek için. 657 sayılı yasanın 4. maddesinin a bendi devlet memurunu tanımlıyordu. B bendi kamuda ihtiyaç duyulan ancak devletin düşük ücret verdiği için temin edemediği özel beceri ve eğitime sahip teknik elemanın istihdam yöntemini belirliyordu. C bendi ise geçici ihtiyaçlar için düzenlenmişti.
Anketörler gibi?
Evet anketörler, halkevlerinde kursiyerler gibi. Kamuya ait bir yerde geçici süreli temizlik yapılması gerekiyorsa oraya eleman almak için. 2004 yılına gelindiğinde AKP iktidarı döneminde Türk İş’te özelleştirme mağdurları vardı. 1990’larda aralarında Çitosan’ın da bulunduğu birçok şirkette yeni sahipler tarafından özelleştirme sonrası işten çıkarılmışlardı. Özelleştirmede şirketleri alanlar et fabrikalarını, süt fabrikalarını kapatmışlar, işçiler çıkarılmış ve mağdur olmuşlardı. Bunlar da zaman içinde kendi aralarında bir dernek kurmuşlardı. Bu dernek vasıtasıyla geldiler biz hakkımızı arayacağız diye Türk İş’ten ricada bulundular. Her gün bize gelir gider oldular. O dönemde Salih Bey Türk İş Genel Başkanı, ben de EĞİTİM SEKRETERİyim. Bu konular o zaman AKP hükümetiyle konuşuldu. O dönemde işsiz kalan arkadaşlar geldiler burada kaldılar.
O zaman hükümetle konuşmamızda Sayın Başbakan ikna oldu ‘Bu arkadaşların sorunlarına bir çözüm bulalım’ dedi. Bu arkadaşların sorunlarına çözüm için de böyle bir yol bulundu. Biz o zaman da ‘Bu yanlış bir uygulama. Bu benzer başka uygulamaların önünü açar. Bunu kabul etmeyiz. Bunları alıp geçmişte de 2002 yılında da örneği olduğu gibi diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tüm özlük haklarıyla birlikte devredelim’ dedik. Geçmişteki örneği de anlattık onlara. 2002 yılında 1800 kişiyle ilgili özel bir düzenleme yapıldığını. Bakanlar Kurulu kararı çıkmış, Resmi Gazete’de de 25 Nisan 2002’de yayınlanmıştı.
Kimdi bu 1800 kişi?
Kamuda daha önce özelleştirmeler sonucunda bir şekilde işsiz kalmış insanlar. Onların da kamuya ait diğer işletmelere aynı özlük haklarıyla yerleştirilmelerine ilişkin bir düzenleme yapılmıştı.
4-C kapsamındaki kişiler en fazla 10 ay maaş alıyorlardı son düzeltme öncesi değil mi?
Evet en az 4 en fazla 10 ay.
Bunu 11 aya çıkarttılar ve bir miktar da zam yaptılar. Öyle mi?
Evet bize az bir zam yaptılar. Siz bu 4-C’yi kabul edin maaşlarda da iyileştirme yapacağız demek için. Biz de olmaz 4-C adı altında bir çalışma statüsünü kabul edemeyiz dedik. 4-C’de şu var ve bu çok önemli: 4-C’de çalışma süresi yok. Yani 8 saat, 10 saat, 20 saat çalışabilirsiniz. Bunun hiç önemi yok.
İzin durumu, sosyal haklar nasıl 4-C kapsamında?
Oraya da geleceğim. Mesela 4-C’li birisi çalışırken işi bitmedi ama akşam saat 20.00 oldu, saat 22.00 oldu. Hiç farketmiyor. İşini bitirecek öyle gidecek. Buna karşılık fazla mesai talep etme hakkı var mı? Kesinlikle yok. Bu bir. İkincisi ücretli izin hakkı yok. Sosyal hak yok. Sendikal hak yok. Ücretler de çok ciddi oranda düşüyor.
Bu sosyal hak dediğiniz nedir?
Sosyal hak efendim yemek parası, yol parası, ikramiye vs. vs. Buna 6772 sayılı yasada ödenmesi gereken ilave tediyeler de dahil buna.
En son ne dediniz, ne istiyorsunuz? Hangi noktadasınız?
En başından da en sonundan da biz birşey söyledik: Bu 4-C koşulları 200 yıl öncesinin çalışma koşullarıdır, kölelik düzenidir. Biz Tekel işçileri olarak böyle çalışmayız. Bizim işletmemiz özelleştirilmiyor kapatılıyor. Kapatmanın koşullarını da bu iktidarın uygulamış olduğu IMF ve Dünya Bankası koşulları belirliyor. İçki fabrikalarımızı sattınız parasını aldınız. Sigara fabrikalarımızı sattınız parasını aldınız. Tütünlerimizi sattınız parasını aldınız. Bizi işsiz bıraktınız ve şimdi de diyorsunuz ki ‘Yatanlara mı para ödeyelim’. Biz de iki yıldır hükümete diyoruz ki ‘Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Sıkıntı olacak ne olur bu işi halledelim.’
Yazılar yazmışız Başbakanlığa, MALİye Bakanlığı’na, Özelleştirme İdaresi’ne ‘burada sıkıntı olacak. Oturup birlikte koşulları konuşalım. İnsanlarımızı biran önce başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledelim’ diye. Hükümetten gelen cevaplar da ‘Önerilerinizi dikkate alacağız, düzenlemeleri yaparken sizinle konuşacağız’ şeklindeydi. Ama bugüne kadar hükümet bu konuyu bizimle konuşmadı. Gelip dediler ki ‘Özelleştirme Yüksek Kurulu karar aldı biz işletmeleri kapatıyoruz’.
Şimdi ne istediğinizi madde madde herkesin anlayacağı gibi anlatın?
Öncelikle şunu diyoruz, herkesin anlayacağı şekilde. Hükümet bize diyor mu ki sizi 4-C’li olarak çalıştıracağız. 4-C’li çalışınca patron kim, işveren kim… hükümet. Biz de diyoruz ki bize 4-C’li olarak iş vermeyi garanti ediyor musun? Evet. O zaman bizi 657 sayılı yasaya göre değil işçi olarak gönder göndereceğin yere. İlk koşulumuz bu .
‘Memur gibi gönderme’ diyorsunuz öyle mi?
Memur de değil efendim keşke memur gibi olsa. Ne o ne öbürü, ne erkek ne dişi. Yani devekuşu gibi. Ne kuş, ne dört ayaklı hayvan. Diyelim ki Devlet Su İşleri’ne gönderdiniz bizi aylık ücret 1000 lira, Tekel’de çalışanın ücreti de 1300-1500 lira. Gittiğimiz yerdeki skala karşılığındaki, toplu sözleşmedeki ücret neyse onu kabul ediyoruz. Yani ücret indirimini de kabul ediyoruz.
Peki başka şehire gitme konusu? Bir sıkıntı yok mu?
Hiç önemi yok, hiçbir ön yargımız yok. Elbette önceliğimiz kendi yöremiz olur ama olmazsa neresi olursa gideriz. Biz karnımızı doyurmak için çalışıyoruz.
Siz normal bir çalışma süreniz, 12 ay maaşınız, sosyal haklarınız olmasını istiyorsunuz. Aynen öyle efendim. Sosyal güvenlikte kayıplarımız olacak. Neden sosyal güvenlikte kayıplarımız olacak? 4 ay çalışıyorsanız prim oranımız, prim ödeme gün sayımız düşünce emekli olma süremiz de uzayacak. Oran düştüğü için emekli maaşımız da düşecek. 4c kapsamındaki bir çalışanın iki günden fazla istirahat alma hakkı da yok.
Peki başbakanın Türk İş Başkanı Mustafa Kumlu ile yaptığı son toplantıya kadar görüşlerinizle, 4-C ile ilgili bilgisi var mıydı? Kendisine bu konuda bilgi aktarılıyor muydu bakanlar ve bürokratlar tarafından?
Hayır efendim. Ne bakanlar, ne bürokratlar bizimle 4-C’den başka bir şey konuşuyordu. Aralık ayının ortalarında Ankara’ya geldiğimizde sayın Hayati Yazıcıoğlu ve sayın Kapusuz (AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz) ile bizim başkan Mustafa Kumlu’nun da bulunduğu heyet bir araya geldi. Onlar 4-C’nin dışında bir şey konuşmuyorlardı ki. Efendim 10 ayı 11 ay yaparız, 11 aysa 11 ay 20 gün yaparız. Biz de diyorduk ki Türkiye’nin dışında dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir çalışma düzeni yok.
Peki devlet ne kazanacaktı bundan zaten 10 ayı 11 ay yapıyoruz?
Bir anlamı yok efendim.
İnatlaşmaya mı girdi bu iş?
Efendim inatlaşma da değil. Sayın başbakan mesela yıllık ücretli izinleri nasıl yok diye soruyor. Kıdem tazminatı nasıl yok diye soruyor. Sayın Kumlu’ya ‘Mustafa Bey bu insanlar 4-C kapsamında çalıştıkları süre için nasıl kıdem tazminatı almazlar’ diye soruyor. Sayın başbakan bunları o toplantıda sendikacıdan öğreniyor.Memura biliyorsunuz ki bu para hizmet ödeneği olarak ödeniyor. Ama 4-C’liye yok.
Yani 4-C kapsamında 10 sene bile çalışsa kıdem tazminatı yok öyle mi?
Kuruş yok efendim.
Keşke bunları daha önce anlatsaydınız kamuoyuna.
Efendim bunları anlatacağız da karşımızda konuya ciddi ciddi çözüm bulmak isteyen muhatap yok. Muhatabımız diyor ki ‘Kardeşim asgari ücretle çalışmak isteyen milyonlarca işsiz var’. Devletin Çalışma Bakanı hatırlarsınız yılbaşı günü basın toplantısı yaparak ‘4-C’de iyileştirme yaptık. Bu paraya çalışacak milyonlar var’ gibi çirkin, aşağılayıcı laflar etti. Kime neyi anlatalım biz?
Başbakan Erdoğan ile yapılan son görüşmenin ardından bu iş çözülüyor gibi bir görüntü ortaya çıktı, öyle mi?
Yani orana vurursak yüzde 60-70 çözülebilir diyebiliriz. Ama şu vardır çözülebilmesinin koşulunu çok net ifade ettik. Bundan farklı bir çözüm kabul edilebilir değildir.
Sizinle başka bir şeyi de paylaşayım. Bize 400 milyon lira civarında kıdem ve ihbar tazminatı ödeyecek devlet. 12 bin kişiyiz ve ortalama rakam da 33 bin lira civarında. Biz dedik ki MALİye’nin de, devletin de eli dar bu parayı da bize ödemeyin. Bizi özlük haklarımızla birlikte başka kamu kurum ve kuruluşlarına gönderin. Emekliliği gelenlere de peyderpey ödersiniz. Onu da dedik bundan öte ne diyelim.