TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlanması isteğimi bilgilerinize sunarım.
Saygılarımla. 8 Şubat 2010
Süleyman Yağız
DSP İstanbul Milletvekili
1- Devlet Bakanı Sayın Hayati Yazıcı, TEKEL işçilerinin eyleminde PKK‘lıların da parmağı olduğunu iddia etmiştir. Yazıcı, "Biz çalışmalara devam ederken araya provokatörler girdi. İşe şeytan karıştı. Hani 72 buçuk millet derler ya, Türkiye’de ne varsa PKK da dâhil bu işe fitne sokmaya başladı" demiştir. Bakanınızın bu ifadesini nasıl karşılıyorsunuz?
2- Özel olarak bakanınızın, genel olarak de hükümetinizin elinde bu konuda somut bir bilgi, belge var mıdır? Varsa bunların kamuoyuna açıklanması gerekmiyor mu?
3- PKK‘nın bir kolu olarak nitelendirilen KCK’nın, “TEKEL işçilerinin Türkiye tarihinde örneği az yaşanmış bir direniş içinde olduklarını belirterek, işçilerin mücadelelerini desteklediklerini” açıklaması, bakanınızın iddiasına dayanak olabilir mi?
4- KCK’nın TEKEL işçilerini desteklemesi suç mudur? Bir an için suç olduğu varsayılsa bile, bunun sorumlusu olarak TEKEL işçileri gösterilebilir mi?
5- Sayın Bakan’ın, “buçuk millet” sözü ayrıca bir hakaret ve ayrım içermektedir. Çünkü, “buçuk millet” sözüyle ne yazık ki Çingene kardeşlerimiz kastedilmektedir. Bakanınızın “buçuk millet” sözünü, hükümetinizin “Roman Açılımı” ile bağdaştırabilmek mümkün müdür? Bir hükümet üyesinin bunu bile düşünmeden ağzına geleni söylemesi kabul edilebilir bir şey midir?
6- Bakanınız, bu sözü nedeniyle Çingene kardeşlerimizden özür dileyecek midir?
7- Siz de bazı konuşmalarınızda, “Şecaat arz ederken sirkatin söyler” ifadesini kullanıyorsunuz. Her ne kadar cümlenin başındaki “merdi Kıpti” sözcüğünü söylemiyor iseniz de dinleyenlerde sözün tamamı ifade ediliyormuş gibi algılanmaktadır. Bilindiği gibi, bu söz de Çingene kardeşlerimize yönelik çok ağır bir hakareti ihtiva etmektedir. Bu tür önemli ve ciddi ayrıntılara özen göstermiyor olmanız, “Roman Açılımı”nız ile çelişmiyor mu?
8- Öte yandan, kendilerine 3H (Hürriyet, Hukuk, Hoşgörü) Hareketi adını veren bir grup, İstanbul Taksim’deki AKM önünde toplanarak, hükümetinizin dışında hemen herkesin destek verdiği TEKEL işçilerinin eylemine tepki göstermiştir. Haklarını kaybetmemek için ölümü bile göze alan işçileri kınayarak, dünyada belki de bugüne dek hiç görülmemiş bir protestoya imza atmıştır. Bu akıl almaz tutumu nasıl karşılıyorsunuz?
9- Dünyanın başka hangi demokratik ülkesinde hak arayanlar, bir başka kişi ve kesimler tarafından protesto edilmiştir? Böyle bir tepkiyi; “hürriyet”, “hukuk” ve “hoşgörü” ile bağdaştırabilmek mümkün müdür?
10-Bu “hareket”le ilgili olarak elinizde bir veri ve resmî bir kayıt var mıdır?
11-Bu grubun Medeni Sungur adlı sözcüsü, “Hükümet devletçi ekonomi anlayışını terk etmede samimi ise reformlara hız vermelidir. Sadece kendilerine yakın gruplara ihaleleri ve devlet kaynaklarını akıtmamalıdır" diyerek hükümetinizi de eleştirmiş ve bir kafa karışıklığı yaratmaya çalışmıştır. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
12-Bu arada,
Ankara Emniyet Müdürlüğü, resmî araçlarla TEKEL işçilerine erzak ve yakacak taşıdıkları gerekçesiyle bazı belediyeler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştur. “Demokratik ve sosyal bir hukuk devleti”nde böyle bir suç duyurusunda bulunmak, devletin bu ilke ve özellikleriyle ne kadar uyuşmaktadır? Bu, işçilere yönelik çok açık bir baskı ve yıldırma girişimi değil midir?
13-Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün suç duyurusu, İçişleri Bakanınızın ya da sizin bilginiz dâhilinde mi yapılmıştır?