1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI / NE KUTLANIYOR
İşçiler 32 yıl sonra Taksim Meydanı’na girdiler. Burada önemli olan, işçinin 1 Mayıs Bayramı’nı Taksim Meydanı’nda kutlaması değil, 32 yıldır Taksim Meydanı’nın işçiye kapalı tutulması.
İşçiler 32 yıl sonra Taksim Meydanı’na girdiler. Burada önemli olan, işçinin 1 Mayıs Bayramı’nı Taksim Meydanı’nda kutlaması değil, 32 yıldır Taksim Meydanı’nın işçiye kapalı tutulması.
Ama bu da şaşırtıcı değil. Türkiye’de işçi, yazılı olan ve olmayan yasaklarla kuşatılmış durumda. Taksim Meydanı da işçiye getirilen yasaklardan biriydi.
1 Mayıs 1977 kapanmış bir defter değil. Olayın suçluları yakalanmadı. Yakalanacağa da benzemiyor. CHP’nin 20 Nisan 2010’da olayın açıklığa kavuşturulması için verdiği Meclis araştırması önergelerinin AKP oylarıyla ret edilmesi dikkat çekici. Meclis’te bu konuda bir araştırma komisyonu bile kurulamadı.
İşçinin 1 Mayıs’ta bayram yapmak için bir nedeni yok. AB Komisyonu’nun 2009 İzleme Raporu da bunu gösteriyor. Rapora göre, Türkiye’de sendikal haklar gerçek anlamıyla tesis edilmiş değil. Sendika reformu yasası yıllardır bekliyor. Mevcut yasal çerçeve, örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakları bakımından AB standartları ve ILO Sözleşmeleri ile uyum içinde değil. ILO Uzmanlar Komitesi Türkiye’ye bu reformları gerçekleştirmesi çağrı yaptı. İşçi, işveren ve Hükümet arasında diyalog zayıf. Toplu sözleşmeden yararlanan işçilerin yüzdesi düşük. Yoksulluk sınırında yaşayanların yüzdesi çok yüksek (%18.5).
Dünyanın en büyük işçi sendikası federasyonu olan ve 155 ülkede 175 milyon işçiyi temsil eden Uluslararası Sendika Konfederasyonu (ITUC)’nun Türkiye’ye bakışı da AB’den farklı değil. 28 Nisan 2010 tarihinde Türkiye ile ilgili olarak yayınladığı basın bülteninde ITUC, Türkiye’de sendikal hakların sık sık ihlal edildiğini, toplu sözleşme ve grev haklarının ağır biçimde engellendiğini, işçilere sendikadan çıkmaları için baskı yapıldığını, sendikaların iç işlerine müdahale edildiğini, sendikacıların terörizmle suçlanarak tutuklandıklarını, KESK üyesi 31 sendikacının yargılandığını, Tuzla tersanelerinde DİSK’e bağlı Limter-Is’in önde gelenlerinin, yasalara aykırı olarak işten çıkarılan işçileri savundukları için, bir şirket yöneticisinden ölüm tehditleri aldıklarını belirtmekte…
Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nun nisan ayında İstanbul’da yaptığı Genel Kurul toplantısında konuşan ITUC Genel SEKRETERİ Guy Ryder, Türkiye’de basın ve sendika özgürlüklerine getirilen sınırlamaları sert bir biçimde eleştirdi. Konu ile ilgili olarak hazırlayacağı raporda durumun ciddiliğini ortaya koyacağını ve Türk Hükümeti’nin sorunların çözülmesi konusunda olumsuz bir tavır takındığından söz edeceğini söyledi.
Görünen o ki, kendi burjuvazisini yaratan AKP, sendikaları da denetim altına almaya çalışıyor.
Sendikalar üzerindeki baskıları, kamu hizmetleri alanında taşeron sendikalar aracılığıyla iktidardan yana olmayan sendikaların etkisiz hale getirilmeye çalışıldığını, işçilerin sendikalarından istifa etmeye ve sendika değiştirmeye zorlandığını, sendikalara karşı kapatma davaları açıldığını, basit ihmaller yüzünden sık sık tersanelerde, maden ocaklarında, fabrikalarda işçilerin yaşamlarını yitirdiklerini, kayıt dışı çalışanlara göz yumulduğunu, çocuk işçilere karşı önlem alınmadığını, kamu çalışanlarının toplu sözleşme ve grev hakkı olmadığını, asgari ücretin açlık sınırı altında belirlendiğini yabancı gözlemciler bilmeyebilirler. Ancak bunları kamuoyuna duyurmak, sendikalar kadar basının da görevi. Sendika hakları ve basın özgürlüğü bu nedenle birbirleriyle yakından bağlantılı, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte…
AKP’nin anayasa değişiklik paketi ise işçinin durumuna bir düzeltme getirmiyor. Kamu çalışanlarına grev hakkı vermediği gibi, toplu sözleşme hakkı da gerçek değil. Uyuşmazlık çıkması durumunda taraflar sorunu Uzlaştırma Kurulu’na götürebilecekler. Kurulun kararları kesin ve toplu sözleşme yerine geçecek. Uzlaştırma kurulunun oluşumu kanunla düzenlenecek. Yani hükümete bağlı olacak. Başka bir deyişle, hükümet kendi iradesini Uzlaştırma Kurulu aracılığıyla sendikaya kabul ettirecek.
Türkiye’de işçinin bayram yapması için bir neden yok. Ama kazanılması için mücadele edilmesi gereken haklar var. 1 Mayıs Bayramı bu gerçeği anımsamak bakımından önemli.
RIZA TÜRMEN- MİLLİYET