Okmeydanı EĞİTİM ve Araştırma Hastanesi acil servisi… En çok acil sağlık hizmeti veren, günde 2 bin vatandaşın başvurduğu, şiddet vakalarının sıkça yaşandığı acil servis… Evet günde 2 bin vatandaş geliyor bu servise. Ayakkabısı vuranından saçı beyazlayana, kaşıntısı olana kadar. Başvuranların önemli bir bölümünü de kapsayan birinci basamak sağlık hizmetinden memnun olmayana kadar…
Günde 2 bin vatandaşın başvurduğu, şiddetin sık yaşandığı bu serviste işler nasıl yürüyor? Bu soruyu yerinde aradık ve hastanenin acil servisinde birkaç saat geçirdik. O birkaç saatin ürünü olarak çıkan dosyamızda, servisteki yoğunluğun nedenini, yaşanan şiddet vakalarını ve nedenlerini, son olarak da çökmüş sağlık sistemine karşı sağlık emekçilerinin çözüm önerilerini ele aldık.
Acil servis çalışanlarıyla görüşmek için Okmeydanı EĞİTİM ve Araştırma Hastanesindeyiz. Önce Hemşire Murat Erat’la görüşüyoruz. Görüşmemiz sık sık kesiliyor, zira Murat Erat’ın neredeyse nefes alacak vakti bile yok. Nihayetinde görüşmemizi şu şekilde yapabiliyoruz: Bir masanın başında bekliyoruz, Hemşire Erat yanımızdan geçerken bir soru soruyoruz. Erat, koşturarak bir iş yapmaya gidiyor (iğne, kan alma vb.), tekrar yanımızdan geçerken sorumuzu cevaplıyor… Diğer sorularımıza da bu şekilde yanıt veriyor.
İNSAN ÇEŞİTLİLİĞİ
İşte Okmeydanı EĞİTİM ve Araştırma Hastanesinin acil servisinde böyle bir yoğunluk yaşanıyor. Öyle bir yoğunluk ki çalışan 5 dakika bile oradan ayrılamıyor. Murat Erat, Taksim İlkyardım Hastanesinin taşınması ve Bağcılar EĞİTİM ve Araştırma Hastanesinin acil servisinin kısmen kapatılmasıyla, Okmeydanı Hastanesinin acil servisine günde ortalama 2 bin vatandaşın geldiğini söylüyor. Ortalama bir yaş grubu yok. Bastonuna dayanarak 32 doğumlu amcalar-teyzeler de geliyor, 97 doğumlu gençler de. Herkesin şikayeti ayrı tabii. Karın ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı… Ancak Murat Erat başvuru nedenlerinin bunlarla sınırlı olmadığını anlatıyor: “Kaşıntısı olan da geliyor. ‘Saçım beyazladı’ diyen de. Uykusu kaçan da ayakkabısı vuran da…” Bu sebeplerle gelenler uygun bir dille gönderiliyor.
VATANDAŞ BİRİNCİ BASAMAKTAN MEMNUN DEĞİL
Ancak bu vatandaşları, birinci basamak sağlık sisteminden memnun olmayan vatandaşlar izliyor. Murat Erat şunları söylüyor: “Mesela aşı olmaya gelen var. Bu kişinin normalde aile hekimine gitmesi gerekir. Ancak problem orada başlıyor. Randevu almak istiyor ama en erken birkaç gün sonraya alabiliyor. Koruyucu sağlık hizmeti zaten yerlerde. Böyle olunca acile geliyor.”
‘ACİLLER KAÇIŞ YERİ’
Sağlık emekçileri de haliyle böyle bir ortamda yetersiz kalıyor. Az kişiyle çok iş yaptıklarını anlatan Erat, “Dinlenmek isterseniz üstten ‘Hayır dinlenemezsiniz’ diye tepki geliyor. Şu an aciller kaçış yeri. Acilde başlayan insanlar bir süre sonra daha rahat yerlere gidiyor. Mesela yoğun bakıma. Niye? Çünkü orada hasta yakını yok.” Tam o esnada bir kişi bağırıyor: “Hastamız var, sanki güneşlenmeye geliyoruz.” Bir hasta yakını girilmesi yasak olan bir bölüme girmek istiyor. Neyse ki bir olay çıkmadan hasta yakını içeriden çıkarılıyor.
Murat Erat devam ediyor: “24-32 saat kesintisiz nöbet yazılıyor. İş yükümüz çok fazla, azaltılması lazım. Eleman eksikliğinin giderilmesi lazım. Dışarıda harcayabilecek boş zaman bile kalmıyor. Bu yoğun tempo gelecek için bizi çok yoracak. Onun için yıpranma payı istiyoruz. Kiraya, faturalara, yola, yüzde 10 zam gelirken bize yüzde 3 zam geliyor, bu ciddi bir sıkıntı.”
EL YIKAYACAK BİR LAVABO BİLE YOK
ACİL servisteki yoğunluğun üzerine bir de hastanenin şartları eklenince iş daha da zorlaşıyor. Erat şöyle özetliyor: “Dinlenme odaları yok. Bizim soyunma odamız B polikliniğinin altında. Odada fare bile görüldü. Bölümde bir tuvalet var ama lavabo yok. Düşünsenize elimize bir iğne battığı zaman elimizi nerede yıkayacağımızı bilmiyoruz.”
1-2 DAKİKA SÜREN GÖRÜŞME
İSTANBUL Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Temsilcisi Dr. Ebru Yılmaz. O da burada asistan hekim olarak çalışıyor. Yoğunluktan dolayı bir kez yanımıza gelip hızlıca anlatmaya başlıyor. Sadece birkaç dakika süren görüşmemizde şunları söylüyor: “İş yükü çok fazla, herkes yapması gerekenden 2-3 kat daha fazla iş yapıyor. Hasta yoğunluğuna rağmen personel eksik. Çeşitli bölümler eksik. Diğer acillerin kapatılmasıyla başvurularda 1.5 katlık artış oldu. Yönetim izole olmuş durumda. Acil şartlarında sorunları algılasalar bile çözmek istediklerini pek zannetmiyorum.”