24 Haziran milletvekili genel seçimlerinde aday oldunuz. Seçmenlerden nasıl oy isteyeceksiniz?
KÖYLÜDEN OY İSTEYECEKSİNİZ
Diyelim bir köye gittiniz. Köylülere, hani o “çarıklı erkanıharp” dediğimiz, hani o saf gözüküp gerçekte “kaçın kurrası o” dediğimiz, görmüş geçirmiş insanlara propaganda yapacaksınız. Peki, bir tarlaya uzaktan baktığınızda, o tarlada ekili olanın arpa mı, buğday mı olduğunu bilebiliyor musunuz?
Peki, ağaçların henüz meyveye durmadığı bir dönemde bir ağacın gövdesine, dal yapısına veya yapraklarına bakıp, onun hangi ağaç olduğunu anlayabiliyor musunuz? Köylüye bu yıl ne kadar mazot parası verileceğinden haberiniz var mı? Arazi toplulaştırmasını duydunuz mu? Kaç dönümden küçük arazilerin satışının yasaklandığını biliyor musunuz? Yoksa uzaktan baktığınızda yeni doğmuş bir danayı köpek zannedecek kadar köyden uzak mısınız?
Bu soruları uzatabilirsiniz.
Eğer köyde siyasi çalışma yapmaya gittiyseniz ve bu soruların yanıtlarını bilmiyorsanız, ağzınızla kuş tutsanız başarı elde edemezsiniz. Propaganda yapmaya çalıştığınız köylümüz sizi dinler, çay ısmarlar, dağıttınız broşürü alır; ancak oyunu kesinlikle vermez. “Daha arpayla buğdayı ayıramıyor, bir de gelmiş bana akıl öğretmeye kalkıyor” derler ve arkanızdan dalga geçerler.
İŞÇİDEN OY İSTEYECEKSİNİZ
Ülkemizde gelir getirici bir işte çalışanların yüzde 70’i işçi ve memur. Bunların yanı sıra 6 milyonu aşkın işsiz var. Kayıtdışı biçimde çalışan emekliler, öğrenciler, ev kadınları da cabası.
Seçim kazanmak istiyorsanız, bu insanlardan oy almanız gerekiyor. Dış politikadan, ülkemizdeki siyasal gelişmelerden söz edebilirsiniz. Türkiye’nin cari açığını, dış borç miktarını, merkezi yönetim bütçesindeki son durumu bilebilirsiniz. Ancak kitlelerin, yani sıradan milyonlarca işçinin size soracağı sorular farklıdır.
2 Nisan’da kamu kesiminde kadroya geçirilen taşeron işçileri, işyerlerindeki eski kadrolu işçilerle aynı haklara kavuşabildi mi? Bu işçiler ne zaman toplu iş sözleşmesinden yararlanabilecek? Peki, o zamana kadar bu işçilere ne kadar zam verilecek?
Özel sektördeki taşeron işçileri ne oldu? Onlar için bir kurtuluş var mı? Kredi kartı borcu biriken işçi, kendi isteğiyle ayrılmak istediğinden, işyerinden kıdem tazminatı nasıl alabilir?
İŞKUR’un toplum yararına programından nasıl yararlanılır? İşsizlik ödeneği miktarı nasıl hesaplanıyor? Kimler yararlanabiliyor işsizlik ödeneğinden? İşten çıkarılan işçi, kıdem tazminatını yakmamak için ne yapmalı? Kıdem tazminatı için zamanaşımı süresinin azaltıldığı söyleniyor, doğru mu? İşten çıkarılan işçi ne kadar süre içinde nereye başvurmalı? Ne zaman emekli olabileceğim? Rapor aldım; geçici işgöremezlik ödeneğim ne kadar tutar?
Bu soruları da uzatabilirsiniz. Bunları uydurmuyorum. Bunlar ve daha bunlar gibi birçoğu, sık sık karşılaştığımız sorular.
Bir kahveye gittiniz. Propaganda yapıyorsunuz. Şehirde bir kahvede oturanların büyük bölümü ya emeklidir, ya da işçi. Siz genel siyasal gelişmelerden söz edeceksiniz. Sizi dinleyecekler. Ancak sizi dinlerken, kafalarında geçim derdi olacak. Ekonomik kriz derinleştikçe geçim derdinin önceliği artacak. Bu arada da bir işçi size bu sorulardan birini yöneltecek. Belki emeklilikte yaşa takılan biri, kendi durumunu soracak.
Kekeleyeceksiniz. Belki de “vallahi bilmiyorum, oraları henüz çalışmadım” deme cesaretiniz olmadığından, kulaktan dolma bilgiyle sallayacaksınız ve çuvallayacaksınız. Sonra da bu işçilerden oy bekleyeceksiniz.
Böyle yapacaksanız, kendinizi hiç boşuna yormayın.