AKP’DEN EMEĞE 4’LÜ KUŞATMA
KCK soruşturması kapsamında Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Lami Özgen dahil çok sayıda KESK yöneticisi gözaltına alındı.
KCK soruşturması kapsamında Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Lami Özgen dahil çok sayıda KESK yöneticisi gözaltına alındı. KESK Genel SEKRETERİ İsmail Hakkı Tombul’un verdiği bilgiye göre, gözaltına alınanlara sorulan sorular, "21 Aralık 2011’deki iş bırakma eylemine neden katıldın, neden bordro yaktın" gibi demokratik bir ülkede son derece doğal olan sendikal bir etkinliğin suç sayılması amacını taşıyor.
KESK’in son dönemde "4 4 4" eğitim yasasına karşı mücadelesi, 23 Mayıs 2012 tarihli grevdeki tavn, siyasal iktidarın şimşeklerini üzerine çekmesine neden olmuştur. Yine KESK Genel SEKRETERİ Tombul’un ifadesiyle bu tür eylemler KESK’e olan ilgiyi yeniden arttırmış, üye kaybı durduğu gibi artışa geçmiştir.
KESK’e yönelik operasyon, aslında örgütlülüğe yönelik bir operasyondur, sendikal örgütlülüğün giderek tasfiyesi amaçlanmaktadır. Önümüzdeki dönemde kamu çalışanlannın iş güvencesini kaldırmaya yönelik adımlara daha da hız verilecektir. O nedenle KESK muhalefeti sindirilmek istenmektedir.
Kamu çalışanlannın dinamik ve direngen örgütüne yönelik bu saldınyı tek başına düşünmemek gerekir. Ksa bir süre önce hava işkoluna grev yasağı getirilmiştir. AKP iktidan, KESK operasyonu ve grev yasağı ile birlikte emeğe yönelik kuşatmasını adım adım ileri götürmektedir. Şu anda yeni grev yasağı, hava işkolu için geçerli olsa da, "stratejik sektör" bahanesiyle sırada diğer işkollan da vardır.
Kuşatmanın üçüncü ayağı ise, işkolu barajıdır. Halen Meclis’te bulunan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasansı’na göre, bir işçi sendikasının toplu sözleşme yapabilmesi için o işyerinde en az iki bin üyesinin bulunması ve sendikanın o işkolundaki işçilerin en az yüzde l’ini üye yapması gerekiyor.
SGK 2011 verileri dikkate alındığında, toplam 94 sendikanın 57’si bu çifte baraja takılıyor. Yine tasanda, Bakanlar Kurulu bu barajı yüzde 3’e kadar yükseltmeye yetkili bulunuyor. Barajın yüzde 3’e çıkması ise, DİSK veHak-lş’ebağlı sendikalannnerdeyse tamamının toplu sözleşme yapma yetkisini ortadan kaldınyor, Türk-lş’e bağlı sendikalann da yarıdan fazlası toplu sözleşme yapamaz duruma düşüyor. Başta TOBB olmak üzere işverenler barajın yüzde 5’e çıkmasını istiyor. Bu baraj meselesi, sendikalann üzerinde bir tehdit unsuru olarak duruyor.
Kuşatmanın dördüncü halkası ise, eğer emek kesimi bu saldınlara karşı yeterli cevabı veremezse kıdem tazminatının fona devri, bölgesel asgari ücrete geçilmesi, özel istihdam bürolan aracılığıyla çalışma hayatında kölelik koşullannın iyice yaygınlaşması olacak.
İşte Türk-lş’ten Kamu-Sen’e kadar tüm emek örgütleri, KESK’e yönelik operasyonu sadece bu konfederasyon bağlamında algılamamalı, sermayenin kendi krizinden çıkması amacıyla tüm emeği ile geçinenlere, emeklilere, dar gelirlilere yönelik topyekûn bir saldınsı olarak değerlendirmelidir. Ortak bir mücadele hattı kurulmazsa, bu kuşatmaya gerekli yanıt verilmezse arkası da gelecektir. Aynca CHP’nin KESK’in yanında durması da önemlidir, daha kararlı bir siyasal destek sağlanmalıdır.