ALBAYLAR CUNTASI
1980 sonrasında yerleşen sınırsız-sorumsuz neo-liberal finans sisteminin, 2007/2008 yıllarından itibaren ise ABDden kaynaklanan finansal ve ekonomik yıkımın maliyetini, çevre ülkelerdeki sıradan yurttaşlar ekonomik, siyasi ve toplumsal bedelleri ile ödüyorlar.
12 Şubat günü Atina’da Akropolis’i işgal eden sıradan Yunan yurttaştan, "demokrasi doğduğu yerde öldü" afişi açtı. Atina 12 Şubat gecesinde cehennemi yaşadı. Atina’da alevler yükselirken, Yunanistan Parlamentosu son bir yıl içinde ikinci kez "AB ve IMF’in istediği bir yeni İstikrar Programını" oyladı ve kabul etti. Karşılığında Yunanistan’a 130 milyar Euro destek sağlanacak. Bu destek ancak vadesi gelmiş borç ödemelerinde kullanılacak.
Evet, ama yetmez
İkinci paketin Yunan Parlamentosu’nda onaylanmasına karşın bu haftanın başında bir araya gelen Euro MALİye Bakanları yeni kararlar alacak. Yunanistan’a Başbakan ve teknokrat hükümet atanmasından sonra, şimdi Euro MALİye Bakanları Yunanistan’daki bakanlıklarda görev yapmak üzere 20 kişilik bir Avrupalı bürokrat kadrosu gönderecek. Almanya ayrıca, Nisan ayında yapılacak Yunan genel seçimlerine kadar, borç yeniden yapılandırılması ile ilgili kararı erteleme eğilimini ortaya koydu. Gerekçesi şu: "İstikrar Paketi" için verilen parlamento onayını, seçilecek yeni Yunanistan parlamentosunun da garanti etmesini istiyor. Kısacası, başta Almanya ve AB, Yunanistan parlamentosunun kararına "evet ama yetmez" diyor.
Şimdi AB’nin "daha az müsaadeye mazhar" üyeleri için yeni AB standartlan oluşuyor. Yeni standartlar bize çok şeyleri hatırlattı. Albaylar Cuntasından 36 yıl sonra Yunanistan AB Triumvirası yönetiminde artık. Yeni AB standartlan da yavaş yavaş ortaya konuyor.
Türkiye, 20 Temmuz 1974 günü Kıbrıs’a yaptığı çıkarma ile adada Makarios’a karşı darbe yapan Samson’u devirirken, Yunanistan’da da 1967 Cuntası devriliyordu. Sürgünde olduğu Paris’ten dönen Karamanlis’in yönetiminde, yeniden demokratik yaşama geçen Yunanistan’ı, o tarihteki AET, şimdiki AB, cunta devrildikten bir buçuk yıl sonra büyük bir hızla tam üyeliğe kabul etti. Türkiye o tarihte de tam üyeliğe adaydı, bugün de hâlâ aday. En uzun süreli "tam üyelik adayı" ülke olarak AB tarihine geçti.
1974 Temmuz Harekatı ile demokrasiye geçtikten 37 yıl, AB üyeliğine kabulden 35 yıl sonra Akropolis’te açılan, "demokrasi doğduğu yerde öldü" afişi, geçtiğimiz sonbaharda AB’nin dayatmasıyla; siyasi partilerin zorla ortak hükümete girmesi, atanan başbakan ve hükümet ile şimdi atanmakta olan yüksek bürokrat kadrosuyla artık "AB askısındaki demokrasinin" de bittiğini vurguluyor.
Afiş, AB dayatmasının sıradan Yunan yurttaştan gözündeki yerini en iyi ifade eden düşünceyi yansıtıyordu. 1980 sonrasında yerleşen "sınırsız-sorumsuz" neo-liberal finans sisteminin, 2007/2008 yıllarından itibaren ise ABD’den kaynaklanan finansal ve ekonomik yıkımın maliyetini, çevre ülkelerdeki sıradan yurttaşlar ekonomik, siyasi ve toplumsal bedelleri ile ödüyorlar.
Yunanistan’ın ilk iflası değil
Yunanistan borçlarının ödeyememe durumu ile ilk kez karşılaşmıyor. Bundan önceki mali iflası 1893 yılında yaşamıştı. Tarihe, "Uzun Depresyon" dönemi olarak geçen kapitalizmin ilk bunalım dönemi, 18731875 Alman-Avusturya finansal krizi ile başlayıp, 1896 yılına kadar sürmüş ve aralarında, Osmanlı İmparatorluğu, Mısır, Yunanistan ve sekiz Latin Amerika ülkesinin de bulunduğu on bir ülkenin "mali iflasına" yol açmıştı. Belirtmek gerekir, AlmanAvusturya finans piyasalanndan başlayan bu kriz hızla İtalya, Hollanda ve Belçika’ya yayılmış, daha sonra Atlantik ötesine sıçramış ve tekrar Avrupa’ya geri dönerek İngiltere, Fransa ve Rusya’yı etkisi altına almışür; Yunanistan’ın 1893 mali iflasını zamanın Başbakanı "maalesef müflisiz" diye açıklamıştı. İflas üzerine, Yunanistan’ın borçlarının takibi için yedi Avrupa ülkesinden oluşan "Uluslararası Gözetim Komitesi" kurulmuştu. Borçların tasfiyesini bu "Yunan Düyun-u Umumiyesi" takip etmişti. 2009 yılının sonbaharında, Yunanistan’ın içinde bulunduğu durumu açıklarken Y. Papandreu’nun "maalesef iflas ettik, sözlerinin yenilenmesine izin vermeyeceğiz" açıklaması 1893’e bir gönderme idi.
Kapitalizmin bilinen üç büyük finansal krizinin ikisinde, 1873-1896 "Uzun Depresyon" ve 2007/2008-2011 "Büyük Daralma", Yunanistan iflasa sürüklendi.
Yunanistan’da son günlerde yaşananlar, yeni AB standartlarının uygulandığı bir başka "AB askısındaki demokraside", İtalya’da telaş yarattı. İtalya, 2020 Olimpiyatları adaylığından "maliyetini ödemek" istemediği için vazgeçtiğini açıkladı. Yunanistan 2004 Olimpiyatları’nın maliyetini ödemeye devam ediyor.
Türkiye 2020 Olimpiyat adaylığında ısrarlı.
2012 yılı ücret artışları uygulanmayınca bütçe Ocak ayında rekor fazla verdi
12 Eylül 2010 Anayasa değişiklikleri arasında yer alan düzenlemelerden biri de, Kamu kesimi çalışanlannın Toplu Sözleşme düzenine ilişkin değişikliklerdi. Ancak geçen bir buçuk yıllık sürede AKP Hükümeti bu değişikliğe uygun "uyum yasalannı" çıkartmadı. Bu düzenlemeler yasalaşmadığı için, ilk kez kamu kesimi çalışanlan ve emeklileri 2012 yılına ücret artışı almadan girdiler. Enflasyon oranının, son yedi yılın en yüksek oranında gerçekleştiği 2011 yılından sonra, 2012 yılında, ücret artışı "uyum yasalan" düzenlemesi gerekçe gösterilerek yapılmadı. Kamu kesiminde Ocak ayında ve Şubat ayında ücret artışı yapılmamış durumda ve 2011 yılı ücretleri ödenmeye devam ediyor. Göründüğü kadarıyla memurlar ve emekliler Mart ayında da artış yapılmamış ücretlerini alacaklar.
Memur ve emekli maaşlan 2011 yılı maaştan üzerinden ödenmeye devam edince, 2012 yılının ilk ayında, Ocak ayında, bütçenin "rekor fazla" verdiğini açıkladı MALİye Bakanı. Personel harcamalan eski ücret ödemeleri üzerinden yapılmaya bir süre daha devam edilecek. Kamu Görevlileri Sendikalan Kanunu’nu düzenleyecek olan "uyum yasası" Meclis’e gönderildi. Ancak komisyonlarda bekliyor. Ne zaman yasalaşacağı, yasalaştıktan sonra hangi sürede Bakanlık ile Sendikalar arasında Toplu İş Sözleşmesi’nin bağıtlanacağı belli değil. Daha önce vurgulandı. Meclis, milletvekilleri ve milletvekili emeklilerine ait 2012 ücret artışlannı yasalaştırdı.
Bu süreç; yasalaşma, Toplu İş Sözleşmesi’nin yapılması ve belki Yüksek Hakem Kurulu Uzlaşması tamamlanana kadar, memurlar ve emekliler eski ücretlerini almaya devam edecek. Bütçe de, Ocak ayından sonra Şubat ve Mart aylarında da fazla vermeye devam edecek.