ANADOLU YAKASI TUZLA ŞUBEMİZİN KONGRESİ TAMAMLANDI
İstanbul Anadolu Yakası Tuzla Şubemizin 2. Olağan Kongresi tamamlandı.

İstanbul’da 13 Nisan Pazar günü yapılan kongreye, Genel Sekreterimiz İbrahim Ören, Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Kemal Köse ve Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz katıldı.
Şube başkanlarımızdan Bandırma Şube Başkanımız Şefik Kayhan, Bursa Şube Başkanımız Zeki Ertürk, Gebze Şube Başkanımız Seyfullah Keskinoğlu, Bursa Karacabey Şube Başkanımız Ergün Çarıkçı, İstanbul Avrupa Yakası Şube Başkanımız Turgay Koç, Kocaeli Şube Başkanımız Ali Bostan ve Tekirdağ Şube Başkanımız Aytaç Göçmen de kongrede hazır bulundu.
KARDEŞ SENDİKLARDAN KATILIM
Kongreye, kardeş sendikalardan TEKSİF Tuzla Şube Başkanı Hikmet Numanoğlu ve TEKSİF Sendikası Genel Başkan Danışmanı Ayhan Yanılmaz da katılım gösterdi. Kongre, Anadolu Yakası Tuzla Şube Sekreterimiz Cemil Otlu tarafından yapılan açılış konuşması ile başladı. Sonrasında delegelerin önergesi ile kongreyi yönetmek üzere Divan Kurulu oluşturuldu. Divan Kurulu Başkanlığına Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Kemal Köse, Divan Kurulu Üyeliklerine; Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez ve Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz seçildi. Divan Kurulu yerini aldıktan sonra başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere vatanımızı korurken hayatını kaybeden tüm şehitlerimizin, emek mücadelesinde yaşamını yitiren işçi kardeşlerimizin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Misafirlerin tanıtımı sonrası konuşmalara geçildi.
BAŞKAN ADAYLARI KONUŞTU
Başkan adaylarından Mustafa Efe yaptığı konuşmada, bir mevki ya da makam için değil, tüm işçilerin hakları için mücadele etmeye geldiğini belirterek, “Beş yüz kişinin, beş kişi için değil, beş kişinin beş yüz kişi için, yarın bu beş yüz insanın diğer yüzlerce çalışan işçi kardeşlerimiz için mücadele edeceği, uzun zorlu bir süreci omuzlamak üzere burada olduğumu söylemek isterim” dedi. “İşçinin birliği, beraberliği, kardeşliği her şeyin üzerindedir” diyen Mustafa Efe, “Bunun doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi olmaz. Bunun sağı solu olmaz. Bunun mezhebi, meşrebi, rengi olmaz. Biz hep birlikte, ne kadar güçlü şekilde birbirimizle dayanışma içerisinde olursak o kadar güçlü olacağız” ifadelerini kullandı.
Diğer başkan adayı Murat Atunok da ekibiyle birlikte göreve talip olduğunu açıkladı. “Sizlerin desteğini de alarak, 14 Nisan itibarıyla ekip olarak sizlere nasıl daha faydalı olabileceğimizi planlayacak ve bunları hayata geçirmek için tüm çabamızı sarf edeceğimize emin olabilirsiniz” diyen Murat Atunok, “İnsan ayırt etmeksizin herkesin hakkını savunacağımıza, hizmet yolundan ayrılmayacağımıza söz veriyorum” ifadelerini kullandı.
BİZ KADINLAR MÜCADELENİN TAM ORTASINDAYIZ
Başkan adaylarının konuşmasının ardından Anadolu Yakası Tuzla Şube Kadın Komitesi Başkanı Canan Akçam, kürsüye çıktı. Kadınların sadece üretimde değil, sendikal mücadelede de ön safta olması gerektiğini belirten Canan Akçam, sözlerine şöyle devam etti: “Fabrikalarda, atölyelerde, vardiyalarda, evlerde alın teri döken kadınların sesi olduk. Şiddete, mobbinge ve eşitsizliğe karşı dayanışma ağlarımızı kurduk, farkındalık çalışmaları yaptık. Kadın emeğini görünür kılmak için birlikte çabaladık. Yine sendikamızın kadın çalışmalarında da öncü olmasının bize verdiği güçle, bu dönem boyunca kadın emekçilerin sesi olmak, haklarını anlatmak, şiddete, mobbinge, eşitsizliğe karşı farkındalık seminerleri, örgütlenme çalışmaları ve şubelerimizin kadın komite başkanlarıyla ördüğümüz dayanışma ağı ile örgütlenme mücadelesinde olan, grevde olan kadın işçilerin yalnız olmadığını gösterdik. Biz biliyoruz ki kadın emeği görünür olmadan gerçek bir sendikal mücadele eksik kalır. Ve biz kadınlar artık bu mücadelenin kenarında değil, tam ortasındayız. Kadınların güçlü olduğu bir sendika geleceğe daha sağlam adımlarla yürür.”
Adayların ve misafirlerin konuşmasının ardından bir konuşma yapan Genel Sekreterimiz İbrahim Ören, ekonomik kriz, dış politika, işçi haklarına ve son tutuklamalara dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Genel Sekreterimiz İbrahim Ören’in konuşmasının satır başları şöyle:
NAS POLİTİKALARI İFLAS ETTİ
- 2020’de patlak veren küresel kovid-19 salgınına hazırlıksız yakalanan dünya, bu belirsizlik ve kaos döneminde üretim kapasitesini minimuma indirerek evlere kapandı. Özellikle ekonomisi güçlü devletler, evlerine kapanan halklarını güçlü bütçeleriyle desteklediler ve yetmediği yerde para basarak korumaya çalıştılar. Uzun süren pandemi dönemi, tüm ekonomileri yavaşlattı ve haliyle ülkelerin enflasyonları yükseldi ve ekonomileri daha güçlü, üretimin daha fazla olduğu ülkeler yavaş yavaş kendilerini toparlarken maalesef tüketimin üretimden çok daha fazla olduğu, ithalatın ihracattan daha fazla olduğu ülkemizde enflasyon her geçen gün yükselirken, alım gücü her geçen gün azaldı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi finansal okuryazarlıktan uzak, ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ gibi bilimsellikten uzak, dinsel saplantılarla ekonomimize dayatılan nas politikalarının bugün nasıl iflas ettiğini ibretle izliyoruz.
AĞIR EKONOMİK KRİZİN EŞİĞİNDEYİZ
- ‘Faiz haramdır’ zihniyetiyle, ‘faiz düştükçe enflasyon düşecek’ gibi ucube fikirlerle bir seçim ekonomisinin altyapısını sinsice oluşturan siyasal iktidar, seçim süreçlerinde ‘ekonomik krizler ülkemizden teğet geçti’ iddiasını doğrulatmak için naz politikalarıyla toplumda ekonomik anlamda yalancı bir bahar oluşturarak seçimlerde sonuç almaya çalıştı. Siyasal iktidar şunu çok iyi biliyordu. Eğer kredi faizleri yüksek olursa insanlar tüketimi yavaşlatır, gayrimenkul satışları durur, insanlar psikolojik ve ruhsal anlamda da etkilenir. Tüm bu toplumsal mühendisliklerin üzerine, ekonomik açıdan ülkemizin kaldırmasının mümkün olmadığı ve yıllardır ağır ifadelerle karşı çıktığı EYT yani emeklilikte yaşa takılanlar sorununu da ortadan kaldırarak siyasi ömrünü uzatan siyasal iktidar, yolsuzluk ve israfta da sınır tanımayarak ekonominin dip yaptığı, gelirlerimizin sürekli eridiği, marketlerde etiketlerin her gün değiştiği, gelir dağılımının, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde görülmediği kadar bozulduğu, her gün fakirleşen bir ülke yarattı. Gerçekten merak ediyoruz. Faiz haram, naz politikaları helaldi. Şimdi neden faiz arttırıyorsunuz? Dünyada en yüksek faiz veren üç ülke arasındayız. Seçim dönemlerinde faizi düşür, yalancı bahar yaşat. Şimdi de faiz arttır babam faiz arttır. Faiz arttırmaya doymuyorsunuz. Çünkü faiz arttırmazsanız millet dövize yönelecek ve dolar uçacak. “Onların doları varsa bizim de Allah’ımız var” sözlerinin de hiçbir işe yaramadığı, enflasyonun hiper enflasyona dönüştüğü ve ülkemizi derinden etkileyecek daha da ağır bir ekonomik krizin içine gireceğimiz aşikâr.
İSRAİL EN GENİŞ SINIRLARINA AKP DÖNEMİNDE KAVUŞTU
- Dış politikada savrulan ülkemiz, her geçen gün itibar ve mevzi kaybediyor. Ukrayna-Rusya savaşında etkin bir aktör olduğunu yandaş kanallarıyla sürekli dile getiren iktidar, barış görüşmelerinin Suudi Arabistan’da olduğundan bahsetmiyor. Hamas-İsrail görüşmelerinde Katar’da yürütüldüğü esir takaslarının da Katar’da yapılan müzakereler sonucunda gerçekleştiğini unutmayalım. İktidarın avaz avaz bağırdığı, terör devleti İsrail’in tarihinin en geniş sınırlarına maalesef AKP iktidarı döneminde kavuştuğunu unutmayalım. Katil Netenyahu, Gazze’yi, Güney Lübnan’ı ve burnumuzun dibindeki Suriye’nin başkentine kadar işgal etti. Önümüzdeki günlerde ‘dostumuz’ Trump’ın, tekrar ‘akıllı ol, aptal olma’ tavsiyeleriyle İsrail’le normalleşme sürecine girersek de hiç şaşırmayalım.
ÜLKE TOPLUMSAL PATLAMANIN EŞİĞİNDE
- 40 bine yakın vatan evladının hayattan kopmasına sebep olan terör örgütünü meclise davet etme ve mecliste konuşma yapma kalleşliğini tarif bile edemiyorum. Ama sürpriz değil. Her zaman alıştığımız gibi, siyasal iktidarın kıblesi bir o yana bir bu yana. Tüm bu gelişmelerin ışığında ABD’nin Trump politikalarıyla başlattığı yeni vizyon ve bunun sonucunda ticaret alanında küresel güçlerin karşılıklı gümrük vergisi artışları, küresel ekonomiyi de derinden etkiliyor. ABD’nin çılgınca arttırdığı gümrük vergi oranları ve buna karşılık başta Çin ve Avrupa ülkelerinin karşılıklı vergi artışları, ABD dolarının zayıflamasına sebep oldu. Tüm dünyada dolar düşerken ülkemizde maalesef dolar artıyor. Hiç okur yazarlığı olmayan insanların bile, buradan bazı gerçekleri görmesi gerekiyor. Yıllardır har vurup harman savuran Türkiye ekonomisi maalesef kıvranıyor. Büyük umutlarla getirilen Mehmet Şimşek’in tek yaptığı, sürekli vergi artırarak zaten nefes almakta zorlanan dar gelirli vatandaşı daha da nefessiz hale getirmektir. Kamuda hiçbir tasarrufa gitmeyen tek adam rejimi halka geldiğinde tasarruftan bahsediyor ve temel ihtiyaç alanlarımızı bombalamaya devam ediyor. Gelirlerimiz her geçen gün azalırken giderlerimiz de her geçen gün artıyor ve ülke maalesef toplumsal bir patlamanın eşiğinde.
ATATÜRK CUMHURİYETİ TEK ADAM REJİMİNE TESLİM OLMAYACAK
- Üzerimizden silindir gibi geçen kötü ekonomi yetmezmiş gibi bir de konuşma özgürlükleri kısıtlanıyor. Sudan sebeplerle davalar açılıyor. İnsanlar gözaltına alınıyor ve yetmiyor iftiralarla kim ve ne olduğu belli olmayan iftiracı beyanlarıyla canlarının istediği gibi yazıp çizip insanları cezaevine hapsediyorlar. Geçmişte bu ülkede kamu vicdanı diye bir şey vardı. Görüyoruz ki artık tek adam vicdanı var. Resmen işine gelirse politikası… Maalesef tüm gelişmeler bu travmayı işaret ediyor. Çok önceden planlanmış, hepimiz tarafından zaten beklenen ve tek adam rejimine tehdit oluşturan başta İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve sonrasında muhalif söylemlerde bulunan yüzlerce kişiye yapılan hukuksuzluklar bu tavrı netleştiriyor. Tekgıda-İş Sendikası olarak tüm hukuksuzlukları reddediyoruz. Kurgularla, iftiralarla halkın iradesi sonucu seçilen insanları yok edemezsiniz. Aslında yok ettiğiniz kendi zihniyetiniz ve ahlakınızdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, asla tek adam rejimine teslim olmayacaktır.
TÜİK TARAFINDAN SOYULUYORUZ
- Hem dünyanın içinde bulunduğu ekonomik kriz ve ticaret savaşı, hem ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve hukuksuzların sebep olduğu siyasi çalkantılar maalesef en başta biz dar gelirli emekçileri etkiliyor. Ağır vergilerle soyup soğana çevrilen biz emekçiler, yetmiyor bir devlet propagandası ekonomik gösterge aparatı haline gelen TÜİK tarafından da soyuluyoruz. Ülkede itibarını kaybetmiş bu kurum, sürekli açıkladıkları gerçek olmayan ve talimatlarla belirlediği enflasyon rakamlarıyla maalesef enflasyon altında eriyen gelirlerimize bir darbe daha vuruyor.
AYAKTA VE HAYATTA KALMANIN TEK YOLU ÖRGÜTLÜ MÜCADELE
- Kötü yönetilen ekonomi, aşırı vergi yükü, her geçen gün eriyen gelirlerimiz şu gerçeğin altını bir kez daha çiziyor. Örgütlü mücadele, örgütlü mücadele, örgütlü mücadele. Ve artık daha hayati bir önem taşıyor örgütlü mücadele. Ayakta ve hayatta kalmanın tek yolu örgütlü mücadeledir. Bu acımasız dünyada altta kalanın canı çıkmayacaksa örgütleneceğiz. Kol kola mücadele vermezsek bize hiç kimse sahip çıkmaz. Parası olan parasını konuşturur, adamı olan adamını konuşturur. Bizim örgütlenme dışında yapacağımız hiçbir şey yok. Biz var olan gücümüzü ancak örgütlenerek gösterebiliriz. Tıpkı 40 gündür grevde olan, umursanmayan, ucuz çalışma koşulları dayatılan ama Tekgıda-İş Sendikası’nın onurlu mücadelesi sonucunda hakkını alan özel tütün emekçileri gibi. Daha öncesinde iki aydan fazla dayanan Kristal Yağ emekçileri gibi. Aylar önce tüm hakları gasp edilerek işten atılan ve sendikamızın gerçekleştirdiği eylemler sonucunda tüm haklarını alan Polonez emekçileri gibi. Tüm bu mücadeleler örgütlü mücadele ile ve sendikamızın onurlu mücadelesi ile gerçekleşmiştir. Grevleri amaç değil, araç olarak gören sendikamızın en son seçeneği grev olmuştur. Ve müzakere konusunda her zaman takdir edilen bir sendikayız. Ancak onurlu duruşumuzu tehdit eden “bir sürü insana ekmek veriyorum, daha ne istiyorsunuz” zihniyetinde olan işverenlere karşı da grev yapmaktan asla sakınmayacağız.
EN HIZLI BÜYÜYEN SENDİKAYIZ
- Tekgıda-İş Sendikası tüm kadrolarıyla emek sınıfının öncü sendikası olma iddiasını artırarak sürdürmeye devam edecektir. Sendikamızın onurlu duruşu ve mücadele azmi özellikle son 10 yılda sendikamızı cazibe merkezi haline getirmiş ve sendikamızın üye sayısı 50 binli rakamlara doğru ilerlemektedir. Ve örgütlü olduğumuz Avrupa Gıda Federasyonu’nun en hızlı büyüyen sendikası olduğumuzu da sizlerle paylaşmak isterim. Tekgıda-İş Sendikası emekçinin umudu olma misyonunu devam ettirecektir. Bu başarı hikayesini sizlerle birlikte yazmaya devam edeceğiz.
Genel Sekreterimiz İbrahim Ören’in konuşmasının ardından delegeler sandık başına gitti.