ASGARİ ÜCRET EKONOMİK PROGRAMIN EN KRİTİK KARARLARINDAN BİRİ OLACAK
Asgari ücret son yılların en önemli konularından biri oldu.
Masada ücretlileri temsil eden Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, düşük sendikalılık oranı, asgari ücret alanların sayısı nedeniyle sosyal yönüne vurgu yaparken Hak-İş Başkanı Mahmut Arsan’ın tanımıyla, ülkenin en büyük toplu sözleşmesi haline geldi. Disk, diğer konfederasyonlar gibi yoksulluğun önüne geçecek bir koruma ücreti talep etti. Masanın işveren tarafında oturan TİSK Başkam Özgür Burak Akkol da hemen her açıklamasında, asgari ücret dahil işçi, işveren ve devleti ilgilendiren konularda “taraf” tanımlamasına itiraz ederek, en iyiyi arayan ortak yaklaşıma vurgu yaptı. Asgari ücrete 2016yüından itibaren vergi dilimi sorunu nedeniyle kamu desteği de başlatıldı. 2023 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 65,2024 tahmini ise yüzde 36. Temmuz Ekim gerçekleşen enflasyon yüzde 29,41 ve eğer Merkez Bankası tahmini tutarsa, Temmuz-Aralık farkı yüzde 37,76 olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her zaman olduğu gibi çalışanları enflasyona ezdirmeme sözü var. Merkez Bankası Başkam Hafize Gaye Erkan enflasyon raporunda ücretlerdeki her yüzde 10’luk artışın enflasyonu 1 ya da 1,2 puan yukarı ittiğini söyleyerek bir tartışma açtı. Emek kesimi şimdilik yanıt vermedi ama not edildiğini ve zamanı gelince masaya sürüleceğini, sözlerin bağlamı tam olarak bu olmasa da emek ücretinin enflasyonun nedenlerinden biri olarak nitelenmesine tepki gösterileceğini tahmin etmek zor değil. Asgari Ücret Komisyonu Kasım sonu Aralık ayı başında bu manzarada toplanacak. Ekonomi ‘ye verilen bilgiler konfederasyonların birlikte hareket etme arayışı bu yıl da olacak. Türk-İş ayrıca gerçek asgari ücretlileri de kamuoyu önüne çıkarmaya hazırlanıyor çünkü sendikaya üye hiçbir işçi asgari ücret almıyor.
Komisyon bu yıl kamu desteği, ücretin altı aylık mı yoksa yıllık mı belirleneceği, gelir vergisi, programın geleceği ve elbette yerel seçimler öncesi siyasi kaygıların gündemde olduğu bir iklimde toplanacak. Her yıl olduğu gibi bu yılda ihracatın gerilediği bir ortamda Türkiye’nin rekabet gücü de tartışılacak. Sonucun hangi kesimi veya hangi olguyu işaret edeceği merak konusu.