ASGARİ ÜCRET ZAMMI TARTIŞMASI
2024 yılı kasım ayı itibarıyla mevcut konumunu koruyan asgari ücret, şu anda mevcut açlık sınırı olan 20 bin 561 TL’nin altında olmakla beraber, bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti de 26 bin 712 TL’ye yükselmiş durumdadır.
2025 yılının yaklaşmasıyla asgari ücret zammına dair tahminlerin de çoğaldığını görüyoruz. Öncelikle asgari ücret zammı konusunda bazı verilere bakalım. Türk-İş’in yayımlamış olduğu verilere göre, 2024 yılının başında yapılan asgari ücret zammıyla asgari ücret 17 bin 2 TL olmuştu ve 2024 yılında asgari ücret, ocak ayında 15 bin 48 TL olan açlık sınırı ile bekâr bir bireyin yaşam maliyeti olan 19 bin 630 TL arasındaydı.
2024 yılı kasım ayı itibarıyla mevcut konumunu koruyan asgari ücret, şu anda mevcut açlık sınırı olan 20 bin 561 TL’nin altında olmakla beraber, bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti de 26 bin 712 TL’ye yükselmiş durumdadır.
Asgari ücret zammı, yurttaşın can kulağıyla beklediği bir haberken kimi ekonomistler, asgari ücret zammının, enflasyonun düşüşünü sürüncemede bırakabileceği iddiasını öne sürüyor. Ancak bu görüş farklı kesimlerce desteklenmiyor. Asgari ücret zammına olumsuz yaklaşılmasının nedenini kısaca açıklayalım: Yüksek enflasyon ya da enflasyon kontrolünü önceleyen hükümetler, bu süreçte yurttaşların alım gücünü korumak için asgari ücret zammı yapabilir. Ancak bu yapılan zam sonucunda piyasada maliyetleri tetikleyerek fiyatların artmasına ve yapılan zammın da görülebilir değerinin yitirilmesine neden olunabilir. Bu durum, bir çeşit enflasyon paradoksu meydana getirebilir.
KAYNAKLARIN KULLANIMI
Enflasyonun düşürülmesi ya da kontrol altına alınması sürecinde asgari ücret zammının enflasyonu artırabileceğine dair görüş göz önünde tutulsa da diğer değişkenleri göz ardı etmek, konuyu politik bir tartışma ortamında ileri götürmeyebilir. Enflasyonun kontrol altına alınması ve enflasyon hedeflemesi sürecinde asgari ücret zammının desteklenebilmesi için çeşitli öneriler var. Bu öneriler; kamu harcamalarında israfın engellenmesi ve tasarruf tedbirlerinin uygulanması, ekonomide yasadışı para akışlarının engellenmesi ve vergi adaletinin sağlanması biçiminde özetlenebilir.
Bunlar, oldukça basit görünen uygulamalardır. Ancak bu uygulamalarda karşılaşılan zorlukları göz ardı etmemek gerekir. Enflasyonun düşürülmesi ve kontrol altına alınması sürecinde kamu ekonomisinin rolü oldukça büyük ve belirleyicidir. Kamu harcamalarının doğru bir şekilde planlanması, kaynakların etkin kullanımı, kamu yatırımlarının üretken alanlara yönlendirilmesi ve mali disiplinin sağlanması bu süreçte kilit öneme sahiptir.
EŞİTSİZLİK ÖNLENMELİ
Ücretlerin düşürülmesi veya kira sözleşmelerine dair genel düzenlemeler ise yalnızca enflasyonun etkisini geçici olarak erteleyebilir. Bu tür geçici önlemler, uzun vadeli çözümler sağlamaktan uzaktır ve ekonomik istikrarı sağlamak yerine sosyal sorunları derinleştirme riski taşır. Örneğin, ücretlerin baskılanması, çalışanların alım gücünü daha da zayıflatarak talep daralmasına yol açabilir. Bu durum, ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etki yaratırken piyasada genel durgunluk riskini de artırabilir.
Daha sürdürülebilir bir çözüm için, vergi adaletinin sağlanması, gelir dağılımındaki eşitsizliklerin azaltılması, üretim kapasitesinin artırılması ve enflasyonu tetikleyen yapısal sorunların çözülmesi gerekir. Kamu ekonomisinin etkili bir şekilde yönetilmesi, yalnızca enflasyonla mücadelede değil, aynı zamanda halkın refahını artırmada da yaşamsal bir rol oynar. Bu bağlamda, kısa vadeli ve yüzeysel çözümler yerine, uzun vadeli ve köklü ekonomik reformlara odaklanılması büyük önem taşır.