ASO, TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ TASARISINA KARŞI ÇIKTI
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Bakanlığın üzerinde çalıştığı Toplu İş İlişkileri kanun tasarısının, iş barışını bozacak, öncelikle emek yoğun imalat sanayii sektörlerinde üretim ve yatırımları olumsuz etkileyecek, KOBİ´lerin ithal ürünler karşısındaki rekabet gücünü azaltacak unsurlar içerdiğini ileri sürdü.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Fransa Senatosunun kararına ilişkin, "Bu yasa aslında yalnız Ermeni soykırımıyla ilgili değil, özünde ifade özgürlüğünü sınırlayan, üzerinde tarihçilerin bile ihtilafta olduğu bir konunun bilimsel ortamda bile tartışılmasını yasaklayan, siyasetin doğrudan doğruya tarih yazmaya ve bu olaylara müdahale etmesine son derece enteresan bir örnektir" dedi.
ASO Başkanı Özdebir, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in de katılımıyla yapılan ASO’nun Ocak ayı Meclis toplantısında yaptığı konuşmaya, Fransa Senatosunun sözde Ermeni soykınmını inkar etmeyi suç sayan yasa teklifini oy çokluğuyla kabul etmesi üzerine görüşlerini ifade ederekfbaşlamak istediğini belirtti.
Demokrasi, insan hakları ve düşünce özgürlüğünün simgesiyiz diyen bir Parlamentonun böyle bir kararı almış olmasını hayret ve esefle karşıladığını vurgulayan Özdebir, şunları kaydetti:
"Bu yasa aslında yalnız Ermeni soykırımıyla ilgili değil, özünde ifade özgürlüğünü sınırlayan, üzerinde tarihçilerin bile ihtilafta olduğu bir konunun bilimsel ortamda bile tartışılmasını yasaklayan, siyasetin doğrudan doğruya tarih yazmaya ve bu olaylara müdahale etmesine son derece enteresan bir örnektir. Bu, aynı zamanda Avrupa’nın sahip çıktığı tüm değerlerin ayaklar altına alınmasıdır."
"Türkiye 2012’de de güvenli bir liman olarak görülecek"
Uluslararası kuruluşların küresel ekonomi ve Türkiye’nin 2012 büyüme tahminlerini aşağı doğru revize ettiklerini ifade eden Özdebir, bunun en temel nedeni, Avrupa’da devam eden borç krizinin bir türlü çözülemeyişi olduğunu ifade etti.
Borç krizi daha da derinleşirse, Türkiye’nin yabancı kaynak bulmakta güçlük çekeceği ve bu nedenle de büyüme hızının yavaşlayacağı tahminlerinin yapıldığını dile getiren Özdebir şöyle devam etti:
"Bu kötümser tahminlere rağmen ülkemize yabancı sermaye girişleri devam etmektedir. Geçen yılın cari işlemler açığı, Ocak-Kasım döneminde yüzde 78 artarak 70 milyar doları aşmıştır. Bu yıl cari işlemler açığı, büyüme hızının düşmesiyle 70 milyar dolann altında olacaktır. Makro ekonomik göstergeleri sağlam olan Türkiye’nin 2012’de de güvenli bir liman olarak görüleceğini ve dış finansman sağlamakta çok zorluk yaşamayacağını tahmin ediyoruz. Diğer yandan açıklanan son veriler ekonomideki yavaşlamanın çok sert olmadığını göstermektedir."
Özdebir, TL’nin bugünkü değerlerini korursa ihracat artışının 2012’de de devam edeceğini ve Türkiye’nin 2012’yi yüzde 5’in üzerinde bir büyüme ile kapatacağını söyledi.
Kıdem tazminatı
Kıdem tazminat konusundaki görüşlerinin bilindiğini belirten Özdebir, "Biz bir kıdem tazminatı fonu kurulmasını ve kıdeme hak kazanmak için çalışılmasıfgereken sürenin uzatılarak kazanılan kıdemin düşürülmesini istiyoruz" dedi.
Türkiye’de fon uygulamalarının doğurduğu güvensizliğin Kıdem Tazminatı Fonu için de duyulduğunu savunan Özdebir, şunlan belirtti:
"Ancak, bizim önerimiz fonun işçinin adına açılan bir hesapta biriktirilmesi yönünde olduğu için bu kaygı yersizdir. Sayın Bakanım, sizin bu konuda çalıştığınızı biliyor ve konuya gösterdiğiniz duyarlılıktan dolayı teşekkür ediyoruz. Bu konuda, sizin liderliğinizde bir sosyal uzlaşma sağlanacağını umuyoruz."
"AB istiyor diye gündeme alınması doğru değil"
Özdebir, Bakanlığın üzerinde çalıştığı Toplu İş İlişkileri kanun tasarısının, iş barışını bozacak, öncelikle emek yoğun imalat sanayii sektörlerinde üretim ve yatırımları olumsuz etkileyecek, KOBİ’lerin ithal ürünler karşısındaki rekabet gücünü azaltacak unsurlar içerdiğini ileri sürdü.
Yetki konusunda tasarının 41’inci maddesinde öngörülen iş kolu barajının binde 5’e indirilmesinin mevcut çalışma banşını bozarak 1980 öncesi kaotik ortama dönülmesine, etnik ve siyasi sendikacılığa yol açma potansiyeli taşıdığını savunan Özdebir, "İşyerlerimizi, işçi sendikalannın mücadele alanı haline getirecek bu maddenin geri çekilmesi ve yetki konusunda iş kolu barajının mevcut yasadaki haliyle korunması doğru olacaktır" diye konuştu.
Özdebir, "Ekonomik çıkarlanmızı gözetmeyen, bize karşı haksız rekabet eden ülkelere karşı bize ek yükler getire cek olan bu kanun tasarısının AB istiyoı diye gündeme alınması bizce doğru değildir" ifadelerini kullandı.
TİSK’in iş dünyasının çok küçük bir kesimini temsil ettiğini savunan Özdebir "Bu nedenle TİSK’in böyle önemli bir kanun tasansı çalışmalannda bizim adımıza taraf olmasını sanayi ve ticaret odaları olarak kabul edemeyiz. TOBB sanayi ve ticaret şirketlerimizin, KOBİ’lerin yegane ve en geniş kapsamlı temsilcisidir" diye konuştu.t
"Verimsiz işçilerin işten çıkarılmasını imkansız hale getirmiştir"
Özdebir, 4857 sayılı İş Kanununun İş Güvencesi hükümlerinin verimli ve verimsiz işçi ayrımını ortadan kaldırdığını, verimsiz işçilerin işten çıkanlmasını imkansız hale getirdiğini ileri sürdü.
ASO Başkanı Özdebir, "4857 sayıl İş Kanununun iş banşını bozan ve çoğı şirketin yerel mahkemelerde ve Yargıtay’da haksız davalarla uğraşmasına ve mağduriyetlerinefsebep olan İş Güvencesi ile ilgili maddelerde de gerekli değişiklikler yapılmalıdır" dedi.
İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu tasan taslağında kanunun ‘kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve iş yerlerine, bu işyerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlanna faaliyet konulan na bakılmaksızın uygulanır" denildiğini ifade eden Özdebir, istatistiklere göre İş Yeri Hekimliği belgesine sahip 11 bin işyeri hekimine ve 20 bin İş Güvenliği Uzmanına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Özdebir, Türkiye’de yeterli sayıda İş Güvenliği Uzmanı ve İş yeri Hekimi olmadığı için bu maddenin uygulanabilir olmadığını savundu.
Mevcut ikinci maddeye göre, alınma sı zorunlu olan İş Sağlığı Güvenliği Hizmetlerinin kayıtlı işletmelerin maliyetini artırdığını öne süren Özdebir, "Kayıt duş çalışan, merdiven alt çalışan işletmeleri teşvik edecektr" dedi.
Taslak ile tüm yükümlülüğün işverene bırakıldığını ileri süren Özdebir, "İşverenin sorumluluğunun ağırlıklı olması normal bir durum olmakla birlikte, çalışanlara, hizmet alanlara ve taşeronlara da belli şart ve durumlarda yükümlülük verilmesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin etkin uygulanması açısından zorunludur" diye konuştu.
Özdebir’in konuşmasının ardından bazı meclis üyeleri de söz alarak görüşle rini ifade etti.