AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNİN SENDİKA HAKKININ ETKİLİ KORUNMASINA İLİŞKİN TEK GIDA İŞ SENDİKASI/TÜRKİYE KARARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 04.04.2017 tarihli Tek Gıda İş Sendikası/Türkiye kararı çerçevesinde Türk Hukukunda sendikal feshe karşı korumanın yasal çerçevesinin işçilerin sendika özgürlüğü bakımından etkili bir koruma sağlayıp sağlamadığı değerlendirmsi

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayınlanan 2018 Temmuz Ayı istatistiğine göre Türkiye’deki 14.121.664 işçinin 1.802.155’i yani %12,76’sı sendika üyesidir1. Kamu işçileri dışlandığında bu oran özel sektör işyerlerinde yaklaşık %7-8 civarındadır. Özel işyerlerinde imzalanan toplu iş sözleşmesi sayısı/kapsamda yer alan işyerinde çalışan işçi sayıları 2012 yılında 331/127.256, 2013 yılında 834/433.444, 2014 yılında 516/261.832; 2015 yılında 760/431.181’dir2. OECD’nin 2016 yılı verilerine göre Türkiye’de sendika üyesi olup da bir toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin oranı % 7 civarındadır.
Türk çalışma hayatında sendika üye sayılarının ve bunun ötesinde toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçi sayılarının son derece düşük olmasının en önemli sebeplerinden birisi de işçilerin sendikaya üye olmaları ve/veya sendikanın işyerinde çoğunluğu sağlayarak yetki tespiti talebinde bulunmaları halinde işten çıkartılacaklarına ilişkin korkudur. Bu korkunun ortadan kaldırılması, sendika hakkının etkili bir şekilde korunması halinde mümkün olabilir. Türkiye taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler, örneğin Uluslararası Çalışma Örgütünün 87 sayılı sözleşmesinin 11. maddesi gereğince Devlet, “çalışanların ve işverenlerin örgütleme hakkını serbestçe kullanmalarını sağlamak amacıyla gerekli ve uygun bütün önlemleri almak” veya 98 No’lu Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre, “İşçileri çalışma hususunda sendika hürriyetine zarar vermeye yönelik her türlü ayrımcı davranışa karşı tam bir korumadan faydalandırmak” yükümlülüğü altındadır.4 Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin sendika özgürlüğünü de güvence altına alan 11. maddesinin bireyin sendika özgürlüğünü kamu makamlarının keyfi müdahalelerine karşı korumanın yanında, taraf devletlere bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayacak pozitif düzenlemeler yapma yükümlülüğü de getirdiği kabul edilmektedir. Esasen Anayasa Mahkemesi’nin görüşü de aynı yöndedir6. Zira Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinde düzenlenen toplantı ve örgütlenme özgürlüğü Sözleşmenin 10. maddesinde güvence altına alınan düşünce özgürlüğünün tamamlayıcısı olarak düzenlenmiş olup, bunlar demokratik toplumun vazgeçilmez özgürlükleri olarak kabul edilmişlerdir.
Aşağıda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 04.04.2017 tarihli Tek Gıda İş Sendikası/Türkiye kararı çerçevesinde Türk Hukukunda sendikal feshe karşı korumanın yasal çerçevesinin işçilerin sendika özgürlüğü bakımından etkili bir koruma sağlayıp sağlamadığı değerlendirme konusu yapılacaktır.