TOLEYİS Genel Başkanı Cemail Bakındı’nın daveti üzerine Azerbeycan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun 5. Genel Kurulu’na katıldım.30 ülkeden 100’ü aşkın konuğun davet edildiği genel kurulda Konfederasyon Başkanı Settar Mahbaliyev yeniden seçildi. Settar Bey ETUC’un ikinci başkanı ve Azerbaycan Parlâmentosu’nun bağımsız üyesi. Konuklar konuşmalar yaptı ama en önemli konuşmayı Cemail Bakındı yaptı ve Azeriler için çok önemli olan Karabağ konusunda kongrede bulunan Rusya İşçi Sendikaları Konfederasyonu başkanına, dolayısı ile Rusya’ya bir çağrıda bulundu, “Karabağ sorununu çözün sizi Nobel barış ödülüne aday olarak önerelim” dedi ve çok alkışlandı.
TEVFİK (TOFİQ) QULİYEV’İN VERDİĞİ BİLGİLER
Tevfik , Azerbaycan Gıda İşçileri Sendikası Genel Başkanı. Deneyimli, bilgili ve çok misafirperver bir adam. Bana verdiği bilgilere göre Azerbaycan’da 4 milyon 821 işçi var ve bunların 1 milyon 526’sı sendika üyesi. Bir tek konfederasyon var ve onun çatısı altında 26 işkolu sendikası ve onların da şubeleri var. Gıda-İş’in 27 şubesi bulunuyor. Toplusözleşme düzeni hükümet, işveren ve işçi konfederasyonlarının imzaladığı bir genel sözleşme (çerçeve sözleşmesi) ile başlıyor ve işkolu sendikaları bu genel hükümlerin içeriğini işkolunun özelliklerine göre dolduruyor. Sendika aidatlarının ne kadar olacağına konfederasyon karar veriyor ve aidatları sendika şubeleri topluyor. Aidatların bir bölümü işkolu sendikasına bir bölümünü de konfederasyona veriliyor. İşçi konfederasyonunun hükümet üzerinde büyük etkisi var. Çalışma düzenine ilişkin yasalar, yönetmelikler konfederasyona danışılmadan çıkarılamıyor. Sendikaların önemi en belirgin ve çarpıcı olarak işten çıkarmalarda yaşanıyor. İşveren, işçi sendikasının yazılı onayı olmadıkça, hiçbir işçiyi çıkaramıyor. Böylesine güçlü bir iş güvencesi ve sendika etkisinin başka hiçbir ülkede var olduğunu sanmıyorum. Konfederasyon ve sendikalar siyaset konusunda tarafsız. Tarafsız oldukları için hükümet üzerinde ciddi bir ağırlıkları var ve istediği yasayı çıkartabiliyor, istemediğini engelleyebiliyor.
İNSANLARIN MUTLU OLDUĞU BİR ÜLKE
Azerbaycan petrol ve doğalgaz geliri nedeni ile oldukça zengin bir ülke. Bu zenginlik kentlere yansıtılmış. Bakü’de Sovyetler zamanından kalan tüm binalar yenilenmiş ve yeni yapılan binalar birer mimari şaheser. Bakü’deki tüm binalar taştan ve sütlü kahve renginde. Binaların cepheleri akşamları belediye tarafından aydınlatılıyor. Şehir ışıl ışıl ve camla kaplı gökdelenlerin dış cephelerine yansıtılan gölge oyunları Bakü gecelerine bir başka güzellik katıyor. İnsanların giyinişleri çok temiz ve kadınları şıklıkta Paris’tekinden ayıramazsınız. Bütün yabancı markaların dükkanları caddeleri boydan boya kaplıyor. Bakü doğal yapısı ve zenginliği nedeni ile Ortadoğu’nun Paris’i olarak anılıyor. Caddeler geniş, şehrin planlanmış biçimi insana bir ferahlık veriyor. Hazar denizinin kıyısında Bakü’de sahil şeridine bina yapımına izin verilmemiş. Sahilde yapılan 20 kilometrelik asfalt yol ve yol kenarındaki havuzlu bahçeler bu güzel şehre ayrı bir güzellik vermiş. Sokaklarda bir tek türbanlı, çarşaflı, çember sakallı insan görmedim. Sokaklarda bir tek çöp bulamazsınız. Ülkede bağımsız mahkemeler, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi var. İnsanların kendilerini güven içinde gördüğü bir sistemin varlığı sendikacılar tarafından belirtiliyor. Azerbaycan’da Sovyet yönetiminden geriye kalan hiçbir iz yok. Sadece sendikaların sosyalist bir kökenden geldiği, işçi sınıfının gücünün, etkisinin varlığı ile kendisini belli ediyor. Cemail Bakındı’nın ilginç bir sendika tanımı var. Diyor ki, “Kökün varsa ağaçsın yoksa odunsun”. Azerbaycan’ı gördükten, orada sendikacılarla konuştuktan sonra Azeri sendikaların köklü, gür, yemyeşil, gölgesinde binlerce işçiye huzur veren sendikalar olduğunu anladım ve başka ülkelerde köksüz, inançsız, ideolojiden yoksun odun sendikaları düşündüm ve çok üzüldüm.