BAKAN ÇİÇEK’İN OĞLUNA VAR TEKEL İŞÇİSİNE YOK!
Başbakan da “devletin kasasını size soydurmam” diye TEKEL İşçilerini horluyor, aşağılıyor, ötekileştiriyor. Bakan’ın oğlu ise Sigara Sanayii İşletmeleri ve Ticaret A.Ş’nin Yönetim Kurulu’na üye olarak atanıyor.
Karamsar, üzgün, bedbin, umutsuz değilim. Ülkemizde “gazetecilik” aydınlık geleceğine doğru hızla koşuyor. Siz de izliyorsunuz. İki tür gazetecilik oluştu. Biri; “pusucu gazetecilik” ki bu; tatari babadan-cemali dededen torpilli, kolejlerde okumuş, köşklerde pasta ekmeğiyle büyütülmüş, kibir küpü ve egosu şişmiş tipler, sübvansiyonlu gazetelerinde oturuyor, kendilerine “bavulla evrak” getiriyorlar.
Pusucu gazeteci!
Hiç şüphelenmiyor.
Araştırmıyor. Sormuyor.
Pusucunun bavulcusu, getir-götürcüsü, egemenin ve iktidarın yandaşı olmayı kabulleniyor ve eline verileni aynen gazetesinde yayınlıyor.
Diğer gazeteci türü; şüphelenen, araştıran, doğrulatan ve sonra halk da doğruyu öğrensin diye yazan “dürüst gazetecilik” ki; bunlar duyum alıyorlar, şüpheleniyorlar, araştırıyorlar, belgeliyorlar ve yazıyorlar.
Pusucu gazetecilik!
Dürüst gazetecilik!
Ülkemizde şimdi bu iki tür gazeteciliğin mücadelesi var. Halk yani gazete okuru avanak değil. Kim pusucu gazeteci, kim dürüst gazeteci; ayrımını yapar. Pusucular tarihin çöplüğüne gidecek; önünde sonunda ayakta dimdik, dürüst gazeteciler kalacak.
Bana genç gazeteciler geliyor. Onlara “dürüst gazetecilik” yolunu seçmelerini öğütlüyorum.
Seviniyorlar.
Geçen gün bir duyum aldım; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı da yapmış, Hükümet Sözcüsü Sayın “Cemil Çiçek’in oğlu Ahmet Çağrı Çiçek’in devlet şirketi olan Sigara Sanayii İşletmeleri ve Ticaret A. Ş’de Yönetim Kurulu’na atandığını” haber veriyordu.
Doğru mu bu duyum?
Nasıl olur!
TEKEL işçileri Ankara’da “Bizi işimizden atmayın, aynı maaşımızla, aynı haklarımızla devletin başka kadrolarında çalışmaya devam edelim; çoluğumuz-çocuğumuz var…” diyerek “ölüm oruçlarına” yatıyorlar. Başbakan da “devletin kasasını size soydurmam” diye onları horluyor, aşağılıyor, ötekileştiriyor. Bakan’ın oğlu ise Sigara Sanayii İşletmeleri ve Ticaret A.Ş’nin Yönetim Kurulu’na üye olarak atanıyor.
Hiç olacak iş mi?
Şüphelenmek gerekli.
Doğru olamaz, babasının iktidarı TEKEL işçilerine “fabrikaları yabancıya sattık, size iş kalmadı, alın kıdem tazminatını ve ihbar tazminatını çekin gidin… Özel iş kurun… Koç gibi, Sabancı gibi siz de birer holding olun…” diye dalga geçer gibi öğütler verirken Bakan’ın oğlu devlet şirketinde yönetim kurulu üyesi olmayı kabul etmez.
Babasından utanır.
Kabul edemez, değil mi?
Ben de şüphelendim.
Araştırdım.
Allahım, büyüksün!
Duyum doğru çıktı.
Bakan Cemil Çiçek’in oğlu Ahmet Çağrı Çiçek; kıymetli arsalarıyla birlikte fabrikaları İngiliz-Amerikan sigara şirketine satıldığı için yani varlıklarının tamamı özelleştirildiği için yapacağı hiçbir şey kalmayan ve “tabela şirketine” dönüşen devletin şirketinin yönetim kuruluna atanmış.
Göreve başlamış.
Tarih: 14 Temmuz 2009.
Bakan’ın oğlu “tabela şirketine” dönüştüğü için tamamen iktidar yanlılarının arpalığı gibi kullanılan Sigara Sanayii’nde yönetim kurulu üyeliği kapmış.
Ayda ne alıyor?
Araştırıyorum yazacağım.
Yazmalıyım; Çünkü Bakan’ın oğlu Ahmet Çağrı Çiçek, önce “Meclis’te memur kadrosuna” alınarak iş hayatına başlamış, sonra Tekel’i Amerikan şirketine satan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nda “Başkan Müşaviri” olarak daha iyi bir işe geçmiş. Sonra da yapacak hiçbir işi kalmamış fakat varlığı arpalık olsun diye devam ettirilen devletin Sigara Sanayii’inde yönetim kurulu üyesi yapılmış.
İki tür gazetecilik var.
Pusucu.
Dürüst.
Dürüst şüphelenir.
Şüphelenmek sağlıktır.
Dipnot: Merak edenler TEKEL’e bağlı Sigara Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Çağrı Çiçek’in internet sitesindeki durumuna bu linkten bakabilir. http://www.tta.gov.tr/sig_san_ust_yon_kurulu.asp