BANA GÖRE TEKEL işçileri…
KIRMADILAR, dökmediler. Demokratik direnişin en onurlu örneğini verdiler. Türk, Kürt, Laz, Çerkeş kenetlendiler. Karda kışta, naylon çadırlarda ve sokakta yattılar. Emeğin gücünü ve kutsallığını gösterdiler.
KIRMADILAR, dökmediler. Demokratik direnişin en onurlu örneğini verdiler. Türk, Kürt, Laz, Çerkeş kenetlendiler. Karda kışta, naylon çadırlarda ve sokakta yattılar. Emeğin gücünü ve kutsallığını gösterdiler. Herkesin sevgisini, takdirini ve desteğini aldılar. 12 bin kişi idiler, 12 milyon, sonra da 72 milyon oldular. Başbakan aşağıladı onları, yaraladı, kırdı; onlar ise hiç saygısızlık yapmadılar. Gerçek mağdur olarak, sahte mağdurları dize getirdiler. .
‘Tekel işçilerinin aylık maliyeti 40 trilyondur" dedi Sayın Başbakan. Oysa Türk parasının önündeki sıfırları atan kendisiydi. Rakamı büyük göstermek için, 40 milyon yerine 40 trilyon diyordu. "Bize emanet edilen devletin hazinesini kimseye soydurmayız" diyordu. ‘Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeyiz" diyordu. "Yan gelip yatma devrini kapattık" diyordu. "TEKEL işçileri ajitasyon yapıyor" diyordu. "İçlerinde 3 milyar maaş alan var" diyordu. Diyordu ha diyordu.
Tütüne düşman olduğunu biliyorduk, ama işçiye de mi düşmandı? Alınterine, emeğe, kazanılmış haklara saygısı yok muydu? Hiç mi vicdanı sızlamıyordu? Tekgıda-İş Sendikası Başkanı "Hükümeti deviririz" deyince, iş değişti. Sayın Başbakan, "Avucunu yalarsın" dedi, çok kızdı, ama uyandı. Ne yaptığının farkına vardı. 12 bin TEKEL işçisinin ahi ve feryadı, dalga dalga ülkeye yayılmaya ve iktidarı sarsmaya başlamıştı. İki bakanına "Bu işi çözün" talimatını ver- fp mek zorunda kaldı. TEKEL işçileri ümitlendi. Müjdeli bir haber bekliyorlar şimdi. . Özelleştirme, çağımızın bir hastalığı… En stratejik kamu işletmeleri bile özelleştiriliyor, yok pahasına elden çıkarılıyor. Ama dünyanın hiçbir yerinde, özelleştirilen kamu işletmelerindeki işçiler sokağa bırakılmıyor. Kazanılmış özlük hakları gaspedilmiyor.
TEKEL işçileri için "4-C" dedikleri bir ucube dayatıldı. Mevsimlik işçi sayıldılar ve aylıkları yarıya indirildi. "Alın tazminatınızı gidin" denildi işçilere. Hak arayanlar yerlerde sürüklendi, biber gazı yedi, havuza atıldı. "Hak mücadelesP’nin ve emeğin kutsal olduğu unutuldu. TEKEL işçileri yıldırılamadı, sindirilemedi. "ölmek var, dönmek yok" demeye devam ettiler. Açlık orucu tuttular. Kefen bile giydiler. Geri adım atmadılar. Emeğin, onurlu direnişin destanını yazdılar. Boyun eğmediler. Boyun eğdirmelerine ise, az kaldı. Selam TEKEL işçilerine… Selam onurlu direnişlerine… Selam emeğe…
Sırrı Yüksel CEBECİ sirri.cebeci@tercuman.com.tr