BİAT SENDİKACILIĞINA DİRENMEYE DEVAM…
Osmanlı´da oyun çok sözü, en çok AKP´ye yakışıyor. Çıkardığı yasalarla sendikal hareketi kontrol etmeye çalışan AKP Hükümeti, bununla da yetinmeyip eğer greve çıkan olursa önce grevi kırmaya, ardından da sendika yönetimini teslim almaya çabalıyor.
Osmanlı’da oyun çok" sözü, en çok AKP’ye yakışıyor. Çıkardığı yasalarla sendikal hareketi kontrol etmeye çalışan AKP Hükümeti, bununla da yetinmeyip eğer greve çıkan olursa önce grevi kırmaya, ardından da sendika yönetimini teslim almaya çabalıyor. Şayet teslim olmayanlar, biat etmeyenler var ise, bu kez çeşitli oyunlarla onları tasfiye etmeyi amaçlıyor. Son "oyun", Tekgıda-İş Sendikası’nda sahnelendi.
Kısaca özetleyelim. 22 Nisan’da ÇAYKUR’da greve çıkan Tek Gıda-İş Sendikası, üyesi olan 7 bin mevsimlik işçinin bir ay öncesinden işbaşı yaptırılarak grevinin kırılması üzerine toplu sözleşme görüşmelerini sürdürme karan aldı. Sendikanın üç genel merkez yöneticisi, Ankara’da toplu sözleşmeyle ilgili olarak Tarım, Çalışma ve Devlet Bakanlarıyla görüştü. Bakanlar, Tek Gıda-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Mustafa Türkel’in istifası halinde sözleşmenin imzalanabileceğim ifade ettiler. AKP’li bakanlarla görüşen Tekgıda-İş Genel SEKRETERİ Mecit Amaç, Genel MALİ SEKRETERİ Mehmet Karataş ve Genel TEŞKİLATlanma SEKRETERİ Recep Ai Çelik, Başkan Türkel’in istifasını istedi.
Genel Başkan Türkel, "ÇAYKUR’da grevin kınlmasından sonra toplu sözleşme süreci içersinde hiç olmazsa yemek boykotu gibi bir takım eylemlerle teslim olmadığımızı gösterelim dedim, ancak Rize’deki şube başkanlan yapamayız dediler. Arkasından yönetimden üç arkadaşımız, şube başkanlanyla birlikte bakanlarla görüştü. Bu arada Türk-İş yöneticileri de devreye girmiş. Arkadaşlar benim istifa etmem halinde sıfır zam da olsa hükümetin bu sözleşmeyi imzalayacağını bildirdiler. Ben de Başkanlar Kurulunu toplantıya çağırdım” dedi. Genel Sekreter Mecit Amaç ise, ”Başkan Türkel, ÇAYKUR sürecini iyi idare edemedi.
Greve çıkmadan önce işverenle ücret zammında belli bir yakınlaşma oldu, Rize’deki şube başkanlan da sözleşmenin imzalanmasını istiyordu, işçi de greve hazır değildi ancak Türkel son teklifi kabul etmedi. Grev başansız olunca başkanın istifasını istedik. Bakanlar, sendikanın iç işlerine kanşmadılar" diye konuştu. Aslında Ankara’da 78 gün süren TEKEL direnişindeki tavrı, 2008’in 1 Mayıs’ını diğer emek örgütleriyle birlikte Taksim’de kutlamak yönündeki tutumu, Türk-İş’teki muhalefeti temsil eden Sendikal Güç Birliğinin oluşturulmasındaki çabası ve nihayet Başbakan Erdoğan’ın memleketi Rize’de grev yapmaya kalkması, Türkel’i AKP Hükümeti’nin hedefi haline getirdi…
21 Mayıs’ta toplanan sendikanın Başkanlar Kurulu, "Grev karannın ittifakla alındığını, AKP’li bakanlann "Ya ÇAYKUR, ya genel başkan" şantajına boyun eğilmeyeceğim ve en kısa zamanda olağanüstü genel kurula gidilmesini" karar altına aldı. Karar 17 şube başkanı tarafından imzalandı, Rize’deki 5 şube başkanı ise bu karara imza atmadı. Grev sürecinde genel başkan dahil sendika yöneticilerinin bir hatası, eksiği olmuşsa bunun görüşüleceği yer, en üst organ olan genel kuruldur. Şantajla ya da başka bir şekilde yöneticileri istifaya zorlamak, AKP’nin operasyonuna hizmet anlamını taşır. AKP, THY grevinde de aynı yöntemi izliyor, grevi kırmaya çabalıyor, o olmazsa Hava-İş yönetiminin tasfiyesine dönük adımlar atmaya çalışıyor. Sınıf mücadelesine inanmış sendika yönetimleri, üyelerinden aldığı güçle biat etmemeye, sonuna kadar dik durmaya devam etmelidir…